Daha ilk gün gibi aklımda bianet’e staj başvurusu yaptığım an. Açıkçası o başvuruyu yaptığım zamandan stajımın başlangıç tarihine kadar olan zaman içinde hep bir heyecan ve çekingenlik vardı içimde. Ta ki stajımın başladığı o ilk güne kadar. O ilk gün, bianet’e adımımı attığım o ilk gün o kadar sıcak ve bi o kadar da güzel insanlarla tanışmıştım ki, içimde ki o çekingenlik ve heyecan kendisini şaşkınlığa bıraktı. Nasıl bırakmasın ki? Bir zamanlar staja kabul edilir miyim diye düşünürken ilk gün gelmiş çatmış, ofise gelip işe başlamıştım ve ofiste o kadar çok güzel insanla tanışmıştım ki sanki onlardan biriydim.
İlk gün her zaman zor derler ya, bu bianet için tam tersi. Emin olabilirsiniz. Şöyle ki daha ilk günden sırtımda çantam, işine geç kalmış birisi olarak geldim bianet’e. Nerdeyse öğlen olmuştu ve ben ancak ofise gelebilmiştim. ‘’Merhaba ben Hikmet. Staj için gelmiştim’’ dedim ve boş bulduğum ilk yere oturttular beni. Hafiften ofisi süzüyor, kim kimdir, necidir anlamaya çalışıyordum ama artık işe dönme vakti gelmişti. Kendime yakın hissettiğim, bu iyi birisine benziyor, dur şuna ne yapacağımı sorayım dediğim kişi Ekin olacaktı. Kafana göre takıl, aç haber filan oku dediğindeki surat ifadem hala aklımda. İçimden ‘’Nasıl yani” diye tepki verdiğimi hatırlıyorum. Ama daha ileriki zamanlarda anladım ki bunu kime sorsam aynı cevabı verecekmiş. Şundan emin olabilirsiniz ki bianet hayatınızda staj yapacağınız en rahat kurum olacaktır. Biraz iddialı oldu sanırım. Tamam tamam biraz değil fazlasıyla iddialı oldu farkındayım ama durumu en iyi özetleyen kelimeler bunlar.
Buradaki rahatlık kelimesinin anlamı kesinlikle yatmak değil. Düşünce olarak rahatsınız bir kere. İşe geç kaldım, erken çıktım gibi dertleriniz yok. Bugün yazacak bir haber bulamadım, ne yapacağım diye bir derdiniz yok. Haber buldunuz ama bunu yayınlarlar mı acaba diye düşünmenize gerek bile yok. Bir olayın haber değeri yok ama gidip görmek istiyorsunuz. Kafanıza takmayın. Oraya gitmek istiyorsanız gidebilirsiniz. Daha önce bunları yaptığım için söylüyorum. Örneğin Nar Photos ile yaptığım röportaj. Perde arkasından bakacak olursak hiç de haber değeri varmış gibi durmuyordu açıkçası. Röportaj için yazışırken kendileri bile bahsettiler bundan. Ama ben İstanbul Modern’deki sergilerine gittiğimde koymuştum aklıma. Ve gerçektende çok güzel bir röportaj gerçekleştirdik kendileriyle. Siz de aynısını yapın. Aklınızda bir fikir, bir düşünce varsa söyleyin ve yapın gitsin.
Teşekkür kısmına gelecek olursak, ilk teşekkürüm İPS Vakfı’na gidiyor. Çünkü ana akım medya düzeni karşısında yaptıkları çalışmalar hiç de azımsanacak gibi değil. Ve tabii ki bize bu fırsatı verdikleri için de bir teşekkür etmem gerekiyor onlara. Daha sonra ofistekilerin şefim diye peşinden koştuğu Haluk Abi’ye bir teşekkür borcum var. Ofisin sarısı Ekin’e, kendisine abi dediğim için bana kızan Korcan’a, yüzünden gülücükler eksik olmayan Çiçek’e, ofisin devrimcisi Ayça’ya, Kristal-İş grevinde bana fazlasıyla yardımcı olan Nilay’a, ofisin en çıtı-pıtı kızı Beyza’ya ve hala gazeteleri koklamasındaki amacı anlayamadığım Elif’e çok teşekkürlerimi sunuyorum. Tabii bu yapının görünmez kısmında çalışan herkese de. Her şey için eyvallah. (HA/AS)