Ahmet Yıldız, 14 Mart 2013’te, ruhsatsız bir işyerinde, kaçak olarak çalıştırılırken daha hızlı çalışsın diye güvenlik sensörü kapatılmış pres makinesine sıkışarak yaşamını kaybetti. 13 yaşındaki kimya işçisi bir iş cinayetinde öldürüldü.
9 Ekim 2013’te davası sonuçlandı. İşveren Ali Koç taksirle öldürme suçundan beş yıllık hapis cezasına çarptırıldı.
Ancak bu ceza sanığın duruşmalardaki iyi hali nedeniyle 6’da 1 oranında indirim yapılarak 4 yıl 2 aylık hapis cezasına indirildi.
Ardından sanığın aile ve meslek sahibi olması, eylemin ‘kusurlu’ eylem sayılması ve pişmanlık durumu nedeniyle günlük 20 lira üzerinden 30 bin 40 lira adli para cezasına çevrildi.
İşveren Koç’un bu cezayı 24 aylık taksitler halinde ödemesi kararlaştırıldı.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin 2013 raporunda Yıldız’ın ölümü, hastaneye trafik kazası geçirdi diye götürülmesi ve işverenine açılan davada 24 taksite bölünerek ödenecek şekilde 30 bin 40 TL ceza verilmesi “Türkiye’de çocuk işçiliğin özeti” olarak tanımlanmıştı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2012 Çocuk İşgücü Anketi’nde, nüfusun yüzde 20,6'sını oluşturan 6-17 yaş grubundaki 15 milyon 247 bin çocuktan 893 bininin çalıştığı ifade ediliyordu.
Bu veriler detaylandırıldığında 6-14 yaş grubunda 292 bin kişinin, 15-17 yaş grubunda 601 bin kişinin çalıştığı görülüyordu.
TÜİK’e göre çalışan çocukların yarısı okula gitmiyordu.
Bugün 23 Nisan!
***
Suriye İnsan Hakları Örgütü’nün (SNHR) 2014 yılı raporuna göre Türkiye’de yaklaşık 2 milyon Suriyeli mülteci bulunuyor. Türkiye kapılarını açmakla, misafirperverliğiyle övünüyor. Linç edilenlerden, ucuz işgücü olanlara, dilenmek zorunda kalanlara değinmeyeceğim. Urfa’da daha da ileriye gidildi çünkü. Urfa Belediyesi kentte dilenen çocukları toplayarak bir kafese kapattı. Olay haberlere şöyle yansıdı:
“Çoğunluğu Suriyelilerden oluşan çocuklar ve kırmızı ışıklarda dilenen çocuklar toplanıp cezaevi gibi parmaklı bir yere kitlendi. Çocuklar kapının kilidini kırmak için yoldan geçenlerden taş ve yardım istedi.
İçeride aç ve susuz kalan çocuklar, çevreden geçen duyarlı yurttaşların uzattığı yiyecek ve içeceklerle karınlarını doyurdu. Bu sırada zabıta ekiplerinin de bahçede bekledikleri görüldü.”
Bugün 23 Nisan!
***
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2012 Yılı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini kapsayan Çocukların Yaşam Haklarına Yönelik İhlal Raporu’na göre, 1988-2013 arasındaki dönemde çatışmalı süreç nedeniyle 569 çocuk yaşamını yitirdi.
Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Site köyünü 14 Ekim 1995’te basan askerler iki PKK militanıyla birlikte 11 yaşındaki Fatma Erkan’ı da infaz etti. Nüfusa kaydı olmayan Fatma’nın ölümünü savcı şöyle kayda tuttu: ”Üst kısmında açık kahverengi gömlek olduğu alt kısmında karışık renkli etek, pembe eşofman olduğu, ayaklarının çıplak olduğu, her iki ayağının yanında da terlik olduğu… Cenazesinin yanında 10 adet G-3 piyade tüfeğine ait boş kovan bulunduğu…” Yani: “ 45 kilo ağırlığında, 1.30 cm boylarında 13-14 yaşlarında çıplak ayaklı örgüt mensubu.”
“Çocuk işçilik”, “çocuk gelinler” gibi olguların normalleştiği, çocuk ölümlerinin listesinin tutulduğu bu ülkede bugün şu manzaralarla karşılaşacağız:
Çocuklar başbakan, vali olacaklar. Esprili anlar yaşanacak. AVM’lerde çocuklar için etkinlikler düzenlenecek. Çok mutlu gözükecek herkes. Zaten böylesi bir riyakarlığın amacı da bu değil mi? Bunca zulme, haksızlığa karşı “Olur mu öyle şey! Biz uluslararası çapta çocuk bayramı düzenleyen tek devletiz” demek. (SK/HK)