Akademisyen bir babanın oğlu olup ABD'nin en prestijli okullarında okumuş olsa da Benjamin Netanyahu, toplumun en alt kesimine seslenen popülist konuşmalarıyla halkın lideri olmuştur.
İkna kabiliyetini Oprah Winfrey ve George W.Bush'un da ders aldığı Lilyan Wilder'ın eğitiminden geçerek kazanmış, Nixon ve Reagan'a danışmanlık yapmış, Arthur Finkelstein'dan sonra Vincent Harris'in taktiklerinden yararlanmıştır.
Söylemlerinde muhafazakâr değerler, milliyetçi temalar, dinsel olgular ön plana çıkmış, mesajlarını daima en basit ve etkili biçimde iletmeye özen göstermiştir.
Stratejisi genelde rakip veya düşman gördüklerini horlamak, küçük düşürmek ve aşağılamaktan geçtiği gibi, halkı kin, nefret ve öfkeye sevk etmekten geri durmamıştır.
Ülkenin kurucusu sayılan David Ben-Gurion'dan bile iktidarda daha çok kalarak, en uzun ömürlü lider payesine geçenlerde yükselmiş olmasına rağmen kendini basına bir türlü sevdiremediğinden basını da çoktan düşman ilan etmiş ve muhalif sesleri susturmak için elinden geleni yapmıştır.
Bir zamanlar ABD televizyonlarının yıldızı konumunda olmasına rağmen son yıllarda ülkesinde sadece anlaşmalı programlara çıkıp özellikle mutlu aile tablosu çizebilmek için adeta senaryolaştırılmış çekimlerde arzıendam etmiştir.
Kamera karşısında daima güçlü ve korkusuz olmanın faydasını bildiğinden ona aykırı gelen bir soru karşısında topu anında ters köşeye atma hususunda ustalaşmış, etrafında şakşakçıları olduğu takdirde onları galeyana getirecek sudan argümanlarla mevzuyu saptırmayı, belden aşağıya vurmayı ve böylece dinamikleri manipüle etmeyi âdet edinmiştir.
Siyasetini teröre karşı verilen amansız mücadeleye dayandırıp Rabin'le Arafat'ın barış sürecine katiyetle karşı olduğunu kanıtlamış, Filistin'le varılan anlaşmayı millî bir aşağılanma olarak betimlemiş, fakat işler sarpa sarınca Arafat'la el sıkışarak tükürdüklerini defalarca yalamak zorunda kalmıştır.
Ülkede sansür yokmuşçasına...
Yönetmenliğini Dan Shadur'un üstlendiği "King Bibi" (Kral Bibi) adlı belgesel İsrail'de çekilmiş, ülkenin liderine eleştiri oklarını peş peşe saplayan seviyeli bir ifşaat filmi.
Üstelik Netanyahu memlekette demokrasi adına utanç verici icraatlarıyla tanınsa bile kendisini ayrıntılarıyla afişe eden böyle bir filmin çekilmesinden ve yalnız dış ülkelerde değil, kendi ülkesindeki etkinliklerde de gösterilmesinden hoşlanmamakla birlikte, sürecin yaşanmasına mani olamamış gibi görünüyor.
Bir insan ve siyasetçi sıfatıyla Netanyahu'nun ve icraatlarının ayrıntılı bir kronolojisi olarak film heyecanla izleniyor, araştırmacı-gazetecilik diline dayandırılmış olsa da sesleri hâlâ gür çıkan İsrail'deki muhaliflerin gücünü kanıtlıyor.
İsrail'de de neredeyse bir piyango şölenine dönüştürülmüş olan seçimlerin geçenlerdeki sonucu yorgun liderin beklentilerine yol açmamış olsa da pek yakında tekrarlanmasından medet umduğu kesin.
Unutulmamalı ki Amerikan stili seçim kampanyalarını coğrafyaya getiren ta kendisi. Ayrıca iktidarını yitirmeye başladığı zamanlarda ülkede yoğunlaşan kanlı terör saldırılarına nedense engel olunamıyor...
Yüzsüzlük had safhada
Çok özel arşiv görüntüleriyle bezenmiş belgeselde Benjamin Netanyahu'nun teröre karşı mücadelede uzmanlaştığı sürece tanıklık ediyoruz. 1977'de Filistinli ve Almanyalı militanların kaçırıp Uganda'nın Entebe havaalanına indirdiği uçağa yönelik olarak gerçekleşen Yıldırım Operasyonunda ölenlerin arasında İsrailli tek bir komando vardı, o da Benjamin'in abisi Yoni'ydi.
Kahraman Yoni memleketinde şehit mertebesine yükselirken Benjamin bilhassa ABD'de terörle ilgili televizyon programlarının, konferansların, panellerin gözbebeği olmuş, bu hususta kitap bile yazmış. Hayranları arasında Ronald ve Nancy Reagan bile varmış. Diplomasinin girift koridorlarında zekice kıvrılarak ilerlerken genç yaşında Birleşmiş Milletler'de ülkesini temsil eder hale gelmiş, fakat bu da ona yetmediğinden "Amerikan Rüyasını" İsrail'e ihraç etmeye girişmiş. O aralar Bill ve Hillary Clinton'a benzetilen üçüncü eşi Sara'yla izdivacı bir hovardalık sonucunda çatlayınca televizyona çıkmış, çapkınlık yaptığını mertçe kabul edip suçu özel hayatları sorumsuzca didikleyen dedikoducu basına yıkmış ve dinamikten, üzerine münasebetsizce atılan bir suçun mağdur kurbanı olarak çıkmış.
Bu arada zaten ülkedeki tek televizyon kanalının tekelini kırıp propagandasını hoyratça yürüttüğü medya organına da sahip olmuştu.
Fakat ilerleyen senelerde muhalif basın, eşi Sara'yla ilgili birçok negatif olguyu ortaya çıkarmış, birbirine kenetlenmiş çift imajını inatla sürdürebilmek için Netanyahu'nun ödemek zorunda kaldığı bedelde astar adeta yüzünden pahalıya çıkmıştı.
Bu arada ülkenin lideri hakkında çeşitli sahtekârlık, rüşvetçilik, yolsuzluk suçlamaları da gırla gidiyordu...
Facebook veri hasadı
90 dakikayı aşkın belgesel ilgiyle izlenirken birbirinden enteresan ayrıntılarla karşı karşıyayız. Mesela mikrofon uzatılmış halktan bir adam, liderine, Kral Bibi'sine her şeyi, hatta çalmayı bile helal ettiğini şevkle haykırıyor. Bir diğer sekansta yıllar içinde iyice göbeklenmiş olsa da lider, bir futbol karşılaşması vesilesiyle kalabalık stadyumun ortasında bir futbolcuyla gayet uzun süren kafa paslaşması seansını başarıyla gerçekleştiriyor.
Beyaz Saray'dan sızan dedikodulara göre Bill Clinton'la yapılan bir görüşme sonrasında ABD başkanı Netanyahu'nun sanki dünyanın süper güçlerinden birinin lideriymiş gibi davrandığını belirtiyor. İlerleyen yıllarda Barack Obama'nın da benzer izlenimler edindiği anlaşılsa da Netanyahu'nun intikamı acı oluyor: Kariyerindeki en büyük başarının, Donald Trump'ı ikna etmek suretiyle Obama'nın İran'la imzalamış olduğu nükleer anlaşmadan ABD'nin çıkmasını sağlaması olduğunu öğreniyoruz. Görüntülerine tahammül edebiliyorsanız Donald ve Melania'nın Benjamin ile Sara'yı ziyaretleri de evlere şenlik.
Fakat birilerini bir türlü ikna edemeyip hâlâ anlaşılamayan mağdur insan rolüne sık sık sığınan ve tüm skandallara rağmen iktidarını sürdüren Netanyahu'nun başarısının sırrı filmin en sonunda ifşa ediliyor!
Benjamin'den sonra Trump'ın ekibine transfer olacak medya stratejisti Vincent Harris facebook veri hasadından bahsediyor: "Gerçeklere ulaşmak isterseniz halkın facebook sayfalarına bakın!" (MT/AÖ)