Tam teçhizatlı bir asker grubu Aralık ayının soğuk bir gecesinde evin kapısını çalıp arama yapmaya girişir. Evin ahalisi fazlasıyla tedirgindir, fakat Batı Şeria'da geçerli olan İsrail askerî kanunları uyarınca güvenlik kuvvetleri istedikleri anda herhangi bir evi, resmî bir emre ihtiyaç duymadan arama yetkisine sahip olduklarından ailenin yapabileceği pek bir şey yoktur.
Neyse ki, İsrail'de insan hakları savunucusu bir sivil toplum kuruluşu olan B'Tselem, işgal altındaki topraklardaki birçok kişiyi, bilhassa bunun gibi dinamiklerde yararlı olabilecek kameralarla donatmış bulunuyor. Askerî hukuk danışmanı, operasyonlar sırasında Filistinlilerin İsrail askerlerini filme çekebileceğine karar vermiş olduğundan, güvenlik mensupları rahatsız olsalar bile bu duruma katlanmak zorundalar.
Prömiyerini Berlinale'de yaptıktan sonra, Kudüs, Bangkok, Hot Docs ve Clermont-Ferrand Festivallerine katılmış olan, Milano Film Festivalinde En İyi Kısa Film Ödülüne layık görülen Smile, and the World Will Smile Back (Im tekhayekh, ha'Olam yekhayekh elekha/Gülümse, Dünya da Sana Gülümseyecektir) adlı belgesel gerginlik dolu anları ayrıntısıyla belgelemiş durumda.
2014 yılı, İsrail-Filistin ortak yapımı 21 dakikalık eserde askerleri, özellikle evin 19 yaşındaki sakinini anlamsız argümanlarla provoke etmeye çalışırken seyrediyoruz.
Belgeleme hakkı
Kamera, El Halil (Hebron) ahalisinden Al Haddad ailesinin çeşitli fertlerinin elinde, amatörce de olsa görevini yerine getiriyor. Askerlerden bazılarının yüzü kar maskesiyle gizlenmiş olsa da filme çekilmekten nedense hiç hazzetmiyorlar. Evin delikanlısı da onları çok ince bir tondan tahrik etmeyi operasyon boyunca sürdürüyor. Gayet sıkışık olan bir odanın eşyaları arasında, çok ağır bir divanı tek başına kaldırmasını istemekle başlayan genç adama yönelik asker provokasyonu, evde hazır bulunanların sabrını sınıyor.
Filistinliler genelde operasyonun istihbarat kökenli olup olmadığını bilemiyorlar; taciz veya cezalandırma maksadı taşıyıp taşımadığından da emin olamadıklarından durumu çok ince dengeler gözetilerek idare etmeye ve atlatmaya çalışıyorlar. İsrailli askerlerin saçma sapan kışkırtmaları birbirini takip ederken mantığın buharlaştığını görüyoruz: Karşısındakini çıldırtmaya yönelik, hasta ruhlu bir aklın meyvesi hezeyanlar, kafa karıştırıcı ifadeler, adil bir zihniyetten ne kadar uzak olunduğunun kanıtı.
Kimliğini sorduklarında oğlan "Bugün 50 kez kontrol edildi!" deyince, maço tavırlı askerlerden "Bu da 51 olsun" cevabını alıyor. Fazla ukalalık yapmaması gerektiği kendisine hatırlatıldığı gibi o ana kadar karşılıklı tırmandırılan horozlanma gayet ayrıntılı bir üst aramasına geçilince adeta homoerotik bir tacize dönüşüyor.
Evin dışında yapılan mevzubahis muamele uzadıkça genç Filistinli üşüdüğünü belirtince, kabadayılık yapmaya devam ettiği taktirde kodesi boylayacağı tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. Suratından eksik etmediği tebessüm askerlerin sinirini ayrıca bozduğunda ise belgesele adını veren "Gülümse, dünya da sana gülümseyecektir" cümlesi telaffuz ediliyor…
B'Tselem
Yönetmen hanesinde Al Haddad ailesi dışında Yoav Gross ve Ehab Tarabieh adlarını gördüğümüz belgeselin yapımcısı B'Tselem'in ta kendisi. Aile 2008'den beri proje dahilinde çekim yaparken adı geçen diğer iki yönetmen B'Tselem kapsamında çalışmalarını sürdürüyor.
Birinci İntifada sırasında, 1989 senesinde kurulan B'tselem'in misyonu İsrail halkını ve politikacılarını işgal topraklarındaki insan hakları ihlalleri konusunda eğitmek, belge toplamak. İsraillilerin duruma yönelik inkârıyla da mücadele eden oluşum İsrail'de insan hakları kültürünün oluşması için büyük çaba sarfediyor.
İşkence, güvenlik kuvvetleri tarafından öldürülme vakaları, dolaşım kısıtlamaları, istimlak, ev yıkımları, gözaltılar, İsrailli işgalciler tarafından uygulanan şiddet gibi konularda yüzü aşkın rapor yayımlamış durumda.
Milliyetçiler tarafından epeyce eleştirilen sivil toplum örgütü 2011 yılında Dışişleri Bakanı Lieberman'ın teröre azmettirme ve orduyu zayıflatma suçlamalarıyla da karşı karşıya bırakılmıştı.
Tüm bunlar tanıdık sayılmaz mı? (MT/AS)