‘’Çok okunup çok satan’’ fakat bütün bu çokluğun arasında bir o kadar işlevsiz olan gazeteleri okuyarak başlarsınız güne bianet’te. Sonra bu çerçevede bianet’in ne kadar doğru ve ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha hatırlayarak…
Herkes gibi Çukurcuma yollarında ilk bianet’e doğru yürürken benim de çekincelerim vardı. “Neden gazete”, “neden bianet” ve “neden” diye sürüp giden birçok soru. Fakat içeriye ilk girdiğiniz andan itibaren bütün nedenli sorular, kendi kendine cevap buluyor. Sonra bütün bu neden diye başlayan sorular, “iyi ki”lere dönüşüyor.
Adım adım
İlk günden habere çıkıyorsunuz. İstanbul’u bir de bianet ile keşfedip bir yandan çalışıyor bir yandan eğleniyorsunuz.
Öğle aralarında Çukurcuma Köftecisi’nin açılıp açılmadığını merak ederek dükkânı kafasına göre kapatan aksakallı Selim Ustaya sitem ediyorsunuz. Sitemlerin yersiz olduğunu anlayınca ise en yakındaki dürümcüye gidip bol miktarda karbonhidrat alıyorsunuz.
Çukurcuma’daki kedi nüfusunun fazlalığından ötürü birçok kedili manzaraya şahit oluyor ve onları ürkütmeden usulca fotoğraf makinenize sarılıp ve istemsizce deklanşöre basıyorsunuz.
Kadın odaklı haber yaptığı için Çiçek Tahaoğlu’nun yollarını gözlüyor ve tatile çıktı diye üzülebiliyorsunuz. Üzülmeyin tatil onun da “hakkı”.
Haber yazarken kullandığınız kelimelere itinayla dikkat ediyor, üzerinde uzun uzun tartışıyor ve çıkan sonuçları unutmamak adına tahtaya yazabiliyorsunuz.
Yazılan bazı şeylere ise saatlerce gülebiliyorsunuz.
Haliyle havalar çok sıcak. Sıcaktan bunalınca dolaba yerleştirilmiş bir kasa sodadan birini içerek serinlemek de mümkün.
Her şey bu kadar güzel tabi bazen zorlanabilirsiniz. Haber olmayınca mesela ofiste boş boş oturmak tahammül edilesi değil. Ama korkmayın. Diğer stajyer arkadaşlarınız ile dilediğiniz gibi çıldırabilirsiniz.
Ya da boş boş Cihangir sokaklarına bakıp kahveden kadehinizi şerefine kaldırarak onu yeneceğinizi iddia edebilirsiniz…
Giderken son olarak öğrendiğiniz şey ise “kimse Haluk Kalafat’tan iyi martı fotoğrafı çekemez”
ve
Farklı sesler, yüzler, hikâyeler…
bütün bu farklılıklardan keyif alabilmek…
sonrası yol
sonrası düş… (HÖ/HK)