Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi’nin Cenevre’de 142. Oturumunun bugünkü ikinci Türkiye toplantısında, hak ihlallerine dair bilgiler Türkiye resmi heyetine soruldu.
Çevrimiçi canlı yayımlanan oturumda, Türkiye’nin, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’ndeki yükümlülükleri değerlendirildi.
23 Ekim oturumunu şu linkten izleyebilirsiniz.
24 Ekim oturumu da şu linkten izlenebilir.
Türkiye heyetinden yanıt
BM İnsan Hakları Komitesi Başkan Yardımcısı T. M. Abdo Rocholl, ilk sözü, dün sorulan sorulara yanıt vermesi için sözü Türkiye delegasyonu başkanı Büyükelçi Yonca Özçeri’ye verdi:
“80’li ve 90’lı yıllara ilişkin zorla kaybetme vakalarına ilişkin hükümetimiz tüm sorulara yanıt vermektedir. Türkiye, bazı ülkeler tarafından da ‘terör örgütü’ olarak kabul edilen örgütlere karşı operasyon yürütmektedir. Suriye’de yürütülen operasyonlar meşrudur.”
Ardından Türkiye heyeti söz aldı ve soruları yanıtladı:
“OHAL kararnamelerinin öncelikle parlamento tarafından onaylanması öngörüldü ardından yargısal denetime tabi tutulması düzenlendi. Anayasal yargı denetimi sözkonusu olmuştur. OHAL kararnameleri Resmi Gazete’de yayımlanır ve aynı gün Meclis’e sunulur.
Kararnamelerle ilgili Anayasa Mahkemesinde (AYM) 37 ayrı dava açıldı ve AYM bazı hükümlerde iptal kararı verdi. AYM’ye bireysel başvuru yoluyla da haklarında işlem yapılanlar mahkemeye başvuru yapabilirler. OHAL Komisyonu da başvurularda gerekçeli kararlar vermiştir. Komisyon kararlarına karşı da üç dereceli temyiz yolu açıktır.
Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. Maddesinde terör tanımı, ikinci maddesinde terör suçları tanımlanır. Uygulanması Yargıtay kararlarında gösterilmiştir. AİHM de bu kriterleri kabul etmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kanunu’nda yapılan değişiklikle engellilerin hakim ve savcı olmasının önündeki engel kaldırıldı. ‘Töre saikiyle’ cinayetin ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması da kanunda düzenlendi.
Cezaevi kapasitelerinde en etkili çözümlerden biri, adli kontrol şartlarının uygulanmasıdır. Bu tedbirin efektif şekilde kullanıldığını görüyoruz. CPT’nin vurguladığı anlamlı faaliyetler de önemli bir konu. Meslek edindirme ve psikososyal faaliyetler de uygulanmaktadır.
Açık ceza infaz kurumu hükümlülerinin gönüllü şekilde ücret mukabilinde çalışmaları getirildi. Pandemi sonrası bu uygulamaya yoğun şekilde başlandı. Bu çalışma oranında daha erken denetimli serbestlikten de yararlanabiliyorlar.”
Komite’den “insan hakları” soruları
Yanıtların ardından, Komite üyelerinin değerlendirmesine ve ek sorularına geçildi:
Gomez Martinez:
Hakimler ve Savcılar Kurulu olması, bağımsızlığı nasıl etkilemektedir? Avukatların OHAL döneminde cezalandırıldığını görüyoruz. Bu, mesleğin bağımsızlığını etkilemektedir. Ayrıca, baroların siyasi hale gelmemesi için Türkiye ne gibi tedbirler aldı?
Hakim ve savcıların kitlesel olarak görevden alındığını da görüyoruz. Yargı sisteminin yüzde 30’u soruşturma ve kovuşturmaya uğradı. Toplu soruşturmalara dair bir reform adımı atılmadığını görüyoruz.
Avukatların şüphelilere erişiminin 24 saate varan şekilde etkilenmesi, işkence ve kötü muamele riskini artırıyor. Bu durum Sözleşme’yle uyumlu mu?
Osman kavala, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile ilgili cezalarda kanuna uygunlukla ilgili cevaplarınızı bekliyorum.
Bacre Waly Ndiaye:
Adil yargılanma konusunda sorularım olacak. Cebren ifade alınması ve kanıt toplanmasına dair ne gibi önlemler alınıyor?
Gezi davası ve Kürt muhalifler ile gazeteciler, insan haklarına adanmışlıklarından dolayı değil de cezai eylemlerinden dolayı mı yayımlanıyor? Kavala ile ilgili AİHM kararı da bulunuyor. Hükümeti eleştiren sivil toplum savunucularını, gazetecileri koruyacak olan bir mekanizma var mı? Sivil topluma güvenli bir ortam sağlamak için ne gibi önlemler alınıyor?
Kolluk kuvvetlerinin gösterilerdeki güç kullanımının orantılı olmasını sağlamak için ne gibi tedbirler alınıyor. Bazı kamusal alanlardaki gösteri kısıtlama kararları nasıl alınıyor. LGBTİ grupların ve Cumartesi Anneleri/İnsanlarının barışçıl gösteri hakkı nasıl korunmaktadır? Şu anki toplantı ve gösteri kanunu uluslararası standartlara uygun mu?
Koji Teraya:
Kişisel verilerin korunması kanunu çerçevesinde, bireysel özel hayatının gizliliğinin korunması için nasıl bir yasal çerçeve mevcut? Herhangi bir disiplin veya ceza soruşturmasında özel hayatın korunmasında nasıl tedbirler alınmaktadır?
Dini azınlıkların korunması konusunda, taraf devlet (Türkiye) ibadethanelerin yeniden açılmasından bahsediyor ve İnsan Hakları Eylem Planında da bu yer alıyor. Ancak düzenlemede tüzel kişilik ibaresi bulunuyor. Azınlık grupları, tarihi binalarını kullanamadıklarını ifade ediyorlar, imar kanunu hükümleri gerekçesiyle. Azınlık grupların inanç özgürlüğü nasıl korunacak? Ayrımcılık nasıl engellenecek?
Laurence R. Helfer:
Siyasi muhalefetin soruşturma ve kovuşturmalara maruz kaldığına dair Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi de endişelerini dile getirmişti.
Sosyal medyada binlerce içerik bloke edildi. 2023 seçiminde birçok Twitter hesabı bloke edildi. Deprem sonrası sosyal medya 12 saat boyunca erişim engeli getirildi. Ayrıca bazı haber sitelerine de erişim engeli getirildi. Hükümet bu engellerin orantılı uygulanmasını nasıl temin etmeyi düşünüyor? Erişim engellerinin kaldırılması planlanıyor mu?
Halihazırda 68 bin kişi ifade özgürlüğünün kullandığı için yargılanıyor. İfade özgürlüğü kısıtlamalarına karşı Türkiye adım atmayı düşünüyor mu? Terörle mücadele kanunlarının keyfi olarak ifade özgürlüğünü kısıtlamasına engel olacak ne gibi tedbirler bulunuyor?
Basın Kartlarında kapsamlı iptaller olduğu bilgileri geliyor. Hükümeti eleştiren gazetecilerin kartının iptal edildiği söyleniyor. Kaç tane kart iptal edildi?
Hélène Tigroudja:
Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunu AİHM de ele alıyor ve kararlarında özgür seçimlere atıfta bulunuluyor. Mahkemenin bu konuda Selahattin Demirtaş ile ilgili de kararı var. AİHM’in Demirtaş kararı, taraf devlet tarafından uygulanmadı. Fikirlerini açıklayan başka parlamenterlerin de dokunulmazlıkları kaldırıldı.
AİHS’in 18. Maddesinde kişinin tutuklanmasının, siyasi saikle yapılan bir işlemin gizlenmesi için olduğunu öngörüyor. Bu maddeden hakkında ihlal kararı verilen çok az devlet vardır.
AİHM önünde şu anda Can Atalay davası bulunuyor. Yargıtay neden AYM’nin kararlarını uygulamayı reddediyor? Dokunulmazlıkla kararlarını, AİHM kararlarıyla uyumlu hale getirme konusunda bir çaba var mı? Göreve iade konusunda bir tedbir alındı mı?
Türkiye heyeti
Toplantının ikinci bölümünde Türkiye heyeti, sorulara yanıt vermeye devam etti:
“AİHM’in Demirtaş kararını ilgili ağır ceza mahkemesi değerlendirmiş, o dönemdeki mevcut tutukluluğun AİHM kararı kapsamında olmadığını tespit etmiştir. AİHM bu tutuklulukla ilgili tekrar savunma istedi, savunmamızı sunduk, dosya AİHM önünde derdesttir. Demirtaş’ın şu anda mahkumiyeti sözkonusudur.
AİHM kararlarının uygulanmaması eleştirisine dair, AİHM kararlarının 1959’dan beri verdiği kararların icra oranı yüzde 70. Ülkemizin kararları icra etme oranı yüzde 89. Türkiye, tüm ülkeler arasında en çok dosya kapatan ülke durumundadır.
İfade özgürlüğü, hukukun üstünlüğü çerçevesinde belirlenen bir takım sınırlamalara tabidir. AİHS’e benzer şekilde ifade özgürlüğünün korunması, kamu güvenliği, devletin bölünmez bütünlüğünün korunması, devlet sırlarının açıklanmaması gibi amaçlarla sınırlandırılır. Dolayısıyla ifade özgürlüğünün de demokratik ülkelerde sınırları vardır. Ülkemizde sadece gazetecilik faaliyetiyle kimsenin soruşturma veya kovuşturmaya uğraması sözkonusu değildir.
Avukat görüşünün 24 saatliğine dek kısıtlandığı sürede ifade alma işleminin yapılması yasaklanmıştır. Bu kısıtın AİHM’e uygun olduğu, kabul edilebilir olduğu belirlenmiştir.
Kolluk kuvvetlerinin toplumsal olaylara müdahalesi kanun ve yönetmeliklerle bellidir. İlk olarak müzakere yöntemine başvurular, personel bu konuda hizmet içi eğitimle bilgilendirilir. Müzakerede netice alınmaması halinde ikaz edilir, devamında da mevzuata uygun şekilde sadece bedeni kuvvetle müdahale edilir. Başarılı olunmaması halinde polis kalkanlarıyla itmek şeklinde müdahale gerçekleştirilir. Eğer gösteri devam ediyorsa gözyaşartıcı gazla müdahale edilir. Dördüncü aşamada, göstericilerin bulunduğu alanın tamamına gazlarla müdahale gerçekleştirilir. Netice alınmadığında, güvenlik güçleri cop kullanır. Güvenlik kuvvetlerinin hedef alınması takdirde gerekli müdahale yapılır.
İstiklal Caddesi Türkiye’nin en merkezi, günlük ortalama 2 milyonun üzerinde yay hareketliliğine sahip olan turist ve vatandaşın ziyaret ettiği bir cadde. Buradaki rutin faaliyetlerin engellenmesi nedeniyle toplantı ve gösteri alanı olarak kabul edilmemiştir.
Cumartesi Anneleri/İnsanlarının 700. Haftasına müdahale edilmiş, 20 kişi hakkında adli işlem gerçekleştirilmiştir. 4 Kasım 2023’ten itibaren bu eylem 10 kişişlik grubun katılımıyla müdahale edilmeksizin gerçekleştirilmektedir.”
LGBT hareketine “ayrımcılık” sorusu yanıtsız kaldı
Türkiye heyetinden Bakanlık yetkilisinin “LGBT hareketi geleneksel rollere tehdit görülmektedir. Türk aile yapısının çoğunda da kabul edilemez olarak görülür” sözleri tepki çekti.
Komite üyesi Helfer, bu ifadelerin ne anlama geldiğini sordu, Türkiye’de ayrımcılık olmadığına dair önceki beyanlarla çeliştiğini söyledi.
Eğitim Bakanlığı yetkilisi, mevzuatın ayrımcılığı kesin olarak reddettiğini, Anayasa’nın 10. Maddesi uyarınca da herkesin kanun önünde eşit olduğunu söyledi. Eğitimde tüm bireylere fırsat eşitliği sağlandığını ifade etti.
Sağlık Bakanlığı yetkilisi de herkesin eşit bir şekilde sağlık hizmeti aldığını, sağlık merkezlerinde de ayrım gözetilmediğini belirtti.
Türkiye’deki hak ihlalleri BM Komitesi’nde
- Türkiye’nin “insan hakları karnesi” BM İnsan Hakları Komitesi’nde tartışılacak (17 Ekim 2024)
- Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi nedir? (17 Ekim 2024)
- bianet’ten BM Komitesi’ne gölge rapor: İfade özgürlüğüne sistematik müdahale (18 Ekim 2024)
- MLSA: Çözüm, hukuka dönmekten geçiyor (21 Ekim 2024)
- Mor Çatı: Mücadelemizi uluslararası hukuk mekanizmalarında sürdüreceğiz (23 Ekim 2024)
- Af Örgütü'nün Türkiye raporunda “yargı bağımsızlığı” vurgusu (23 Ekim 2024)
- İHOP: Türkiye, uluslararası hukuktaki yükümlülüklerini yerine getirmeli (23 Ekim 2024)
- BM Komitesi, Türkiye’deki hak ihlallerini sordu (23 Ekim 2024)
- BM Komitesi: Neden AYM kararı uygulanmıyor? (24 Ekim 2024)
- BM Komitesi'nden Türkiye'ye: "Terörizmin yasal tanımı netleştirilmeli" (8 Kasım 2024)
(AS)