10 Ekim katliamında kaybedilenler İstanbul İskele Meydanı'nda da anıldı
10 Ekim Ankara Gar Katliamı İstanbul, Kadıköy İskele Meydanı’nda bir kez daha kınandı. Perşembe akşamı DİSK, TMMOB, KESK ve TTB'nin öncülüğünde düzenlenen 9. yıl anmasında "katliama, ambulans yerine toma gönderenleri asla ve asla unutmayacağız” denildi.
İstanbul, İskele Meydanı'daki 9. Yıl Anması'ndan/MA
10 Ekim 2015'te Kızılay'da gerçekleşecek Barış Mitingi'ne katılmak için dışardan gelenlerin toplandıkları Ankara Garı önündeki kitleye yönelik IŞİD intihar saldırısında kaybedilenler İstanbul'da da anıldı.
Sabah Ankara'da Gar önünde düzenlenen anmaya, katledilenlerin aileleri ve katliamda yaralananların yanı sıra Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları Emek Partisi (EMEP), Halkevleri, CHP, Kamu Emekçileri Sendikası (KESK), İnsan Hakları Derneği (İHD) ile çok sayıda sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcisi ve yurttaşlar katılmıştı.
Kadıköy, İskele Meydanı’nda gün batımından sonra bir araya gelen sendika, sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcilerinin “10 Ekim katliamını unutmadık unutmayacağız” pankartının arkasında toplandıkları anmada, “Suruç’tan Amara’ya adalet istiyoruz” ve “Acımız öfkemiz bitmedi faşizmi yıkacağız” dövizleri taşındı. “Katil IŞİD işbirlikçi AKP”, "10 Ekimi unutma unutturma”, “ Faşizme karşı omuz omuza” sloganları atıldı.
Bir dakikalık saygı duruşunun ardından, alanda toplananlar, katledilenlerin adlarının okunmasına “yaşıyor” diye haykırarak karşılık verdiler.
"Hiçbir sorumlu hesap vermedi, tek kişi bile istifa etmedi"
Mezopotamya Ajansı'nın izlediği anmada, ortak basın açıklamasını sunan DİSK Marmara Bölge Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu, “Bugüne kadar hiçbir sorumlu hesap vermedi. Tek bir kişi bile istifa etmedi. Dava avukatları somut deliller ortaya koyduğu halde, katliamın sorumluları hakkında adım atılmadı." dedi.
Arslanoğlu, "Katliamla bağlantılı olduğu tespit edilen ve açık kimlikleri bilinen IŞİD militanları hakkında da hiçbir işlem yapılmadı[ğını], "evraklar[ın] avukatlar tarafından mahkemeye sunulmasına rağmen, savcılığın aldığı kısıtlılık kararlar[ıyla] gizlenmeye çalışıldı[ğını]" söyledi.
DİSK Temsilcisi, katliamı planlayan kişinin "ihbar edil[mesine], kimlik bilgileri katliamdan bir gün önce tespit edil[mesine] karşın hakkında hiçbir işlem yapılmadı[ğını], yargılama boyunca delilleri gizleyen, görevini yerine getirmeyen kamu görevlileri [...] [ve] doğrudan faillere karşı harekete geçmeyen Gaziantep Emniyet personeli hakkında soruşturma bile açılmadı[ğını]" dile getirdi. ” dedi.
Arslanoğlu, "sekiz yıl süren dava boyunca avukatlar[ın] ısrarla, 'Neyi gizliyorsunuz? Kimi koruyorsunuz'" diye sorduklarını ve iktidar ve onun mahkemeleri[nin]" bu sorulara yanıt vermediğini, "Üstelik davada sürekli hale gelen heyet değişikliği, dava dosyasının sürüncemede kalmasına [...] ve katliamın aydınlatılmasına engel oldu[ğunu]” söyledi.
"İktidar failleri gizliyor"
Arslanoğlu “Siyasi iktidar failleri gizlemenin, örtbas etmenin telaşı içerisinde" dedi. "Çünkü bütün suçları, sorumlulukları ve suç ortaklıklarıyla birlikte yakalandılar. Katillerin kim olduğunu anlamak için katliamın kimleri ve neyi hedef aldığını görmek yeterlidir. Katliamı planlayanlara engel olmayıp destek verenleri katliamın ardından ambulans yerine toma gönderenleri yaralılara ve kitleye gazla saldıranları ve onları yönlendirenleri asla ve asla unutmayacağız.”
10 Ekim aileleri: "Öfkeliyiz..."
Anmayı sonlandıran 10 Ekim ailelerinden Faik Deli, öfkeli olduklarını ve umudun tükendiği noktada olduklarını söyledi.
“Geride kalanların emek ve çabası ile dokuzuncu yılında unutulmuyor, unutulmayacak." diyen Deli, ailelerin kurduğu 10 Ekim Barış Derneği'nin "başta gerçek adalet talebi olmak üzere Ortadoğu ülkelerine mahsus katliamları unutma ve yok sayma pratiğini de kırmayı hedefle[diklerini]" dile getirdi.
Deli, derneğin "Türkiye kamuoyunda etkin bir güç ve siyasetler üstü bir kurum olarak da kabul edilmesi hedefiyle çalıştıklarını" ve [...] "her şeye rağmen dokuz yıldır kesintisiz olarak devam [eden] mücadelelerinin her geçen gün bir adım daha adalet umuduyla [...] [seslerini duyruracakları] her platformda var [olduklarını" söyledi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu’nun düzenlediği 679. “F Oturması” eyleminde, Sincan 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde tutulan hasta mahpus Uğur Ok’un sağlık durumu gündeme taşındı.
İnsan hakları savunucusu Cüneyt Yılmaz'ın okuduğu açıklamada, Ok’un yaşadığı sağlık sorunlarına dikkat çekildi, ağır hapishane koşullarının hastalığını daha da kötüleştirdiği vurgulandı.
Ok’un, akciğer yaralanması nedeniyle kalıcı hasar yaşadığı, Kronik Bronşektazi hastası olduğu ve solunum güçlüğü, kanlı balgam, göğüs ağrısı, halsizlik gibi ciddi sağlık sorunlarıyla mücadele ettiği belirtildi. Hastalığının düzenli tedavi gerektirdiğine dikkat çekilen açıklamada, uygun koşullar sağlanmadığında yaşamı tehdit eden komplikasyonların ortaya çıkabileceği vurgulandı.
Uğur Ok’un avukatıyla yaptığı görüşmeye de yer verilen açıklamada, mahpusun ilaçlarının zamanında verilmediği, hastane sevkinin ring aracı dayatması nedeniyle gerçekleşmediği ve yetersiz havalandırma koşulları nedeniyle sağlık durumunun daha da kötüleştiği aktarıldı. Avukatı, Ok’un sağlık durumunun mevcut hapishane koşullarında takip edilmesinin mümkün olmadığını belirterek, serbest bırakılması gerektiğini vurguladı.
İHD, yetkililere ve kamuoyuna seslenerek, “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın! Uğur Ok serbest bırakılsın!”çağrısı yaptı.
Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Hepatit B, Hepatit D ve siroz hastası Ahmet Oyunlu, infaz süresini tamamlamasına rağmen tahliye edilmedi.
İdare ve Gözlem Kurulu’nun hukuksuz kararıyla cezaevinde tutulmaya devam edilen Oyunlu’nun itirazı, Tekirdağ 1. İnfaz Hakimliği tarafından haklı bulunarak tahliye kararı verildi. Ancak Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı bu karara itiraz etti ve Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi jet hızıyla savcılığın itirazını kabul etti.
"Mahkemelerin denetim yetkisi bile tanınmıyor"
Söz konusu karar, İdare ve Gözlem Kurulları’nın adeta "paralel yargı" makamı haline geldiğini gözler önüne serdi.
Savcılığın itirazında, hükümlünün "örgütten ayrıldığına dair yeterli kanaatin oluşmadığı" belirtilirken, bu konuda tek yetkinin İdare ve Gözlem Kurulu’nda olduğu savunuldu. Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi de bu gerekçeyi kabul etti. Böylece, İdare ve Gözlem Kurulu'nun yanlış bir takdirde bulunsa bile kararlarının sorgulanamayacağı ve mahpusların özgürlüğünün bu kurulun insafına bırakıldığı resmen tescillendi.
Bayramın üçüncü günü ailesine kavuşmayı bekleyen Ahmet Oyunlu, verilen hukuksuz karar nedeniyle özgürlüğüne kavuşamazken, ailesi de büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Durumu Meclis gündemine taşıyan DEM Parti Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na başvurdu.
Milletvekili Aslan, başvurusunu basınla da paylaşarak, bu hukuksuzluğun takipçisi olacaklarını belirtti.