Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) bugün Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na yeni anayasa ile ilgili öneri ve görüşlerini iletti.
TİHV'den Metin Bakkalcı, Sabri Dokuzoğuz ve Coşkun Üsterci, 3 Nolu Alt Komisyon üyeleri Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Ankara Milletvekili Ahmet İyimaya, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Konya Milletvekili Atilla Kart ile görüştü.
Görüşmede önce TİHV'in çalışmaları hakkında kısaca bilgi verildi. Ardından anayasa hakkında genel değerlendirmeler ve somut öneriler yapıldı.
Bir anayasanın içinde neler olacağı kadar nasıl ve kimler tarafından yapılacağının da eşit derece önem taşıdığı belirtildi.
Dolayısıyla da yeni anayasanın, herkesin eşit yetki ve kanaat gücüyle katılabildiği bir müzakere süreciyle" oluşturulması gerektiği ifade edildi.
Sunumda, "Türkiye'de son dönemlerde başta 'düşünce ve ifade özgürlüğü' ile 'örgütlenme özgürlüğü' olmak üzere temel hak ve özgürlükler açısından yaşanan ihlaller nedeniyle toplumun tüm kesimlerinin müzakerelere katılımının istenen düzeyde olamayacağına" dair kaygılar dile getirildi.
Görüşmede, 12 Haziran 2011 Genel Seçimlerinin ardından operasyon ve çatışmaların tırmandığını, bunun yarattığı şiddet ortamının da anayasa çalışmaları açısından endişe verici olduğu dile getirildi.
TİHV, yeni anayasayla ilgili dört öneri sundu:
1. Anayasanın başlangıç bölümü kapsayıcı olmalı: Bu bölüm, her türlü etnik, dinsel ve kültürel imadan uzak, devlet ile yurttaş arasında değil de bizzat yurttaşlar arasındaki bağın bir ifadesi olarak anayasanın niteliğini tarif eden kısa ve kapsayıcı bir metin olmalı.
2. Anayasada kişi hak ve özgürlüklerinin niteliği çok açık belirtilmeli: Temel hak ve özgürlükler yeni anayasada en geniş biçimde ifade edilmeli ve güvence altına alınmalı.
3. Kişi hak ve özgürlükleri hiçbir şekilde sınırlandırılmamalı: 12 Eylül Anayasası her ne kadar kişi hak ve özgürlüklerine geniş biçimde yer vermiş olsa da, bunların hepsini "millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması" gibi soyut gerekçelerle sınırlandırır. Bu da hak ve özgürlüklerin kullanımlarını neredeyse imkânsız hale getirir.
4. "İnsan Hakları Ulusal Kurumu" yeni anayasada yer almalı ve güvence altına alınmalı: İnsan haklarının korunması, geliştirilmesi ve ihlallerin önlenmesi amacıyla Birleşmiş Milletler'in (BM) Paris İlkeleri doğrultusunda etkin, çoğulcu ve bağımsız bir "İnsan Hakları Ulusal Kurumu"nun kurulması Türkiye'nin demokratikleşmesi yönünde atılması gereken güncel ve öncelikli adımlardan biri.
Görüşmede, işkencenin önlenmesi amacıyla BM'nin İşkenceyi Önleme Sözleşmesi Ek Protokolü (OPCAT) çerçevesinde kurulması düşünülen "Ulusal Önleme Mekanizması'nın anayasal güvence altına alınması da öneriler arasında sıralandı. (AS)
* TİHV'nın komisyondaki sunumunun tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.