Bilgisayar ya da daktiloda yazmak isterdim ama cezaevinde bulunmasına izin vermiyorlar.
11 aydır cezaevindeyim daha bilgisayar odasına çıkamadım; çünkü yargılandığım 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nden başvuruma henüz yanıt gelmedi. Yani, olayın traji-komik yanı, mahkeme iddianameyi CD şeklinde gönderdi; yani avukatlarım basılı getirmese 22 Kasım 2011'deki ilk duruşmaya iddianameyi okuyamadan girmiş olacaktım!
26 Aralık'ta ikinci duruşma var ve ben hala bilgisayar odasındaki "teknik donanımdan" yararlanabilmiş değilim. Bu arada bilgisayar hakkımın, haftada sadece iki saat olduğunu da belirteyim.
Ne yazık ki size uzun yazamayacağım; çünkü, sağ orta parmağımda iki nasır oluştu ve çok acı veriyor. Sol elimle de yazmayı denedim ama beceremeyip bıraktım.
Bu sebeple, size 22 Kasım 2011'deki ilk duruşmada eğer söz verilseydi yapacağım konuşma metnini gönderiyorum. Sanıyorum bu ilk talep metnim benim hakkımda açıklayıcı bilgi olacaktır.
Metinde olmayan bazı bilgileri ek olarak şöyle sunayım.
1966 doğumluyum.1987'de profesyonel gazeteciliğe başladım. 2000'e doğru dergisi, Aydınlık, Siyah Beyaz Gazetesi, Show TV Ankara Müdürlüğü, Star TV, Oda TV imtiyaz sahibiyim.
Dulum, 11 yaşında bir oğlum var.
14 Şubat 2011'de gözaltına alındım. 18 Şubat 2011'de tutuklandım. Halen Silivri 1 Nolu Cezaevi'ndeyim.
26 Temmuz 2011'de iddianame çıktı. İlk duruşma 22 Kasım 2011'de oldu. Mahkeme başkanı; yaptığımız bir haberden dolayı yargılandığımız başka bir davada "müşteki" olduğu için reddi hakim talebinde bulunduk. Reddedildi!
10 aydır nefretin gözleri kör ettiği bu vahşet ortamında; felaketlere, bütün karalamalara, tehditlere, mahremiyetimin ayaklar altına alınmasına rağmen, düşüncemi, yazdıklarımı, mesleğimi ve yüreğimin insancıllığını ne pahasına olursa olsun koruyacağım; insan kalmakta inat edeceğim. Zor olan ruhsal esarettir, fiziksel tutsaklık geçicidir.
25 yıllık gazeteciyim. Binlerce haber yaptım. 11 kitap yazdım. Belgeseller çektim.
Suç delili olarak gösterilen yazılar, haberler sadece ODA TV'de yer alan makaleler değil, diğer gazetelerden iktibas ettikleridir.
Ek klasöre konulup suç kanıtı denenler; Güngör Mengi, Güneri Civaoğlu, Ertuğrul Özkök, Fikret Bila, Orhan Bursalı, Melih Aşık, Zülfü Livaneli, Can Ataklı, Mehmet Tezkan, Kürşat Bumin, Özdemir İnce, Ruşen Çakır, Bejan Matur, Nazlı Ilıcak, Yalçın Doğan, Cüneyt Ülsever, Yılmaz Özdil, Mehmet Faraç, L. Doğan Tılıç, Özlem Akarsu Çelik gibi köşe yazarlarının makaleleridir. Gazete haberleridir.
Yılda tahmini 7500 telefon görüşmesi yapıyorum. Ek klasöre göre son iki yılda Yalçın Küçük'le dokuz telefon görüşmesi yapmışız. 15 binde 9.
Aslında buna bir yıl daha eklemek gerekir; Yalçın Küçük 2008'den itibaren dinleniyor. Ama ayrıntıya gerek yok. Aynı süreçte Yalçın Küçük ile üç kez yan yana gelmişiz. Bu mu örgütsel irtibat? Yapmayınız.
Halk TV konusunda pornografik yayınlar yapıldı. Hiç utanmadılar. Deniz Baykal "Halk TV'yi alın kiralayın" dedi. Ben satın almak istedim.
Oktay Ekşi, Uğur Dündar, Ahmet Hakan, Emre Kongar, Ertuğrul Özkök, Aslı Aydıntaşbaş, Yalçın Doğan, Oray Eğin, Sanem Altan, Mehmet Ali Birand, Ahu Özyurt, Utku Çakıröz, Doğan Tılıç, Tuğçe Tatari, İsmail Küçükkaya, Şirin Payzın, Süleyman Sarılar, Melih Aşık Hakan Aygün, Murat Ongun, Şaban Sevinç gibi gazetecilerle yaptığım görüşmeler, mesajlar kanıt gösteriliyor.
Candan Erçetin, Fazıl Say, Bedri Baykam gibi sanatçılar; Kemal Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin, Hurşit Güneş, Mustafa Sarıgül, Vecdi Gönül, Abdullatif Şener gibi politikacılar ile yapılan görüşmeler de delil diye konulmuştur.
Haber merkezinin fihristi, santralinden yapılan görüşmeler suç kanıtı yapılmıştır. Evet, tüm bunlar bu soruşturmanın saklı amacını gözler önüne sermektedir.
Burada basın özgürlüğü yargılanıyor. Gazetecilerin köşe yazıları, gazetecilerin telefon görüşmeleri ek klasörlerde boşuna yer almıyor.
Kaşif Kozinoğlu, Ahmet Şık'la tanışmadım. Nedim Şener'le görüşmedim. Hanefi Avcı'yı en son 10 yıl önce gördüm. Bu mu örgüt?
Bu operasyonu yürütenlerin hepsi tek tek görevlerinden niye alınmışlardır; hem de kimileri ODA TV operasyonu sürerken
Biz gazeteciyiz, bu duruşmalarda yakınmayacağız. Cesaretle bu karanlık tertibin üzerine gideceğiz. Biz gazetecilere yakışan budur. Bize yakışan duruşma salonunu haber merkezine çevirmektir.
Son söz: Şu an özgür olsam, gazeteciliğe aynen devam ederdim. Bir de yarım kalan Sivas/Madımak belgeselini tamamlamak. (SY/BA)
* Soner Yalçın'ın kitapları: Binbaşı Ersever'in itirafları, Hangi Erbakan, Behçet Cnntürk'ün Anıları, Gladio'nun Türk Tetikçisi REİS, Bay Pipo, The Özal, Teşkilatın iki Silahşörü, Beyaz Türklerin Büyük Sırrı, Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı, Siz kimi Kandırırsınız, Bu Dinciler o Müslümanlara Benzemiyor
* Soner Yalçın'ın ilk duruşma için hazırladığı konuşma metninin tamamı için tıklayınız.
* *Soner Yalçın, Silivri 1 Nolu Cezaevi F-2