İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi LGBTİ+ Hakları Komisyonu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) onayından geçen ve LGBTİ+'ları hedef gösteren kamu spotuyla ilgili İHD İstanbul Şubesi'nde bugün bir basın açıklaması düzenledi.
Açıklamadan önce İHD İstanbul Şubesi'nin sokağında onlarca polis olması dikkat çekti.
17 Eylül'de Saraçhane'de gerçekleştirilecek olan LGBTİ+ karşıtı mitingin toplumdaki nefretin örgütlenmesine katkısına dikkat çekilen açıklamayı İHD LGBTİ+ Hakları Komisyonu Sözcüsü Cüneyt Yılmaz okudu.
Açıklamaya Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İstanbul Milletvekili Özgül Saki, Kadın Zamanı Derneği ve Devrimci Parti destek verdi.
Nefretin örgütlenmesi
LGBTİ+'ların Anayasa ve uluslararası sözleşmelerdeki haklarının vurgulandığı açıklama özetle şöyle:
"Son günlerde RTÜK kararıyla televizyonlarda yayınlanması amaçlanan bir kamu spotu hazırlanmıştır. Bu kamu spotunun açıkça LGBTİ+'lara karşı nefret örgütlemek adına hazırlandığı ortadadır. Yine 17 Eylül'de Saraçhane'de yapılacak mitingde bu kamu spotu nefretin örgütlenmesinde ayrı bir araç olacaktır.
"Cinsiyet kimlikleri ve cinsel yönelimler; yöneticilerin desteklemediği bir görüş, hoş karşılanmayan bir eylem ya da toplumsal normlardan "sapma" gibi ele alınamaz ve protesto edilemez. İnsan olmayı protesto edemezsiniz. Bu 'protesto hakkı' değil nefret suçu ve ayrımcılıktır.
"Nefret saldırılarının en yoğun yaşandığı bir coğrafya olan Türkiye'de bu nefret mitinginin devlet tarafından alenen desteklenmesi, toplumsal hoşgörüye bir saldırı niteliği taşımaktadır. Bu tür eylemler nefreti körüklemeye, şiddeti arttırıp olağanlaştırmaya zemin hazırlar.
Madımak Davası'nı düşürenler
"Dün Madımak Katliamı davasını düşürenler katliamın savunucularını vekillik, dokunulmazlık gibi vasıflarla cesaretlendirmişti, şimdi aynı zihniyet LGBTİ+ nefretini başat propaganda aracı olarak kullananları devlet kanalıyla destekliyor.
"Söz konusu kamu spotunu ve odak haline getirilen LGBTİ+ nefretini protesto etmek için RTÜK önünde yürüyüş düzenleyen LGBTİ+lar ve hak savunucuları polis işkencesiyle gözaltına alındı. Bu gözaltılar ve işkence bize bir kez daha gösterdi ki, devlet eliyle desteklenen bu nefret, zaten orantısız güç kullanan kolluk kuvvetlerini tekrardan cesaretlendirmiştir.
"Halihazırda yaşam güvenliği tehlikede olan LGBTİ+lar 'benim esnafım işini bilir' politikası ile yeniden tehlike altına itilmiştir. Devlet tüm vatandaşların can güvenliğinden sorumludur. Korumak zorundadır. Türk televizyon kanallarında, çocukların izleyeceği saatlerde yayınlanan dizilerin içeriğinde ve haber bültenlerinde, şiddet, kan, silah ve tecavüz sahneleri sansürsüz yayınlanırken, varoluşsal bir yaşam formunu "zararlı" diye göstermek her şey bir yana izansızlıktır .
Geri adım atmayacağız
"Bizler İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi LGBTİ+ Komisyonu olarak gerek devlet dilinin bu denli ötekileştirici ve ayrımcılık içeren açıklamalarını ve uygulamalarını gerekse mitingde dile getirilecek olan nefret içerikli söylemleri protesto ediyoruz.
"Bu ıslak imzalı nefret karşısında geri adım atmayacağız, devlet onaylı bu nefret ağına geçit vermeyeceğiz. Toplumda uyandırılmak istenilen nefretin tam karşısında, insan haklarının ve yaşam haklarının yanındayız.
"İnsan hakları savunucuları olarak LGBTİ+ yurttaşlara karşı yürütülen ayrımcılık ve nefrete sonuna kadar karşı çıkacağımızı bir kez daha dile getiriyoruz. Toplum bizden başkası değil, toplum biziz! Haklarımızdan, hayatlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Varoluşumuz yasaklanamaz."
(TY)