15 Temmuz 2016'dan sonra çıkartılan dört kanun hükmünde kararname ve RTÜK kararlarıyla 180 gazete, radyo, televizyon kanalı ve yayınevi-dağıtım kapatıldı; OHAL döneminde habercilik çok zor bir sürece girdi.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Hükümeti 15 Temmuz 2016'da yaşanan başarısız Darbe Girişimi sonrası 20 Temmuz 2016'da tüm Türkiye'de üç aylık Olağanüstü Hal Yönetimi (OHAL) ilan etti. OHAL o günden beri üç ayda bir uzatılıyor.
OHAL yönetiminde kanun hükmünde kararnamelerle darbe girişiminden sorumlu tutulan Fethullah Gülen Cemaati medyası, Kürt medyası kapatıldı, dolayısıyla çalışanlar da işsiz kaldı.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarının basına yönelik kapsamlı baskı ve operasyonları 31 Mayıs 2013'te İstanbul-Taksim’de başlayıp tüm Türkiye’ye yayılan “Gezi Parkı protestoları”ndan hemen sonra başladı.
Protestolar sırasında ve sonrasında 12 kişi hayatını kaybetti, 59’u ağır olmak üzere 7 bin 959 kişi yaralandı.
Gazeteler Gezi protestoları sırasında Haziran 2013- Eylül 2013 döneminde fiilen çok sayıda saldırıya maruz kaldı. Bu süreçte 10’u uluslararası basından en az 153 gazeteci darp edildi, biber gazı ve plastik mermiyle yaralandı.
Gazetecilerin haber yapım süreci engellendi. Çok sayıda gazetecinin fotoğraf ve video kaydı polis tarafından zorla silindi. 39 gazeteci bu süreçte gözaltına alındı, üçü tutuklandı.
Gezi Parkı protestolarında hükümetin istediği istikamette habercilik yapmayan veya eleştirel tutum alan çok sayıda gazeteci doğrudan veya dolaylı gerekçelerle işten atıldı. Gerek TRT gibi kamu kuruluşları gerekse anaakım medyadan atılan gazetecilerin sayısı hakkında basın örgütlerinin elinde net veriler yok. Ancak Gezi, gazetecilerin toplu olarak işten atılmasının önemli dönemeçlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Basın-İş Genel Sekreterinin değerlendirmesi
Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren de değerlendirmesine "Gezi sonrasında kaç gazetecinin işsiz kaldığını bilmesek de o tarihten itibaren büyük bir kıyım başladı," sözleriyle başlıyor.
Kameramanlıktan Tezgâhtarlığa
Eren Güvendik
İMC TV’de dört yıl kameraman olarak çalıştım. Daha sonra AP, Al Arabiye TV gibi kuruluşlar için telifli olarak çalıştım. En son parça başı iş yaptığım Nûçe TV Ekim 2016’da hükümetin Kürt politikasının sonucu olarak kapatılınca basın alanında çaldığım her kapı yüzüme kapandı. Çünkü, hükümet sadece yaptığımız işi değil, yapabileceğimiz işleri de elimizden aldı. Basın kuruluşlarına herhangi bir direktif gitti mi bilmiyorum ama kameraman aradıkları halde hiçbir televizyon kanalı beni işe almak istemedi. İmdadıma Mesut Kete koştu ama o işin de ömrü kısa sürdü.
Mesut Kete üniversiteden arkadaşım Ankara Ticaret Odası binasında “Sevgiler Günü Fuarı”nın yöresel ürünler kısmında açtığı stantta çalıştım en son. 2 Şubat’ta başlamıştı fuar, 14 Şubat Sevgililer gününde sona erdi. İşsiz Gazeteciler Haberinin Peşinde projesi için çalıştığım dönemde Mesut Kete ile çeşitli illerden getirttiği salça, meyve kuruları, reçel ve balları satıyordum bir yandan.
Mesut ile çalışmaya Eylül 2016’da başlamıştım. Fuar bittikten sonra yine işsiz kaldım. Çünkü “insanlar kuruş hesabı yapmaya mecbur eden ekonomik gidişat” nedeniyle yöresel ürünlere rağbet azalmaya başlamıştı.
Mesut da benim gibi gazetecilik mezunu ama hiç gazetecilik yapmadı. Ben işsiz kaldığım sırada o da birini arıyormuş. Kamerayla haber peşinde koşan ben bir anda bal satarken bulmuştum kendimi! Hayatımda ilk defa bir şey satıyordum ama bunu da çok iyi beceremiyordum. İlk günler çok yadırgadım ve hiç satış yapamadım. Zaten alış-satış bazında kâr miktarımızı öğrenene kadar Mesut, Kızılay’daki küçük dükkânı satış yapamadığımız için kapatmak zorunda kaldı.
Ankara’da iş arıyorum ama 2011’de başladığım gazeteciliği sürdürebilmem ancak bir mucize gerçekleşirse mümkün olabilir.
"Örneğin sırf attıkları tweetlerden dolayı çok sayıda gazeteci TRT’den atıldı. Hükümete yakın basın organlarında da benzer bir kıyım yaşandı.
"Ama basına yönelik kıyımların en büyüklerinden biri AKP-Gülen Cemaati çatışmasından sonra cemaat medyasında gerçekleştirildi. Cemaat medyasına kayyum atanmasıyla beraber yaklaşık 2 bin 500 basın çalışanının işsiz kaldığını tahmin ediyoruz.”
Gazeteciler örgütlü değil
Ancak, işsiz gazeteci olunca bulduğu işlerde çalışmak durumunda kalanlar ve yeniden mesleğini yapma şansı yakalayanların sayısı bilinmiyor. Gazetecilerin çoğu örgütlü olmadığı için ne işsizliklerinden ne de yeni bir işe başlayıp başlamadıklarından haberdar olunabiliyor.
Ama KHK’yla işten atılan gazetecilerin neredeyse hiçbirinin anaakım medyada istihdam edilmediğini biliyoruz.
Serpil Savumlu’nun dediği gibi “20 yıllık terzisin, bir gün çıkıp sana iğneyi, ipliği, kumaşı yasaklıyorlar. İşte bizim durumumuz bu”.
AKP-Gülen çatışmasının medya bilançosu
Medyada büyük tasfiyelerden biri de 2003’ten itibaren neredeyse iktidarı paylaşan, koalisyon halinde olan AKP-Gülen cemaati çatışması sonrasına denk düşüyor.
Gülen cemaatinin iktidardan daha fazla pay talep etmesiyle başlayan hükümet-cemaat kavgasının en somut örneği 17-25 Aralık 2013 tarihindeki "yolsuzluk operasyonu"yla ortaya çıktı.
Ekim 2015’te İpek Koza Holding’in Millet ve Bugün gazetelerine, Mart 2016’da Zaman, Today’s Zaman ve Meydan gazeteleriyle Cihan Haber Ajansı ve Aksiyon dergisinin sahibi Feza Yayıncılık’a kayyum atandı. Kayyumlar gazeteleri kapattı.
15 Temmuz Darbe Girişim sonrası 20 Temmuz 2016’da ilan edilen Olağanüstü Hal Yönetimi (OHAL) kapsamında çıkarılan 668 (27 Temmuz 2016), 675 (29 Ekim 2016) ve 677 (22 Kasım 2016) sayılı kanun hükmündeki kararnamelerle (KHK) 178 medya kuruluşu kapatıldı. Böylece Gülen Cemaati medyasının tümü kapanmış oldu.
DİSK Basın İş'in çalışmasına göre; Basın Yayın ve Gazetecilik işkolunda gözüken şirketlerde sigortalı 2 bin 308 işçi işsiz kaldı (1 Ağustos itibariyle işkolu işyeri listesine göre gözüken sayı 1688 kişi). Bu kişiler işsizlik maaşı alamayacağı gibi dava açsa bile alacağını tahsil edemeyecek.
Hükümetin Kürt medyasına yönelik kapsamlı operasyonları 24 Temmuz 2015'te başladı. 20 Temmuz 2015'te Suruç’ta gerçekleşen IŞİD saldırısından iki gün sonra, 22 Temmuz’da Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde iki polis memuru evlerinde öldürülmüş, ertesi gün dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu başkanlığında yapılan Güvenlik Toplantısı’nda PKK’ye operasyon kararı alınmıştı.
Kandil’e yönelik askeri harekatın yapıldığı 24 Temmuz gecesi, Kürt meselesiyle ilgili gelişmeleri aktaran, aralarında Özgür Gündem, Azadiya Welat, Özgür Politika gibi gazetelerin de olduğu 90’ı aşkın haber sitesine erişim engeli kondu. Çatışmaların sürdüğü dönemde Kürt basınına yönelik baskılar giderek arttı, 15 Temmuz’dan sonra çıkarılan ikinci KHK ile (28 Eylül 2016) “yıkıcı ve bölücü faaliyetlere destek verdiği” gerekçesiyle 23 radyo ve televizyon kanalının kapatılmasına karar verildi.
BİA Gözlem Raporu ve ÇGD rakamları
bianet'in 2016 Medya Gözlem Raporu’na göre 2016’da 778 basın kartı iptal edilirken, 54 gazetecinin mal varlığına el konuldu; 46 gazetecinin pasaportu iptal edildi.
BİA Medya Gözlem raporuna göre işine son verilen muhabir, yazar ve medya çalışanlarının sayısı 348 (2015), 339 (2014), ve 143 (2013) olarak seyrederken bu sayı 2016'da 2 bin 708’e çıktı.
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Örgütlenme Sekreteri Mustafa Kuleli’nin TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) ve ÇSGB (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı) verilerine dayanarak verdiği bilgiye göre Basın-Yayın-Gazetecilik işkolunda, matbaalar dahil 95 bin işçi bulunuyor. Bunların 9 bini işsiz olmak üzere 24 bini gazeteci. 15 bin faal gazeteci içinde sendikalı sayısı yaklaşık 3 bin. Toplu sözleşmeden yararlanan medya çalışanı sayısı ise 2 bin civarında.
Çağdaş Gazeteciler Derneği verilerine göre ise 2016'da üç medya mensubu öldürüldü, 80 basın mensubu tutuklandı, 299 basın mensubu gözaltına alındı, 32’si darp edildi, şiddete uğradı, tehdit edildi. Aynı yıl içinde yedi yabancı gazeteci sınır dışı edildi. 2 bin 622 basın emekçisi işsiz kaldı. Beş yayın kurumuna saldırı oldu; 157 medya kurumu, dokuz yayınevi ve şirket kapatıldı. Üç basın merkezine polis baskını yapıldı. 24 olay hakkında yayın yasağı kararı verildi. 20 siteye erişim engeli konurken, 624 basın kartı, 32 parlamento kartı iptal edildi. Türkiye Gazeteciler Sendikası verilerine göre 19 Ocak 2017 tarihi itibariyle 142 gazeteci hapiste.
Her ne kadar farklı kuruluşlar işsiz bırakılan gazeteci sayısına dair birbirinden farklı rakamlar verse de, şu anda Türkiye’deki işsiz gazeteci sayısının 9 ila 10 bin civarında olduğunda herkes hemfikir.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2015 verilerine göre, üniversite mezunu olup en çok işsiz kalan kesim gazeteciler oldu. 2014'te Türkiye genelinde işsizlik oranı yüzde 9.9 olurken gazetecilik alanında işsizlik yüzde 29,1 olarak gerçekleşti.
Buna göre 2014’ün sonu itibariyle toplam 24 kişilik işgücüne rağmen, 17 bin gazetecinin istihdam edildiği sektörde 7 bin gazeteci işsiz kaldı. Gazetecilik ve enformasyon alanından mezun olanların işsizlik oranı, yüksekokul veya fakülte mezunlarının ortalama işsizlik oranını neredeyse üçe katladı.
Türkiye medyasında toplu sözleşme sadece altı medya kuruluşunda var. Bunlardan beşinde TGS, birinde ise Medya-İş sendikası örgütlü. TGS’nin örgütlü olduğu işyerleri Cumhuriyet, Evrensel, BirGün, bianet ve Yurt gazetesi. Medya-İş ise Anadolu Ajansı’nda örgütlü. (İA-EG/NU/HK)
Gazeteciliğe 2000 yılında Bianet’te başladı. Sırasıyla Express, BirGün, Nokta, Yeni Aktüel, Newsweek Türkiye, Birikim, Radikal ve birdirbir.org ile zete.com web sitelerinde muhabirlik, editörlük veya yazarlık...
Gazeteciliğe 2000 yılında Bianet’te başladı. Sırasıyla Express, BirGün, Nokta, Yeni Aktüel, Newsweek Türkiye, Birikim, Radikal ve birdirbir.org ile zete.com web sitelerinde muhabirlik, editörlük veya yazarlık yaptı. Bir süre İMC TV Ankara Temsilciliği’ni yürüttü. "Nazê/Bir Göçüş Öyküsü" ile "Zehir ve Panzehir: Kürt Sorunu" isimli kitapların yazarı. Halen Express, Al Monitor ve Duvar'da yazıyor.
Ankara Üniversitesi, İletişim Fakültesi mezunu. Üniversite son sınıfta İMC TV Ankara büroda gazetecilik mesleğine başladı. 4 sene İMC TV’de kameraman olarak çalıştı. 2015 tarihinden sonra...
Ankara Üniversitesi, İletişim Fakültesi mezunu. Üniversite son sınıfta İMC TV Ankara büroda gazetecilik mesleğine başladı. 4 sene İMC TV’de kameraman olarak çalıştı. 2015 tarihinden sonra İMC TV'den ayrılıp freelance olarak kameramanlık yapmaya başladı. Çeşitli Televizyon kanallarına programlar çekti. Şu anda da serbest kameramanlık görevine devam ediyor.
İstanbul Barosu Başkanı Kaboğlu, "'Fikir, dayanışma ve eylem' anlayışıyla hukuk yolunda, dayanışma halkaları uluslararası ölçekte de güçlenmekte," dedi.
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Ö. Kaboğlu, Fransa Barolar Birliği’nin, Türkiye’de hukuk devleti ve savunma mesleğine yönelik baskılara karşı gösterdiği dayanışmayı kamuoyuyla paylaştı.
Kaboğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “fikir, dayanışma ve eylem” anlayışıyla uluslararası ölçekte büyüyen hukuk dayanışmasının önemine dikkat çekti.
Fransa Barolar Birliği üyesi baro başkanları, İstanbul Barosu’na destek amacıyla 27 Mart’ta Türkiye’nin Paris Büyükelçiliği önünde bir araya geldi ve Paris Büyükelçisi Yunus Demirer’e bir protesto mektubu iletti.
Kaboğlu, Fransa Baro Başkanları Konferansı (Conference des Battoniers) için ilettiği mesajı da kamuoyuyla paylaştı.
Fransa Barolar Birliği Başkan Yardımcısı ve İnsan Hakları ile Özgürlükleri Komisyonu Başkanı Av. Justine Devred tarafından okunan Kaboğlu’nun mesajında şu ifadeler yer aldı:
“Değerli meslektaşlarımız, ulusal, uluslararası ve Avrupa düzeyindeki dayanışma ağlarının genişlemesi bizi hem duygulandırdı hem de cesaretlendirdi. Fransız meslektaşlarımıza, İstanbul Barosu'nu destekleyen sürekli, yaygın girişim ve eylemleri için minnettarız.”
Kaboğlu ayrıca, Av. Devred’in “Sevgili İbrahim, Cuma günü [28 Mart] herkes tarafından büyük takdir gören mesajınızı okudum. 150 baro başkanı sizi cesaretiniz ve aynı zamanda dayanışmalarını ifade etmek için uzun ve içten bir şekilde ayakta alkışladı,” mesajını paylaştı.
DEM Parti MYK'sı toplanıyor: Gündem 27 Şubat çağrısı
Öcalan'ın 27 Şubat’taki çağrısının ardından DEM Parti, sürece dair tartışma yürütmek ve yol haritasını belirlemek üzere MYK'yı 11 Nisan Cuma günü toplayacak.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat’ta yaptığı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"nın ardından geçen yaklaşık bir buçuk aylık sürece dair tartışma yürütmek ve yol haritası belirlemek amacıyla Merkez Yürütme Kurulu’nu (MYK) 11 Nisan’da toplantıya çağırdı. MYK’de, sürece ilişkin nasıl bir yol izleneceği ele alınarak, tartışmalar yürütülecek.
DEM Parti, Abdullah Öcalan'ın çağrısının ardından Parti yetkili kurullarını toplama kararı almıştı. Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’ın başkanlığında 2 Mart Pazar günü Parti Meclisi (PM) ve il eşbaşkanları, 3 Mart Pazartesi günü Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ve 5 Mart Çarşamba günü milletvekilleri ile belediye eş başkanlarının katılımıyla toplantılar yapılmıştı. Bu toplantıların ardından 101 merkezde halk buluşmaları düzenlenmişti.