Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel; İçişleri Bakanlığı kararıyla Mardin, Batman ve Halfeti belediye başkanları Ahmet Türk, Gülistan Sönük ile Mehmet Karayılan’ın görevden alınıp yerlerine kayyım atanmasına tepki gösterdi.
Konuyla ilgili gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özel, mevcut belediye başkanlarının görevden alınması ve yerlerine mülki idare amirlerinin kayyım olarak atanması kararlarının kabul edilemeyeceğini söyledi.
Özel “Önce Esenyurt'un iradesine darbe yaptılar. Şimdi Mardin'le, Batman'la, Halfeti ile devam ediyorlar” dedi. Atamaları ‘barbarca’, olarak nitelendiren Özel “Adaleti tanımayan, milli iradeyi tanımayan bu küstah anlayışa karşı mücadelemizi var gücümüzle sürdüreceğiz” dedi.
Özel konuşmasında şunları kaydetti:
22 yıllık iktidarlarında girdikleri bütün seçimleri kazanmakla övünen, seçimleri bundan sonrası için bir meşruiyet, öncesi için de tüm yapıldıklarının ibra edildiği olarak topluma sunan, yolsuzluklar ortaya çıktığında kazandığı seçimden sonra ‘Milletimiz buna karar verdi. Biz temiziz’ diyebilen bir iktidarla karşı karşıyayız.
Ancak 31 Mart'ta kemer el değiştirdi. Artık birinci parti değiller. Bunun yarattığı stresi ve o günden bugüne girdikleri bütün kamuoyu araştırmalarında ikinci parti olmalarını, CHP'nin hem cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacak hem Meclis yoğunluğunu sağlayacak başarıyı gösterdiğini görünce akışı değiştirmek için her yola başvurdular.
Meclis Başkanı'nı kullanarak anayasa değişikliği hatta anayasanın ilk dört maddesini tartışmaya açmayı göze aldılar. Dedik ki ‘Biz anayasa değişikliğinde yokuz. Anayasaya uymayanla birlikte olmayız.’ ‘İsrail saldıracak’ gündemini yarattılar. O gündemden aradıklarını bulamadılar.
“Mücadelemizi var gücümüzle sürdüreceğiz”
Son çare, ‘Güç elimizde biz yaparız, biz beceririz’ diyebilmek için ve korkuyu yaygınlaştırabilmek için yaptıkları son iş, milletin yerel seçim iradesine darbe yapmak oldu.
Önce Esenyurt'un iradesine darbe yaptılar. Şimdi Mardin'le, Batman'la, Halfeti ile devam ediyorlar. Gerçekten sözün bittiği ve bundan sonra artık sözün değersizleşmeye başladığı bir yerdeyiz. Demokrasilerde sözün bitmemesi lazım. O yüzden seçmenin kullandığı oyu ve siyasi muhatapların sözünü dikkate almayıp elindeki gücü asimetrik olarak barbarca, hunharca kullanan, adaleti tanımayan, milli iradeyi tanımayan bu küstah anlayışa karşı mücadelemizi var gücümüzle sürdüreceğiz.
“Herkesi demokrasinin saflarına davet ediyorum”
İlk vasıtayla Mardin'e gidiyorum. Ahmet Türk'ün yanında olacağım. Ahmet Türk, Kürt siyasetinin güvercini, Ahmet Türk diyaloğun temsilcisi, barışı savunan bilge bir kişidir ve Mardin'in iradesine üçüncü kez darbe vurmaktadırlar.
Bu kabul edilemez. Ne DEM Parti için kabul edilebilir, ne CHP için. Yarın MHP için de olsa kabul edilemez. Örneğin MHP'nin seçilmiş milletvekili Meclis’e gelmezken ona da 24’üncü dönemde biz sahip çıkıyorduk. Kendi partisinden çok biz ziyaret ediyorduk.
Biz, meseleye partinin kimliğine göre değil, biz meseleye demokratik standartlara göre bakarız ve Türkiye'nin iktidarın dışında olanların değil, geçmişte iktidara oy vermiş ama bu utancı alet olmak, taraf olmak, yandaş olmak istemeyen herkesi demokrasinin saflarına davet ediyorum.”
(HA)