Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, Elazığ 1 No'lu Cezaevindeki İdare ve Gözlem Kurulunun keyfi kararları ile tahliye hakkı engellenen mahpusların durumunu Meclis gündemine taşıdı.
Önergesinde, cezasının infazını tamamlamış mahpusların tahliyelerinin Cezaevi İdare ve Gözlem Kurullarınca hukuksuzca engellendiği belirtti.
“Tahliyeleri keyfi kararlarla engellendi”
Soru önergesinde, Elazığ 1 No'lu Cezaevindeki duruma dair şu bilgiler yer aldı:
“18 yıldır cezaevinde bulunan Sadık Aslan, 15 Mayıs 2023 tarihinde koşullu salıverilme hakkı kazandı ancak iyi hal değerlendirme puanına sahip olmasına rağmen pişmanlık duymadığı, tahliye olduktan sonra yeniden suç işleme ihtimali olduğu gibi gerekçelerle tahliyesi 6 ay ertelendi.
Bu karara dayanak olarak yarıda bırakmış olduğu üniversite öğrenimini hapishane yaşamı boyunca tamamlamamış olması, idare ile iş birliği halinde olmadığı, taraflı koğuşta kaldığı, kurum kurallarına içtenlikle uymadığı gibi gerekçeler de yer aldı. İlk değerlendirmenin üzerinden 6 ay geçtikten sonra 14 Kasım 2023 tarihinde Sadık Aslan'ın tahliyesi benzer gerekçelerle ikinci kez engellenerek cezası 3 ay daha hukuksuz biçimde uzatıldı.
Elâzığ 1 No'lu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda yalnızca Sadık Aslan'ın değil, 2. kez 3 ay infazı uzatılan Emrah Kandemir, 3 ay infazı uzatılan Emrah Akyol, 3. kez infazı 6 ay uzatılan Fendi Yiğit, 2. kez 6 ay olmak üzere Serdar Şitilay ve infazı 3 ay ertelenen Suphi Güler’in de tahliyesi İdare Gözlem Kurulu’nun keyfi kararları ile engellendi.”
“Zorla ‘pişmanlık’ beyanı”
Nevroz Uysal Aslan, Elazığ 1 No'lu cezaevindeki İdare ve Gözlem Kurulunun, kendini adeta mahkeme yerine koyarak kişileri yeniden yargıladığını ve infaz hukuku alanını yeni bir cezalandırma alanına dönüştürdüğünü ifade etti:
“Elazığ 1 No'lu cezaevindeki İdare ve Gözlem Kurulu’nun mahpuslara "Pişman mısın?", "Çıktıktan sonra örgütsel faaliyete katılacak mısın?", "Neden tarafsız koğuşa geçmedin?", "İçinde bulunduğun yapıyı terör örgütü olarak görüyor musun?", "PKK’yi nasıl görüyorsun?", "Dışarı çıkınca ne yapacaksın?", "Ailenden herhangi birinin örgüt üyeliğinden dosyası var mı?", "Ailenle aran nasıl?”, “Tekrar aynı suçu işleyecek misin?" gibi sorular yönelttiği ve mahpuslardan zorla beyan almaya çalıştığı ve niyet okuması yaparak mahpusların infaz sürelerini uzattığı iddia ediliyor.
İdare ve Gözlem Kurullarının yapısı, işleyişi ile aldığı keyfi kararlar nedeniyle yalnızca mahpuslar değil yıllarca cezaevlerini gezerek mahpusları yalnız bırakmayan aileler de dolaylı olarak cezalandırılıyor.
Her seferinde yakınlarını almak umuduyla cezaevleri önlerinde bekledikten sonra son anda yakınlarının tahliyesinin ertelendiği haberini alan aileler de bu cezalandırmadan payını alıyor. Bu durum hem mahpuslar hem de yakınları bakımından psikolojik şiddet oluşturuyor.”
“Bu uygulama yargı gaspı değil mi?”
Önergede, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan şu soruları yanıtlaması istendi:
· Mahpusların hapishanede kalış sürelerine karar verme yetkisi yargıya mı yoksa İdare ve Gözlem Kurullarına mı aittir? İdare ve Gözlem Kurullarına ait değilse infazını tamamlamış mahpusların yıllarca cezaevinde kalmasına neden olan bu uygulama yargı gaspı değil midir?
· İdari bir organ olan İdare ve Gözlem Kurulu, “pişman olmamak” gibi yargısal tutum içeren bir gerekçeyi hangi yetkiyle öne sürebilmektedir?
· Suç işleme ihtimali üzerinden özgürlüğünden alıkonulma yasaya ve hukuka aykırı değil mi?
· Mahpusun kurum kurallarına içtenlikle uymaması niyet okuma değilse nedir?
· Sadık Aslan’ın başladığı üniversiteyi cezaevinde bitirmemesi özgürlüğünden alıkonulmasını mı gerektirmektedir?
· İGK’in keyfi kararı nedeniyle infazlarının ertelenip ertelenmeyeceğini bilmeyen mahpusların yaşadıkları belirsizlik hali ile her defasında tahliye bekleyen ailelerin maruz bırakıldığı belirsizlik ve hayal kırıklığı psikolojik bir şiddet değil midir?
· İGK’nin subjektif kararlarının neden olduğu mağduriyetlere ilişkin Bakanlığınızca yapılan bir çalışma var mıdır?
(AS)