Demokratik Bir Anayasa İçin Gerçeklerle Yüzleşme ve Kopuş Sempozyumu 24 Aralık'ta Ankara İnşaat Mühendisleri Odası'nda gerçekleştirildi. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan gazeteci Ayhan Bilgen, sempozyumun başlığına atıfta bulunarak " Yüzleşme ve kopuş birbirini tamamlayan iki şey aslında. Ve resmi ideolojiyle yüzleşmeden de bu meseleyi çözüme kavuşturamayız" dedi.
"Sorun ulus devlettir"
Sempozyumun ilk paneli olan "Toplumsal Dinamikler Ve Anayasa" başlıklı panelde gençlik sorunlarından, ekolojiye, başörtüsünden, sağlık alanına dair birçok konu tartışıldı. Konuşmacılar Başkent Kadın Platformu'ndan Fatma Ünsal, Türk Tabibleri Birlğinden Dr. Selçuk Atalay Ankara Ün. İletişim Fak. Öğrenci Temsilcisi Kadir Gürhan ve Karadeniz İsyanda Platformu'ndan Turgay Turan'dı.
"Darbe Anayasalarından Kopuş" başlıklı ikinci panelde konuşmacılar Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Yalçınkaya, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ile Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı'ydı.
Konuşmacılardan Ayhan Yalçınkaya panelin başlığının hatalı olduğunu belirterek yapılan darbe anayasası üzerinde on yedi kez değişikliği gidildiğini söyledi. Yalçınkaya sözlerini şöyle sürdürdü: "Anayasanın kendisi üzerine düşünmüyoruz. Niçin bir anayasa? Bizim bir Kürt sorunumuz yok, bizim bir Türk sorunumuz var. Bizim Alevi sorunumuz yok, bizim Sünni sorunumuz var. Yani sorun bizimle ilgili bir sorun. Dolayısıyla yeni anayasa yapım sürecine buradan da bakmamız gerekiyor. Ve şunu da anlamak lazım, Kürtlerin, Alevilerin sorunu anayasa değil, ulus devlettir."
"Bu anayasa 74 milyon insanın anayasası olmalıdır" diyerek sözlerine başlayan Hasip Kaplan darbe anayasasında ne yapılmışsa, yapılacak olan yeni anayasada onun tam tersi yapılması gerektiğini belirtti.
Kaplan "21.yy'da yapılacak olan anayasa özgürlükçü bir anayasa olacaktır. Fakat ilk üç madde değiştirilemez deniyor. Bu üç madde Allah'ın kelamı da değil, vahiyi de değil. Gayet de değiştirilebilir. Çünkü başlangıç maddelerinin ruhunu değişmeden darbe anayasanın ruhu değişmez" dedi.
Selçuk Kozağaçlı ise anayasa metinlerinin çok da ciddiye alınacak metinler olmaması gerektiğini belirtti. Ve ekledi "Anayasalar önemlidir evet ama bir anayasa da her şey değildir. Ezilenler, yoksullar haklarını sokaklarda dövüşerek kazanmalıdır. Çünkü bu kavga adalet kavgasıdır. Bu kavga özgürlük kavgasıdır."
"Yazım süreci de önemli"
Sempozyumun Gerçeklerle Yüzleşmek adlı son panelinde konuşmacılar yazar Abdülbaki Erdoğmuş, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Eşitlik Ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı Ferdan Ergut ve İnsan Hakları Derneği eski Genel Başkanı Hüsnü Öndül'dü.
Erdoğmuş Türkiye'nin gerçeklerle yüzleşmesi gerektiğini belirtti. Ve asıl sorunun ulus devlet yapısından kaynakladığını dile getirdi.
"Geçmişle Yüzleşme" terimini son birkaç yılda sık sık duymaya başladığımızı söyleyen Galip Ensarioğlu, bunun da sebebinin tabandan gelen baskı olduğunu belirtti. Ensarioğlu şöyle devam etti "Yeni bir anayasa için önce vicdanlarımızın rahat olması gerekiyor. Ve bunun içinde geçmişimizle yüzleşmemiz gerekiyor. Çünkü geçmişi ile yüzleşmeyen doğru bir gelecek inşa edemez. Osmanlı Devleti tarihi boyunca yaptığı her şeyi bir bir arşivlemiş. Fakat son yüz, yüz otuz yılın tarihine baktığımızda bu ülkede saklanan şeyler var. Mesele son yüzyıllık bir geçmişe birçok millet asimile edildi. Alevilere katliamlar yapıldı. Son otuz yıla baktığımızda binlerce köy yakıldı, boşaltıldı. Faili meçhuller işlendi. Bir devlet yaptığı yanlışları söylerse bu o devleti küçültmez. Yapılan tartışmaların sonunun gelmesi için geçmişimizle yüzleşelim."
Ferdan Ergut yapılacak olan yeni anayasanın içeriği kadar, anayasanın yazım sürecinin kendisinin de çok önemli olduğunu belirtti. Ergut konuşmasını şöyle sürdürdü "Bu girizgâhı şundan yaptım. KCK adı altında binlerce siyasetçi içeriye atıldı. Akademisyenler, gazeteciler ve avukatlar tutuklandı. Böyle bir yeni anayasa süreci anlamsızdır. Anayasa yazılır ama dertlere de bir çare olmaz" dedi.
Ergut şöyle devam etti: "Herkesin ortak kimliği sahipleneceği bir anayasa olmalıdır. Kolektif haklar anayasanın içine yedirilmelidir. Anayasa hep eşitliği sağlamalı hem de farklılıkları korumalıdır."
Hüsnü Öndül ise gerçeklerle yüzleşmenin en iyi yollarından birinin Hakikat Komisyonları kurmak olduğunu söyledi. Öndül "Bu komisyonlar bütün bilgilere ulaşmalıdır. Kim olursa olsun herkes bu komisyona bilgi vermelidir. Devle sırrı diye bir şeyden bahsedilmemelidir" dedi. (SK/HK)