*Video-kurgu & Fotoğraf: Dilek Sarıgül/bianet
"AKP veya başka partiler Kürtçe afiş asarken özgür ama Taksim’de Kürtçe şarkı söyleyen gruplar saldırıya uğrar, gözaltına alınır ya da biz Meclis’te Kürtçe iki cümle ettiğimizde mikrofonumuz kapatılır. Kürdistan coğrafyası dediğimizde kıyamet kopar."
"Kürtlerin oyları isteniyor fakat Kürtlerin talepleri dikkate alınmıyor. Her seçimde bütün partiler Kürt illerine giderler, Kürt seçmenle kucaklaşırlar, Kürtçe cümleler kullanırlar, Kürdistan derler. Ama seçimler biter o Kürtçe, kucaklaşma unutulur ve Kürt düşmanlığı devam eder."
"Biz ne o tarafa ne bu tarafa, biz kendimize çalışıyoruz. Kimseye de bir şey ispat etmek zorunda değiliz. Onlar kavga ederken; bizi malzeme olarak kullanıyorlar. Bunu reddediyoruz. DEM Parti olarak İstanbul’da kampanyamızı çok güçlü bir şekilde yürütüyoruz."
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Eş Başkan adayları Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni ile 20 gün sonra yapılacak 31 Mart yerel seçimlerine dair konuştuk.
Danış-Beştaş ve Çepni, İstanbul'da aday çıkarma kararını nasıl aldıklarına, ittifak tartışmalarına, seçim çalışmalarına ve İstanbul bildirgelerine ilişkin birçok konuda sorularımızı yanıtladılar.
"Ne o taraf ne bu taraf, kimseyle ittifak yapmadık" diyen Danış-Beştaş ve Çepni, "Kendimize oy veriyoruz, başkasına değil" dediler...
"Kent Uzlaşısı kavramı ile yola çıktık"
İstanbul’da niçin aday çıkardığınız oldukça tartışılıyor, genel olarak da niçin aday çıkardığınız sorusu ile karşılaşıyorsunuz. Bu soruyu tersinden soracağım, neden daha önce aday çıkarmayı düşünmediniz?
Meral Danış Beştaş: Partiler seçimlerde bazı stratejik yaklaşımlar geliştirebilirler. Her seçimin de kendi özgünlüğü vardır; yerel seçimler farklıdır, genel seçimler farklıdır, muhtarlık seçimleri, belediye meclisi seçimleri, hepsi çok farklıdır. Bu dönem Kent Uzlaşısı kavramı ile yola çıktık ve bu Türkiye için de yeni bir kavram. Türkiye daha çok ittifaklar üzerinden tartışma yürütüyor.
2014’te Pınar Aydınlar ve Sırrı Süreyya Önder İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adaylarımızdı. Daha önce de aday çıkardık ancak 2019 seçimlerinde o seçime özgü; kitlemizle, üyelerimizle, yönetimimizle çok tartıştık. Türkiye’nin var olan sıkışmışlığı, demokrasinin askıya alınması, hak ve özgürlüklerin tamamen yok sayılması gibi birçok temel mesele vardı. Biraz bunu durdurmak istedik yani tek adam rejimine dur demek istedik. Bunu yaparken kimseyle ittifak yapmadık. Tamamen demokratik hak ve özgürlüklere kazandırmak, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne es verdirmek ve Türkiye yurttaşlarına yeni bir sayfa açabilmek; iktidara kaybettiren, karşısındaki güce kazandıran stratejik bir yaklaşım ortaya koyduk.
14-28 Mayıs seçimlerinde de muhalefet güçlerine bir şans vermek istedik. Karşımızda Altılı Masa vardı ve biz yine ittifak yapmadan kendi kararımızla Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir şans daha verdik. Fakat geldiğimiz noktada bugün kendi rengimizle, kendi partimizle seçime giriyoruz ve bu olması gereken. Biz anormal bir şey yapmıyoruz. Bir halk hareketi olarak halkımızla birlikte kararımızı verdik, bu seçimlerde Kent Uzlaşısı'nın sağlanmadığı merkezlerde kendi adaylarımızla seçime girme kararı aldık.
Meral Danış-Beştaş: Merhaba İstanbul
"İmamoğlu üzerinden bir tartışma yürütmedik"
İstanbul’da Kent Uzlaşısı'nın sağlanamamasında Ekrem İmamoğlu isminin bir etkisi var mı? Son birkaç ayda DEM Parti tabanının Ekrem İmamoğlu’na oy vermeme eğiliminin de olduğu sıklıkla dile geldi. İsim üzerinden bir tartışma yürüdü mü?
Murat Çepni: Biz, Kent Uzlaşısı'nı konuşurken Ekrem İmamoğlu üzerinden bir tartışma yürütmedik. Aslında bu soru ilk sorunuzla bağlantılı yanıtlanabilir. Biz geçtiğimiz dönemde partileri değil, toplumsal muhalefeti kapsayan demokrasi ittifakını geliştirdik ancak bu, o dönem için geçerli olan bir durumdu. Sonrasında gelişen süreç başka dinamikleri getirdi.
"Adaylığımız sadece 31 Mart’ı kapsamıyor"
Biz demokrasi ittifakından söz ediyoruz fakat bundan herkesin aynı şeyi anlamadığını anlıyoruz. Ayrıca İstanbul’un şöyle bir özelliği var. İstanbul, büyük bir Kürt kenti, Alevi kenti, kadın kenti, yoksul kenti. Dolayısıyla bu kentte DEM Parti’nin yerel yönetim programının tanıtılması gerekiyor. Biz bu nedenle aday olduk. Yani bizim adaylığımız sadece 31 Mart’ı kapsamıyor, geleceği kapsıyor.
Murat Çepni: İzmir'deki ağacı da koruyacağız, Kürdistan'dakini de
14-28 Mayıs seçimlerinden sonra tabanınızdan oldukça eleştiri aldınız. Genel seçimdeki aday tartışılmaları bir yana, bu seçimde tabanınızın İstanbul’da aday göstermeniz konusunda bir basıncı oldu mu?
Murat Çepni: Genel seçimlerden hemen sonra, üç-dört ay boyunca tüm yerellerimizde il-ilçe örgütlerimizle, halkımızla binlerce toplantı yaptık. Bu toplantılarda halkımız bize, "Evet, biz demokrasi gelişsin diye daha önce farklı bir seçim stratejisi uyguladık fakat bunun başka türlü olumsuz sonuçları da oldu. Şimdi demokrasiyi kazanmak için bulunduğumuz noktalarda kendi adaylarımızı çıkarmalıyız" dedi. Yani bu karar yerelde yapılan toplantılar sonucunda ortaya çıktı. Kent Uzlaşısı'nın sağlandığı yerlerde aday göstermedik ancak bunun olmadığı noktalarda kendi adaylarımızı gösterdik. Yapılan tartışmaların sonucunda halkımız bize bu görevi verdi.
"Tabanıyla parçalanmadan, tartışma yürüten tek partiyiz"
Meral Danış Beştaş: 14-28 Mayıs seçimlerinden sonra parçalanmadan, bölünmeden kendi tabanıyla tartışma yürüten tek partiyiz. Aday çıkarmamız sadece "Parti Meclisi, yönetim istemedi ama halk baskı yaptı diye aday çıkarıldı", böyle bir şey değil. Seçmen iradesini ortaya koydu ancak yönetimimiz bu noktada seçmenle aynı noktada buluştu.
DEM Parti İstanbul adayları Beştaş ve Çepni
"Kürtlerin oyları isteniyor ama talepleri dikkate alınmıyor"
Meral Hanım, geçtiğimiz günlerde vermiş olduğunuz bir röportajınızda Kürt seçmenin oy deposu olarak görülmesinden söz ediyorsunuz. Buna benzer açıklamaları partinizden birçok isim de yapmıştı. Bu algı nasıl oluştu, niçin böyle bir algı var?
Bu algı hep vardı, hep var oldu. Bu tam da Kürt meselesidir. Kürtlerin oyları isteniyor fakat Kürtlerin talepleri dikkate alınmıyor. Her seçimde bütün partiler Kürt illerine giderler, Kürt seçmenle kucaklaşırlar, Kürtçe cümleler kullanırlar, Kürdistan derler, söylemedikleri halde garip garip Kürtçe şarkılar söylerler, mitingler yapıp Kürt sanatçılar çıkarırlar, sanki sefere gider gibi yoğun bir ilgi olur. Ama seçimler biter o Kürtçe, kucaklaşma unutulur ve Kürt düşmanlığı devam eder.
"Kürtler sadece seçmen olarak görülüyor"
Kürtçe şarkıyı onlar söylerken özgür, AKP veya başka partiler Kürtçe afiş asarken özgür ama Taksim’de Kürtçe şarkı söyleyen gruplar saldırıya uğrar, gözaltına alınır ya da biz Meclis’te Kürtçe iki cümle ettiğimizde mikrofonumuz kapatılır. Kürdistan coğrafyası dediğimizde kıyamet kopar. Resim bu! Kürtler, Kürt olarak tanınmıyor sadece seçmen olarak görülüyor: "Bize oylarını versinler ama hiçbir taleplerini dikkate almayız."
"Kendimize oy veriyoruz, başkasına değil"
Kürt meselesi budur derken; sıraladıklarım aslında ayrımcılığın eşit yurttaş olarak görmemenin bir sonucudur ve Kürtler bunu yüz yıldır yaşıyor. Artık yeter! Bunu DEM Parti adına da Meral Danış Beştaş olarak da söylüyorum: Bu ikiyüzlülüğü reddediyoruz. Bu ikiyüzlülüğü Kürtler gayet iyi görüyor. Bu nedenle bizim temel sloganımız "Kendimize oy veriyoruz, başkasına değil."
DEM Parti İBB Eş Başkan Adayları: Anket yaptırmadık fakat bütün anket şirketleri bizi ölçüyor
"Bütün sorunların çıkış noktası: Kürt sorunu"
Tüm araştırmalarda "Kürtlerin oy vereceği veya sizin seçmeninizin oy vereceği parti kazanacak" sonucu çıkıyor. Hemen her seçimde nereyi işaret edeceğiniz tartışma konusu oluyor. Bunlar tartışılırken; Kürt sorunu neden orta yerde duruyor, çözümünde niçin atıl kalınıyor?
Murat Çepni: Demokrasi konusunda biraz samimiyet derken bunu kastediyoruz ve bunu sadece iktidara da söylemiyoruz. Kendisine demokratım, sosyalistim, özgürlükçüyüm diyen arkadaşlarımıza da söylüyoruz. Bu ülkenin başat bir sorunu var ve bu sorunların en ağırı olarak da tanımlanamaz. Bütün sorunların çıkış noktası: Kürt sorunu. Dolayısıyla bu sorunu görmeden, buna dair söz söylemeden ve söylediğim çözümlere yapmaya girişmeden bu coğrafyada siyaset yapma şansınız yok.
Kürtleri, DEM Parti seçmenini sadece sandığa atılan kağıt olarak gördüğümüz için başaramıyoruz. Bu ülkede demokrasi niçin kazanılmadı diye sorarsanız bu yaklaşımlardan kaynaklı kazanamıyoruz. Kürt sorunu için böyle ama bu Aleviler, kadınlar, işçi sınıfı için de geçerli. Bu anlamdaki samimiyetsizlik, yüzeysellik bu kötü tablonun en büyük sebeplerinden bir tanesidir.
"Ölümü gösterip bayılmaya razı gelmemiz isteniyor"
Kürt halkı örgütlü, politik bir halk, dolayısıyla anahtar bir misyonu var. Fakat bu anahtarlık meselesi sayısal bir değerlendirmeye indirgeniyor. Bu nedenle sorun orta yerde duruyor.
Aday çıkarmamız tartışılıyor, biz sorunların çözümü için siyaset yaptığımıza göre; çözmek için aday çıkarıyoruz. Ölümü gösterip bayılmaya razı gelmemiz istenen bir siyasi tercihi reddediyoruz.
"DEM Parti mücadeleyi Türkiye sathına yayıyor"
Meral Danış Beştaş: "Kürdün oyunu istiyorum ama Kürdü tanımıyorum. Oyunu istiyorum ama milletvekili seçtiği Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Selçuk Mızraklı, Bekir Kaya onları cezaevinde tutmaya devam ediyorum. Senin oyunu istiyorum ama senin dilinle doktorla konuşmana izin vermiyorum." Doktora gidip derdini anlatamayan milyonlarca Kürt kadını erkeği var. Bunun benim hayatımda da örneği vardır. "Senin oyunu istiyorum ama ölsen de umurumda değil."
Mahkemede anadilinde savunmayı getirdiklerini söylüyorlar ama bunu lütuf gibi sunuyorlar. Yıllarca direniş oldu. Bugün Kürtler bu sistemin içinde ne kazandılarsa mücadeleleriyle kazandılar. Vedat Aydın’dan bugüne çok acılı bir tarih var. Büyük bir tarihsel haksızlığa karşı Kürt halkının büyük bir direnişi var ve DEM Parti Kürt halkı ile Türkiye haklarını, demokrasi güçlerini buluşturarak bu mücadeleyi Türkiye sathına yayıyor. Başka bir ülkede olsa değerimizin çok bilinmesi gerekiyor ama biz saldırı odağı oluyoruz.
"Kürtleri kapsamayan hiçbir parti Türkiye partisi olamaz"
Hep söylüyoruz ve söyleyeceğiz: Kürtleri kapsamayan, Kürtleri dışlayan hiçbir parti, Türkiye partisi olamaz. Kürtler bu ülkenin en büyük nüfusuna sahip halklarından biri. Biz ısrarla "kimsenin bu vatanı bölme isteği olmadığını" söylüyoruz.
Ama maalesef Türkçülük, teklik hem üretilen hem yönetilen bir şey, halkı kutuplaştırarak birçok parti varlığını ve iktidarını devam ettiriyor. Biz ise "bu vatan hepimizin kimsenin bölme isteği yok" diyoruz. Gelin hep birlikte demokratik bir ulus yaratalım, diyoruz. Hepimiz farklıyız ama hepimiz eşitiz diyelim ve yaşayalım diyoruz.
"Barışa karşı durmak Türkiye halklarına ihanettir"
Buna rağmen üç seçimdir "Demirtaş teröristtir, DEM Parti ayrılıkçıdır" diyen, seçim sonrası dahi idam sloganları attıran ve tüm siyasetini bunun üzerine kuran bir iktidarla karşı karşıyayız. Emekli açlıktan ölüyor, aileler çocuklarının beslenmesine bir şey koyamıyor, "Ben bunu çözeceğim, yerinden yöneteceğimi siz yöneteceksiniz" demiyor. Halka yerel yönetim mantığını anlatmak yerine mega siyasette savaş politikası yürütülüyor ve bundan nemalanılıyor.
Biz de kitabın ortasından söylüyoruz: Bu siyaset Türkiye halklarına ihanettir. Barışa karşı durmak ve savaşı büyütmek Türkiye’nin 84 milyon halkına ihanettir, büyük bir haksızlıktır. Biz bu sorunu çözebiliriz, halkın refahını konuşabiliriz. Ayrıca biz bu seçimde kavga etmeye gelmedik. Biz tezlerimizle, siyasetimizle, çözüm önerilerimizle rekabet etmeye ve halka anlatmaya geldik.
DEM Parti İstanbul Seçim Bildirgesi: ‘Halkımız var, biz varız, 3. yol var’ diyoruz
"Bütçeyi doğadan, halktan yana kullanacağız"
Adaylığınızdan devam edeceğim. Oldukça uzun bir seçim bildirgeniz var; kadınlar, çocuklar, gençler, hayvanlar, yoksulluk, deprem... Birçok öneriniz var. Sıraladığınız önerilerde sizi rakiplerinizden farklı kılan nedir?
Murat Çepni: Üç madde sıralayacağım. Birincisi bütçe. Biz bütçeyi doğadan, halktan ve demokrasiden yana kullanacağız. Biz, bir emek kenti olan İstanbul’da emekçilerden yana tercih yapacağız. Deprem için de böyle, bizim deprem için olağanüstü, sürpriz çözüm önerilerimiz yok. Bilim insanları deprem için önerilerini yıllardır söylüyorlar. Ama depreme dayanıklı kentleri yaratmanın yolu bütçe tercihinden geçiyor. Deprem politikamız, Fikirtepe’de olduğu gibi halkı yerinden yurdundan etmek olmayacak.
Biz bu kenti halkla birlikte yöneteceğiz. Bunu kadın meclisiyle, gençlik meclisiyle, halk meclisiyle yapacağız. Yerinde dönüşümün nerede nasıl yapılacağına halkla, bu meclislerle karar vereceğiz. Bu bizim için en ayırt edici özelliklerimizden biri bu. Şunu demiyoruz: "Ey İstanbullular, biz sizin için iyi şeyler yapacağız, bize inanın" demek yerine bunun somut ayaklarını oluşturuyoruz.
Danış-Beştaş İstanbullulara seslendi: Deprem, iktidarın keyfine teslim edilemeyecek denli önemli
"İstanbul’u bir kadın kenti yapacağız"
Meral Danış Beştaş: Bildirgemizin tartışılmasını çok istiyoruz. Bildirgemizde, toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçeleme diyoruz. Bu bütçe sadece erkeklere özgü değil. Merkezi bütçede de bunu söylüyoruz. Kadın yaşam evlerinden tutalım, kadın merkezlerine ve kadın meclislerine kadar çok geniş, yerele dayalı, halka dayalı bir yönetim arzu ediyoruz. Yerel demokrasi partimiz açısından en önemli yerde duruyor, çünkü biz yerinden yönetimi savunan bir partiyiz.
Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki çekincelerin kaldırılmasını hep söyledik. Kürt meselesi çözülmediği için de oradaki çekinceler devam ediyor. Kadın dostu, çocuk dostu bir kent olacak İstanbul. Bir günde sekiz kadının öldüğü bir kentte belediye hiçbir şey olmamış gibi davranamayacak. Biz, merkezi iktidar olmayacağız ama yaşam evlerinin sayıca fazla olması bu ölümleri durdurabilirdi. İstanbul’u bir kadın kenti yapacağız ve çok dilli bir belediyecilik anlayışımız olacak. Bu konuda Amed’den Van’a kadar büyük bir pratiğimiz var, bunlara bakılmasını istiyoruz.
YEREL SEÇİM 2024
DEM Parti’nin işaret ettiği “kent uzlaşısı” ne demek?
"Kimseye taraf değiliz, iki tarafa da muhtaç değiliz"
Seçim çalışması yapmadığınız, sahada görülmediğiniz ifade ediliyor. Bu algı farklı tartışmalara neden oluyor. AKP kanadından yetkili isimler CHP ile ittifak yaptığınızı, CHP ise AKP ile ittifak yaptığınızı söylüyor. Buna dair ne söyleyeceksiniz?
Meral Danış Beştaş: Biz ne o tarafa ne bu tarafa, biz kendimize çalışıyoruz. Kimseye de bir şey ispat etmek zorunda değiliz. Onlar kavga ederken bizi malzeme olarak kullanıyorlar. Bunu reddediyoruz. Bu çok kötü bir yöntem, bunun farkındayız tabii. Her gece her iki tarafın kanalları bizi tartışıyor. Geçen bir programda mimiklerimiz tartışılmış. Göz kırpmışım, farklı gülmüşüm, şaka gibi! Tüm bunlar doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Biz kimseye taraf değiliz. Biz iki tarafa da muhtaç değiliz. DEM Parti olarak İstanbul’da kampanyamızı çok güçlü bir şekilde yürütüyoruz. Ayrıca haksızlık ediyorlar, çok yoruluyoruz aslında, biraz hakkımızı teslim etsinler. Tabii bu şaka, onların hakkımızı teslim etmesini beklemiyoruz. Halkımız ne yaptığımızı biliyor.
SEÇİM 2024
CHP'li Günaydın ve AKP'li Kurum'dan 'DEM Parti' açıklamaları
"Biz İstanbul’u zaten seviyoruz, İstanbul da bizi sevdi"
Son olarak; geçtiğimiz günlerde Rawest Araştırma İstanbul’da yaptığı araştırmada DEM Parti seçmeninin yüzde 40’ının Ekrem İmamoğlu’na oy vereceğini tespit ettiğini açıkladı. Sizin adaylığınıza rağmen seçmeniniz sandığa gittiğinde farklı bir eğilim içine girer mi?
Murat Çepni: Bizim seçmenimiz ne yapacağını çok iyi biliyor. Partisinin etrafında sadece seçim için değil, büyük bir mücadele yürüterek kenetlenmiş bir halk gerçekliği var. Biz seçim çalışması yaptığımız her yerde kendi kitlemizin de dışında büyük bir sempatiyle karşılaşıyoruz. Ayrıca biz sadece DEM Parti seçmenine de seslenmiyoruz. Tüm kadınlar, tüm gençlere sesleniyoruz. Demokrasiyi ve özgürlüğü kazanmak istiyorsak DEM Parti’nin en güçlü başarıyı elde etmesi gerektiğini söylüyoruz.
Meral Danış Beştaş: Bizim adaylığımızdan önce yapılmış bir araştırma olabilir çünkü bizim karşılaştığımız tablo çok başka. Biz büyük bir sevgi ve kucaklaşmayla karşılaşıyoruz. Biz İstanbul’u zaten seviyoruz, İstanbul da bizi sevdi galiba...
2024 BÜTÇESİ KABUL EDİLDİ
Meral Danış Beştaş: Kürt'e düşmanlık yaptığınız kadar enflasyonla kavgalı değilsiniz
(RT)