Ne yapmak istediğimi farkında olup, nasıl adım atacağımı bilmediğim bir zamanda karşılaştım bianet'le. bianet staj başvuru formunda bulunan "programa neden katılmak istiyorsunuz?" sorusuna yanıt veremediğim için sayfayı defalarca açıp kapattığımı hatırlıyorum.
"Gerçekten neden gazeteci olmak istiyorum?" Zihnimde aylarca -aslında belki yıllarca- yankılanan bu sorunun cevabını kendime verebilmek için nihayet başvurumu yaparak içinde olmaktan her gün yeniden mutluluk duyacağım bir serüvene girdiğimi şimdi daha iyi hissediyorum.
Bu yazıyı okuyanlar içinde staj başvurusu yapmayı düşünen ancak olumsuz yanıt almayı düşünenler vardır, haklısınız.
Yine de umudunuzu kaybetmeyin çünkü hiç beklemediğiniz anda gelen kabul mailiyle kendinizi ofisteki gündem toplantısında "senin gündeminde ne var?" sorusuna cevap ararken bulabilirsiniz. Tabii kendinizi stajınızın ikinci gününde Esenyurt'ta bulur musunuz bilemem.
Neden gazetecilik yapmak istediğimi anladım
İlk günümde ofisle tanıştıktan sonra gündemi tararken; Evrim, Esenyurt Belediyesi aracılığıyla Suriye'ye dönecek mültecilerin haberini yapmak için Esenyurt'a gitmemi önerdi. Ses kayıt cihazını verdi, röportaj için tavsiyelerde bulundu ve gerekli durumlarda ulaşabileceğim kişileri yönlendirdi. Ben de gerçek bir muhabir edasıyla haber için alana gittim.
Binbir türlü hikâyeye tanıklık etmek, zaman zaman duygularının yaptığın işin önüne geçmesine neden olabiliyor; kendini konumlandıracak bir yer bulamıyorsun o insanların içinde. Bir süre sonra neden orada olduğumu ve gazetecilik yapmak istediğimi anladım.
Bir saat sonra o insanlar otobüslerine binerek geri dönmemek üzere bilinmezliğe doğru yolculuk edecekti. Şimdiye kadar benim gibi dışarıdan bir seyirci olarak bakan insanları da hikâyeye dahil etme, gidecek insanların son kez yükselen sesini duyurma imkânım vardı.
Röportajları yapıp haberi yazmak için ofise gittiğim yolda mutluluktan ağlayacak gibi hissetmememin sebebi de sanırım bunu gerçekleştirebilecek olmak, hayatın boyunca sana eşlik etmesini istediğin bir duyguya kavuşmak.
Evrim vedalaşma fotoğrafımızı paylaştığında ise bu olaya istinaden "Uzun yollardan korkmayan Ezgi" demişti. Evet çünkü bu his tüm korkularımı ve kaygılarımı yenebilecek güçte.
"Gazetecilik her zaman rahatsız hissetmektir"
Tabii ki her zaman mutlu olmayacağınızı anlamanız da çok uzun sürmüyor. İstediğin haberleri yapamıyorsun, konuşmak istediğin insanlara ulaşamıyorsun, hayal kırıklığına uğruyorsun, hiç bitmeyecek bir telaşı ve stresi bastırmaya çalışarak hayatına devam ediyorsun.
Nadire Mater bir konuşma sırasında "Gazetecilik her zaman rahatsız hissetmektir" demişti. İlk duyduğumda beni korkutan bu cümleyi motivasyona ihtiyaç duyduğum anlarda kendime hatırlatmaya başladım. Gazetecilik; buna rağmen devam edebilmeyi öğrenmekten, rahatsız olduğun konuları anlatma dürtüsünü konforundan üst sıraya yerleştirebilmekten geçiyormuş.
Hiç bitmeyecek öğrenme sürecimin başlangıcında bana büyük katkılar sunan bianet ekibine çok teşekkür ederim. (EO/SD)