Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) "Hayvanları Koruma Kanunu"nda yapmayı planladığı değişiklik, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kulislerinde ve sosyal medyada konuşuluyor.
Bazı haber mecralarının AKP’li kaynaklardan elde ettiği bilgilere göre, yasadaki değişiklikle sokakta yaşayan köpeklerin “uyutulması” yani öldürülmesi, yasa değişikliğinin ana başlıklarından biri.
İddialara göre yeni düzenlemeyle:
- Her belediye, barınaklarındaki kapasite kadar köpeğin fotoğraflarını çekerek kuracakları internet sitesinde sahiplendirmeleri için ilân yayımlayacak.
- Köpeklerin fotoğrafları internet sitesinde belirli bir süre bekletilecek, bu sürenin 30 gün olması planlanıyor.
- Sahiplendirilen köpekler çip takılarak takip edilecek.
- 30 gün içerisinde sahiplenilmeyen köpekler enjeksiyon ile uyutulacak.
- Sahiplenilen ve uyutulan köpeklerden sonra boşalan barınaklara yeni köpekler getirilecek süreç bu şekilde işletilecek.
Meclis’te yarın (23 Mayıs) görüşülmesi planlanan yasa değişikliğiyle ilgili Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Sözcüler Kurulu Üyesi ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mersin Milletvekili Perihan Koca ile konuştuk.
Gelebilecek önerge ya da kanun teklifleriyle ilgili kendilerine bilgi verilmediğini ve iktidarın bu tutumunu 28. Yasama Döneminin başından itibaren sürdürdüğünü söyleyen Koca, şu ana dek konunun, kurumsal olarak Meclis’te gündemleştirilmediğini söyledi.
“Sokakta yaşayan köpekler için ‘sokaktayım, yanındayım’ deme zamanı”
Olcay Kılavuz’un çıkışı
Koca, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Başta siyasi iktidar temsilcileri olmak üzere, sürekli çocuklar ve hayvanlar üzerinden bir duygu terazisi oluşturuyorlar ve çeşitli gürültülerle nefret suçu işliyorlar. Bu nefret suçuna Meclis de dahil oluyor zaman zaman. Örneğin dün, bugün Sinan Ateş'in katlinde de dahli konuşulan MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz, sokak hayvanlarının toplatılması ve uyutulması ile ilgili Meclis’te ilk sözü kuranlardan biri oldu.
“Bizler, Çevre Komisyonu ve Tarım Komisyonu'yla ortak bir istişare toplantısı olduğunu dün bir mesaj doğrultusunda öğrendik, ki ben Çevre Komisyonu üyesiyim. Çevre Komisyonu Başkanı Murat Kurum ve Kurum, iki-üç kahvaltı organize etmek dışında ne yazık ki Çevre Komisyonunu işletmedi. Yarın normalde sokaktaki hayvanları ve tabii ki hepimizi ilgilendiren bu değişikliğin Tarım Komisyonu’nda konuşulması bekleniyor. Ancak bir şekilde, ilgili yasa teklifini komisyondan geçirip derhal Meclis’e getirebilirler diye bir kaygı içerisindeyiz.
Ana muhalefetin sessizliği
“Normalde bu sürecin böyle işlememesi gerekiyor elbette; ancak ne yazık ki devletin organları ciddi bir itibar kaybı yaşadığı için yeni dönemde her şey mümkün. Diğer yandan AKP-MHP evet oy çokluğuna güveniyor ama, özel olarak altını çizmek istediğim bir durum var, ne yazık ki bazı muhalefet partisi milletvekilleri de bu konuda iktidarla birlikte yürüyor. Doğanın parçası olduğunuza inanan bir perspektife sahip değilseniz bir anda katliamın parçası haline gelebiliyorsunuz. Umarım bizi yanıltırlar; ancak sizler de görüyorsunuzdur, günlerdir ana muhalefetten ses-seda yok.
“Yasa tasarısında sokaktaki hayvanların topluca katledilmelerinden bahsedildiği iddia ediliyor ve bunun savunusu da, bunun ‘acısız ve vicdana uygun’ bir şekilde yapılacağı şeklinde örülüyor. Her konuda olduğu gibi bunu da dini bir sosla topluma sunmaya çalışıyorlar. Bu inanılır gibi değil. Bunun bilimden, vicdandan, insanlıktan yana herhangi bir açıklaması yok. Şunu özellikle ifade etmek isterim: Sokaktaki hayvanların böyle bir gündeme alet edilmesi tesadüf değil. İnsanların açlık, yoksulluk sorununu çözebildik mi ki biz şu anda hayvanları konuşuyoruz? Faşizmi kurumsallaştırmak istiyorlar ve bunun için hayvan, kadın, LGBTİ+ ve Kürt düşmanlığına ihtiyaçları var. Bir yandan intikam kararları veriyorlar, bir yandan da intikam uygulamaları işletiliyor.
“Ülkede başka sorun yokmuşçasına hayvanlar hedef tahtası oldu”
“Hatırlayalım, orman yangınları sürecinde Cumhurbaşkanı ölen hayvanlardan ‘beyaz et’ diye bahsetmişti. Sel felaketinde ölen hayvanlardan da ‘telef oldu’ diye bahsediyorlar. Bu zihniyetle mücadele ediyoruz biz. Şimdi faşizmden yana konum alanlar, bu katliama da evet buyuracaklar. Hayvan düşmanlığının, toplumun dizaynı için kullanılabileceğini, araçsallaştırabileceğini, faşizm inşasında önemli ayaklardan biri olduğunu görmek gerekiyor. Bu kutuplaştırılma siyasetinin, bu karanlığın karşısında aklıselimden, bilimden, insanlıktan, vicdandan, doğadan, yaşamdan, canlılardan, türlerin eşitliğinden ve özgürlüğünden yana tavır almak gerekiyor.” (TY)