KÜLTÜR SANAT kategorisindeki haberler

Galeano’ya göre gezegen dâhil her şey kullan-at şiarıyla hızla hurdaya çıkarılıyor. Kısacası doğa, “evrensel süpermarketin” çöplüğüne dönüştürülürken “yaşamı hor gören ve nesnelere tapan kalkınma” el üstünde tutuluyor.

Oyun, Yeşim Alıç’ın hareket yönetimiyle dinamik bir sahneleme sunarken, Çiğdem Yıldız ve Eray Cezayirlioğlu oyunculuk performanslarıyla öne çıkıyor. Videolarda yer alan sürpriz isim ise Seyhan Arman.

11. Duhok Uluslararası Film Festivali’nin kazananları belli oldu. Yılmaz Güney Ödülü, “İnşallah Erkek Olur” filmine verildi.

“İçime tam olarak sinen, beni anlatan bir müziği dinleyiciyle paylaşmak istedim hep. Bundan dolayı geç kalmak değil de, doğru zaman tam da şimdi diyebilirim. Daha önce bu şarkılar ve bu birikimim yoktu.”

Pedro Almodóvar filmleri uluslararası şöhret kazanmasına yardımcı olduğu için oyuncuya İspanya'da "una chica Almodóvar" (Almodóvar kızı) da deniyordu.

Kuzey Amerika prömiyerini yapacak film, Avrupa’da Premiers Plan - Angers Film Festivali’nde de yarışacak.

Çayan Demirel ve Ayşe Çetinbaş’ın yönetmenliğini üstlendiği, Türkiye’nin çok dilli hafızasını belgeleyen belgeselin dayanışma kampanyası kapsamında bugün bir basın toplantısı düzenlendi.

Toplumsal meseleleri mizahi bir dille ele alarak sinemaseverlerin beğenisini kazanan “Mukadderat”ı, filmin senaristi Erdi Işık ile konuştuk.

"Kiraz Mevsimi ve Sinema Bileti"ndeki yazıların ortak noktası insanın anlatıcılığı; filmlerle, dizelerle, felsefeyle ve düzyazıyla yaşadığı, yaşamayı umduğu, yaşamaktan mutluluk duyduğu ve kendisini mutsuz eden hemen her şeyi bir şekilde ve farklı biçimlerde, imge ve öyküyle anlatması.

Pekin’de 6 metre karelik ama fazlasıyla kalabalık bir oda, Aziz Nikola adasında sadece bir yaşlının yaşadığı bir köy, Québec’in Kuzey-Kıyı bölgesinde hiçbir insana rastlamadığımız muhteşem bir coğrafya (ve İmroz’dan [Gökçeada] şahsi bir anekdot).

Bu hafta biamag’da, Kürtçe kelime kartları, kitap ve film eleştirileri ile deneme yazıları okurlarını bekliyor.

Abdullah Aren Çelik, "Kandan Adam" kitabında 90’lar başındaki Türkiye’nin doğusuna ayna tutarken, okuru Diyarbakır’ın geçmişine götürerek bu toprakların kanla nasıl sulandığını ve bu kanın neden hâlâ kurumadığını anlatıyor.