Cumartesi Anneleri/İnsanları, 466. kez Galatasaray’daydı. Bu hafta, 20 Şubat 1994’te gözaltındayken öldürülen Cüneyt Aydınlar anıldı.
İlk olarak söz alan Aydınlar’ın yakını Recep Aydınlar, “Bu coğrafyayı kayıplar mezarlığına çevirdiler. Hükümet 13 yıldır iktidarda, kaç kaybın akıbetini çözdüler?” dedi.
“Adalet bu değil”
“Bülent Arınç, ‘Bakan oğlunun gözaltına alındığını televizyondan öğrendi. Bir baba için bundan daha cı bir şey olabilir mi’ demişti. Biz 20 yıldır oğlumuzu arıyoruz. Adalet bu değil. Zulme ortaksınız. Adaletsizliği ancak size dokunduğunda hatırlıyorsunuz.
“Diğer kayıplarda olduğunun aksine Cüneyt’i kaybeden polislerin ismi biliniyor. Ama hiçbir işlem yapılmadı haklarında.”
“Yerinden kıpırdayamıyordu”
20 yıl önce Cüneyt Aydınlar ile birlikte gözaltına alınan Kemal Güngü’nün mektubu okundu. Güngü, mektubunda olayı şöyle anlattı:
“Cüneyt ile Bahçelievler’deki Ömür durağında buluşacaktık. 13:10 civarnda gözaltına alındı. Ben de gözaltına alınıp Gayrettepe’ye götürüldüm. Cüneyt de oradaydı. Yapılan işkenceden dolayı hareket edemez haldeydik. Gözlerimiz bağlı, ellerimiz bağlıydı.”
“Yasaklamalarına rağmen göz bandını biraz yukarı kaldırdım. Bizi sıraya koymuşlardı, her seferinde birimizi işkence tezgahına götürüyorlardı. Her götürülen de ölüm sınırında geri dönüyordu. Cüneyt’i de böyle bir durumda geri getirdiler. Yerinden kıpırdayamıyor, nefes almakta zorlanıyordu. Bir süre sonra ‘su’ diyebildi. Biraz daha iyi durumda olan Nimet Acar ona su içirdi.”
“Öyle yerde yığılıydı Cüneyt. Sonra polisler alıp götürdü. Bir daha onu görmedik. Sorduğumuzda kaçtığını söylediler. O durumdaki bir insanın kaçabilmesi imkansız. Yerinden kıpırdayamıyordu, nasıl kaçsın?”
“Hazır mısın, ölmeye gidiyorsun”
Cumartesi İnsanları’ndan Nüket Sirman, basın açıklamasını okudu:
“Cüneyt Aydınlar 10 Şubat 1994’te gözaltına alındı. Emniyet, Savcı Aytaç Tolay’dan sprgulanması için ek gözetim izni aldı. Aydınlar’ın gözaltına alındığı resmi olarak kayıtlara geçti.”
“Aynı operasyonda gözaltına alınanlar 14 gün sonra mahkemeye çıkarıldı. Bu kişiler Aydınlar’ın da kendileriyle birlikte gözaltına alınmış olmasına rağmen mahkemeye getirilmediğini, bundan Gayrettepe Siyasi Şube’deki polislerin sorumlu olduğunu söylediler.”
“Cüneyt’in ağır yaralı ve yürüyemez haldeyken, ‘Ölmeye hazır mısın, ölmeye gidiyorsun’ diyen polisler tarafından sürüklenerek hücreden götürüldüğünü anlattılar.”
“28 Şubat 1994’te polisler Cüneyt’i yer gösterme bahanesi ile Beyoğlu Çukurcuma Kadirler Yokuşu’na getirdiler. Mahalle sakinleri 30 kadar polis eşliğinde getirilen Cüneyt’in elleri kelepçeli, kan içinde, bir ayağı kırık ve yürüyemez halde olduğunu gördüler.”
Sahte tutanak, takipsizlik
“Polisler o gün ayakta bile duramayan Cüneyt’in yer gösterme esnasında firar ettiğine dair sahte tutanak düzenledi. Türkçe bilmeyen, okuma yazması olmayan yaşlı bir mahalleliye tutanağa parmak bastırdılar.”
“İHD, 25 Mart’taki açıklamasıyla Cüneyt’in kaybedildiğini duyurdu. Hakim Refah Ceran, Cüneyt’i kaybeden polislerin ifadesini alarak beraat kararı verdi. Savcı Aytaç Tolay Cüneyt için yakalama kararı çıkardı.”
“Ailenin 3 Mart 2009’daki suç duyurusuyla ilgili de Savcı Abdülaziz Özatlan zamanaşımından takipsizlik kararı verdi.”
“Başkomiser Ahmet Erkur, polisler Doğaz Özdemir, Mehmet Yalın, Ali Çinal başta olmak üzere Terörle Mücadele Şubesi 3 numaralı TİM’de görev yapan polisler Cüneyt Aydınlar’ı işkenceyle sorguladı ve kaybettiler.” (AS)