İstanbul Kadıköy’de, Süreyya Operası önünde kadın ve LGBTİ+’lar Esenyurt, Mardin, Batman ve Halfeti Belediyeleri'ne kayyım atamalarını protesto için bu akşam basın açıklamasında bir aradaydı.
Kadınlar Birlikte Güçlü’nün çağırıcısı olduğu eylemde sık sık “Kadınlar ve lubunyalar kayyımlara karşı”, “Jin jiyan azadî” ve “Gülistan Sönük irademizdir” sloganları atılırken basın açıklaması yapmak istedikleri alan çok sayıda polisle kuşatılmıştı.
Eylem alanına girmesi engellen kadın, önünü kesen polislere “Deprem olurken neredeydiniz?" diye sordu. "Tatilde miydiniz? 30 kadın için bütün İstanbul’u buraya yığmışsınız. Bu ülkenin surlarında bir kadının kafası kesildi. O zaman neredeydiniz?” diye tepki gösterdi.
Gazetecilere engel
Kadın ve LGBTİ+’ları ablukaya alan polisler bunun ardından haber takibi yapan gazetecileri de kalkanlarla "süpürerek" zorla dışarı çıkardı.
Bu sırada polisler, yere düşürdükleri Mezopotamya Ajansı muhabiri Yeşim Tükel’i gözaltına almaya çalışırken diğer haberciler, gazeteci olduğunu söyleyerek Tükel’i alan dışına çıkardı.
“Kayyımlar kadınları nefessiz bırakıyor”
Polisin engellemelerine karşın Kadınlar Birlikte Güçlü basın açıklamasını okumayı başardı. Dayanışma açıklaması özetle şöyleydi:
“Hayır’ı hayır kabul etmeyen, haklarımızı hiçe sayan bu zihniyeti çok iyi tanıyoruz. Kadınların ‘hayır’ını hiçe sayan, ezmeye çalışan bu zihniyet; Kürt halkının seçtiği iradeyi de hiçe sayarak kayyumlarla ezmeye çalışıyor.
"Bunu ilk defa yaşamıyoruz. Son yıllarda kayyımın özellikle kadınlar için ne demek olduğunu çok iyi öğrendik. Çünkü belediyeler ve belediyecilik doğrudan gündelik hayatla, bu hayatın sürdürüldüğü mekanların yönetilmesiyle ilgili. Bu mekanlarda, hayatın içinde, biz kadınlar da varız. Gündelik hayatın eşitlikçi bir biçimde sürdürülüp sürdürülmemesi, yerel yönetimin bu konudaki tutumu bizim hayatımızı derinden etkiliyor.
"Akla ilk gelen örnekler: Kreşler, dayanışma merkezleri, sığınaklar, kadınların istihdama katılmasını kolaylaştıran mekanizmalar ve eşitlikçi istihdam politikaları, kadın pazarları, kooperatifler, kadın yoksulluğuyla farklı mücadele biçimleri, bakımı kadınların işi olmaktan çıkaran kamusal hizmetler ve kent mekanının kadınların hayatını kolaylaştıran şekilde düzenlenmesi.
"Bu türden bir eşitlikçi tutum ise ancak bir kentin kadınlarının, kendi kendilerini, kendi kararlarıyla yönetmesiyle mümkün. Eş başkanlık sistemi tam da bu anlama geliyor. Yani yarı yarıya parçası olduğumuz kentlerde yetkiyi de eşit paylaşmak, içinde kadınların olmadığı hiçbir kararın olmaması demek.
"Kayyımlar kadınların anadillerini hizmet mekanizmalarından siliyor, kadına yönelik şiddetle mücadele için kurulmuş kurumları işlemez hale getiriyor, kadınların özgürleşmesi için düşünülmüş yol ve güzergâhları yok ediyorlar. Kadın birimlerini ya kapatıyor ya dalga geçer gibi erkek yönetici atıyor, AKP kadın kollarına devrediyor, evlendirme dairesi veya Kuran kursuna çeviriyorlar. Yani aynı Gültan Kışanak’ın dediği gibi kayyımlar kadınları nefessiz bırakıyor. Bunlar bilinçli seçimler.
"Kentin, mahallenin sokağın kadınların yaşam alanı olmasını engellemek için yapılıyor. Evin dışındaki varlığımızın, dilimizin, sorunlarımızın, taleplerimizin görünmez olduğu bir düzeni kurmaya, sürdürmeye, sağlamlaştırmaya yarıyor.
"Ama bizim buna susmaya hiç mi hiç niyetimiz yok. İstanbul’dan Mardin’e, Halfeti’ye, Batman’a, Esenyurt’a ses vermeden hiçbirimiz için özgürlük mümkün değil, biliyoruz. Hep birlikte kayyıma hayır diyoruz!
"Jin, Jîyan, Azadi.”
(TY/AEK)