Daha önce Temel Gazetecilik ve Barış Haberciliği Atölyesine katıldığım bianet’e son 3 senedir staj başvurusu da yapıyordum. Atölyelerden Sakine Orman'ı, Evrim Kepenek’i ve Nazan Özcan’ı tanıyıp bildiğim bir yerdi bianet.
Bu yüzden her sene refleks olarak elim başvurulara gidiyor, üniversitede hak haberciliği kavramıyla tanıştığımdan beri takip ettiğim bianet’in ofisinde bulunmak için şansımı deniyordum.
Nisan ortalarında staj programına kabul aldığımda mezuniyetimden bu yana kendi çapımda yazı dilimi oturtmaya çalışıp gazeteciliğimin körelmemesi için uğraşıyordum. Pratiğimi canlı tutabileceğim bianet’e 18 Nisan’da bu vesileyle başlamış oldum.
Pandemi döneminde ekran ardından aşina olduğum bianet ekibiyle tanışacağım sabah Çukurcuma’daki ofise yürürken içimde yeni bir ortama girmenin heyecanından ziyade tanıdık bir his vardı.
Tanıyıp bildiğim bir yere dönüyormuş gibi bir hissiyat içindeydim. Staj dönemim boyunca da hiçbir zaman yabancı veya bir ayı doldurduğunda ayrılacak biri gibi hissetmedim.
Ofise girdiğim ilk 15 dakika etrafı tanımaya çalışarak ve toplantıda önerebileceğim haberleri düşünmekle geçti.
Ardından Nadire Mater’in gelmesiyle toplantıya geçtik ve ben kendimi ilk gerçek haber toplantımın içinde buldum. Herkes sırasıyla o gün ne yapacağını, hangi habere gideceğini ve kiminle görüşeceğini anlattıktan sonra sıra bana geldi.
Mülteci kadınlar üzerine bir haber önerdim ve şansıma o haftanın genel yayın yönetmeni Evrim Kepenek idi. Kadın haberciliğine merak saldığımda önüme düşen ve düştüğü andan bu yana takip ettiğim Evrim Kepenek...
İlk günümün olası gerginliğini ve toyluğunu atlatmamda bana en çok yardımı dokunan kişidir kendisi. Zaten toplantıda sunduğum fikir için bana birkaç dakika içinde 11 kaynak buluverdi ve stajımın ilk imzalı haberini mesai bitiminden birkaç dakika önce çıkarmış oldum.
bianet, muhabirine gitmek, üretmek istediği haber için özgürlük tanır. Bunu stajın üçüncü günü Gaspar Noe’nin Atlas Sineması’ndaki söyleşisine katılarak öğrendim.
Tanınan özgürlük alanına güvenerek ve biraz da çekinerek filme gitmek istediğimi söylediğimde bunun güzel bir haber olabileceği yanıtını aldım ve sevdiğim bir yönetmeni canlı görme fırsatı buldum.
Ayasofya haberimiz
Sahada geçen haberlerden biri Tuğçe ile yaptığımız Ayasofya haberiydi. Kapıları duvarları şifa niyetine mideye indirilen Ayasofya... Tuğçe’yle çıktığımız bu izlenim haberinden sonra birlikte habere çıkmak en keyif aldığım şeylerden biri haline geldi. Ayasofya’dan geride kalanları fotoğrafladığımız haberi Sinematek’te katıldığımız gala takip etti. Saatler süren yağmura yakalanmamıza rağmen haberi o geceye yetiştirmiştik.
Stajımın ilk haftasında Gezi Davası
Birinci haftamın son günü ise gazeteciliğim boyunca unutmayacağım bir deneyimle sonuçlandı: Gezi Davası...
Çağlayan’daki devasa İstanbul Adliyesi’nde geçirdiğim gün hem davanın ağırlığı hem de benim ilk adliye deneyimim olması sebebiyle kendimi en heyecanlı hissettiğim gün oldu. Davanın ilk gününü bianet’ten muhabir Hikmet’in peşinde dolaşarak geçirdim.
Adliye önünü takip etmemle başlayan süreç Gezi Davası’nı adliye salonundan takip etmemle devam etti. Cuma günkü acemiliğimi geçen haftada bırakmış, bir günlük deneyimimden güven alarak pazartesi tekrar Çağlayan yolunu tutmuştum.
İkinci gününde devam eden davaya katıldığımda Cuma günkü heyecanım yerini mücadele, dayanışma, şaşkınlık ve öfke gibi çeşitli duygulara bırakmıştı.
Osman Kavala’ya müebbet ve 7 kişiye 18’er yıl hapis cezası ile sonuçlanan davanın ardından Gezi’de hayatını kaybedenlerin aileleri ile görüşmelere başladım.
Çocuklarını kaybetmiş, üstelik adalet bulamamış insanlarla konuşurken ses tonunuz değişiyor. Yönelttiğiniz sorular acının ağırlığı altında ezilip yarım kalıyor ya da boğazınıza düğümleniyor. Buna rağmen 9 senedir mücadele eden insanlar adalet çağrılarından ödün vermeden, kendinden emin bir sesle sözlerine devam ediyorlar.
bianet’te geçirdiğim süreç boyunca en çok gururlandığım iş Gezi Aileleri ile konuşmak oldu. Öldürülen 8 kişinin ailesiyle görüşerek yaptığım Gezi Aileleri Cezasızlığı Anlatıyor yazı dizisi süresince öğrendiğim en değerli ders mesleğin getirdiği manevi tatminin diğer sorunları görünmez kıldığı oldu.
Haberlerimi başlangıcından sonuna kadar takip eden Nadire Mater yılların deneyimini aktararak hem Gezi Aileleri haberlerimde hem de izlenim yazılarımda bana cesaret verdi.
Gezi Aileleri’nden oluşan 8 haberi yazdığım süreç boyunca ardı arkası kesilmeyen sorularıma usanmadan yanıt veren ve yazılarımı düzenleyen Evrim, Hikmet ve Ayşegül’e; izlenim yazımda ise hissettiklerimi toparlamama yardımcı olan Ruken’e teşekkür ederim... Yazı dizisinde benim olduğu kadar editörlerimin de çok büyük emeği var.
Yazı dizisi bir yana, başta çekinerek yanına yanaşıp kısık sesle bir şeyler sorduğum bianet muhabirleri Evrim, Hikmet, Ruken, Ayşegül, Yağmur ve bana birkaç dakikada ekipman ayarlayıveren Korcan stajımın ortalarına doğru tereddüt etmeden danıştığım insanlar oldu.
bianet’te stajyer olmak kurumdan ya da kişilerden ziyade gazetecilik mesleğinin en önemli motivasyon kaynağım olduğunu fark etmemi sağladı. Mesleğe adım attığım ilk zamanlarda gazeteciliğin sağladığı manevi tatmin ile bianet aracılığıyla tanışmış oldum.
Bana soru sorma rahatlığını, istediğim haber üzerine çalışma özgürlüğünü veren, okul sıralarında “sektörde gazetecilik sizi hayal kırıklığına uğratacak” sözlerinin aksini kanıtlayan bianet’e teşekkür ederim.
(MD/EMK)