Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPOD) LGBT, yeni anayasa yapım süreci ve içeriğine dair görüşlerini raporlaştırarak Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na sundu.
Rapordan satır başları şöyle:
* Yeni anayasa LGBT yurttaşların da anayasası olmalı, ayrımcılığın her türlüsüne karşı tüm yurttaşları koruyan bir zemin teşkil etmelidir. LGBT bireylerin cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim temelli her türlü ayrımcılığa karşı mücadele edebilmeleri, yaşam hakları başta olmak üzere tüm haklarından yararlanabilmeleri ve uğradıkları hak kayıplarına karşı mücadele edebilmeleri için anayasal güvenceler hayati değer taşımaktadır.
* Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmelerini temel almalıdır. Günümüzde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılık; engellilik, cinsiyet, din, vicdan, etnik köken, siyasi düşünce ve dil temelli ayrımcılık türleri gibi uluslararası insan hakları hukuku düzeyinde önemli bir kategori olarak kabul edilmeye başlanmıştır.
* Önyargılara değil gerçeklere dayalı olmalıdır. Modern Tıp, Psikiyatri ve Psikoloji bilimlerinin en yüksek otoriteleri eşcinselliğin bir hastalık olmadığını açıkça ifade etmektedirler. Ülkemizde hala varlığını güçlü bir biçimde sürdüren eşcinselliğin hastalık olduğuna yönelik kanı yanlış bilgi ve önyargılardan kaynaklanmaktadır.
* Hazırlık sürecinde toplumun hiçbir kesimi dışarıda bırakılmamalıdır; tüm siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin, sendikaların, üniversitelerin, meslek örgütlerinin ve tüm yurttaşların katılımına açık olmalıdır. LGBT bireylerin ve örgütlerinin de diğer tüm kurum ve kuruluşlar gibi sürecin içerisinde eşit muhataplar olarak yer alması sağlanmalıdır.
* Hazırlık sürecine katılımın ve özgürce görüş ifade etmenin önündeki tüm hukuki ve idari engeller kaldırılmalıdır. Yeni anayasa konusundaki hiçbir görüşün hukuki kovuşturmaya uğramayacağını garanti altına alacak yasal düzenlemeler yapılmalı ve/veya halihazırdaki kısıtlayıcı hükümler kaldırılmalıdır.
* Devlet, ulus ve aileden önce yurttaşların bireysel hak ve özgürlüklerini koruyan bir anlayışa sahip olmalı, uluslararası insan hakları sözleşmeleriyle garanti altına alınan tüm hak kategorilerinin ulusal düzeyde karşılık bulmasını sağlayacak zemini oluşturmalı, hatta bu konuda açık hükümler içermelidir.
* Devletin demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti nitelikleri aynen korunmalı; ancak tüm bu öğeler evrensel anlamları ile tanımlanmalıdır. Devletin demokratik niteliği anayasal demokrasiye gönderme ile netleştirilmeli; laik niteliği devletin her türlü dine, inanca ve inançsızlığa eşit mesafede olduğu ilkesiyle belirginleştirilmeli; sosyal niteliği ise devletin mülkiyetsizleri ve emekçileri korumak ve gözetmek ile yükümlüğü olduğu ifade edilerek netleştirilmelidir.
* Cinsiyetler arası eşitlik idealine dayalı olmalı, erkek-egemen bir anlayıştan uzak, kadınların ve LGBT bireylerin eşit yurttaşlar olarak kabul edildiği bir anlayışla yazılmalıdır.
* Sosyal hakları birey temelli olarak güvence altına almalı, devletin sosyal niteliği ve yurttaşlarına karşı sorumluluğu; barınma, eğitim, asgari ücret, emeklilik, sağlık hizmetlerine erişim, sosyal hizmetler, ulaşım, sosyal yardım/gelir desteği politikaları, ekolojik dengesi korunan bir çevrede yaşama hak alanlarında açıkça ifade edilmelidir.
* Eşitliği düzenleyen maddede "cinsel yönelim" ve "cinsiyet kimliği"; cinsiyet, etnik kimlik, din ve vicdan, siyasi düşünce, dil, engellilik, medeni hal, yaş gibi diğer ayrımcılık kategorileri arasında yer almalıdır.
* Temel Hak ve Özgürlükler; "genel ahlak", "adap", "kamu düzeni" gibi referanslarla sınırlandırılmasına imkan veren ibareler bulunmamalıdır.
* Özel hayatın dokunulmazlığını garanti altına almalıdır.
* Bağımsız Ulusal İnsan Hakları Kurumu, anayasal özerk bir kurum olarak düzenlenmeli, bu kurumun görev alanı ve yetkilerinin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğini içermesi sağlanmalıdır.
* Yeni anayasa sığınmacı, mülteci ve göçmenleri de gören bir anayasa olmalıdır. (ÇT)