Cumartesi Anneleri mücadelelerinin 570. Haftasında Cüneyt Aydınlar’ın akıbetini sormak için biraraya geldi, faillerinin yargılanması talep etti.
Aydınlar ailesinin adına konuşan Cüneyt Aydınlar’ın amcası Recep Aydınlar, Cüneyt için adalet ve sorumluların yargılanması istedi ve “Biz burada kayıp yakınları olarak hikâyelerimizi anlatırken, bu ülkede ne yazık ki savcılar, hukukçular devlet büyüklerine karşı yapılan hakaretlerin peşinde koşuyor. Hakaretlerin yani sıra Cumartesi Anneleri’nin ışığı olan İMC televizyonunun kapatılmasında gösterdikleri hassasiyeti, biz kayıp yakınları olarak 22 senedir görmedik. Bunlardan utanç duymalarını bekliyorum ve bunu burada protesto ediyorum” dedi.
Temizlik işçisi olarak çalışırken 18 Ocak 1996’da kaybedilen İsmail Şahin ve geçen yıl hayatını kaybeden eşi Kiraz Şahin’in 19 yıllık mücadelesi de kamuoyuyla paylaşıldı:
“Bugün 19 yıllık mücadele arkadaşımız Kiraz Sahin’in aramızdan ayrılışının birinci yıl dönümü. Kiraz burada çocuklarını büyüttü. 19 yıl İsmail’i aramaktan hiç vazgeçmedi. Mücadeleci arkadaşımızın Kiraz’ın bıraktığı yerden eşi İsmail Sahin’i aramaya devam edeceğiz.”
Erdem Gül: “Acılarını yüreğimizde hissediyoruz”
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu’nun yanı sıra MİT Tırları haberinden sonra tutuklanan gazeteci Erdem Gül ve Can Dündar da tahliye edilmelerinin ardından Cumartesi Anneleri’nin adalet arayışlarına destek olmak için ailelerin yanında yer aldı.
Erdem Gül, Cumartesi Anneleri’nin adalet arayışları için, “İnsanların mutlu ve rahat yaşamalarının önündeki bütün engellerin kaldırılmadığı bir düzende yaşadığımız için bu tür sorunlarla birlikte yaşıyoruz. Hepimizin görevidir bu sorunların daha azaltılması ve mümkünse sıfırlanması için çalışmak. Dolayısıyla bizim desteğimiz de budur. Cumartesi Annelerinin acılarını yüreğimizde hissediyoruz” dedi.
Can Dündar: Cumartesi Anneleri’ne şükran borcumuz var
Basın açıklaması sonrasında konuşan Can Dündar, Cumartesi Anneleri’nin kendi tutuklu dönemlerinde yanlarında olduğunu hatırlattı:
“İlk ziyaretimize buradan başladık. Cumartesi Anneleri zor günümüzde yanımızdalardı. Geçmiş olsun ziyaretine gelenler oldu. Haber gönderenler, mektup yazanlar oldu. Ve o haberler, o ziyaretler bizi içerde dik tuttu. Onlara şükran borcumuz var. Onların çektiği çilelerin yanında bizimki tabii bir hiç kalır. Onlar evlatlarının peşinde. Biz nihayet evlatlarımıza kavuşabildik. Teşekkür ediyoruz ve son anne hiç olmazsa evladının mezarına kavuşasıya kadar onların yanında olacağımıza söz veriyoruz.”
“Ölmeye hazır mısın?”
Cumartesi Anneleri’nden Meryem Göktepe’nin İnsan Hakları Derneği (İHD) Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına okuduğu açıklamada, Cüneyt Aydınlar’ın kaybedilme hikâyesine yer verildi:
“23 yaşındaki Cüneyt Aydınlar, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 3. Sınıf öğrencisiydi. 10 Şubat 1994’te İncirli/ Ömür Durağı’nda Terörle Mücadele polisleri tarafından gözaltına alındı. Gayrettepe’deki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü ve gözaltına alınmış bir kişi olarak kayıtlara geçti.
“Polis, ağır işkence gören Cüneyt’i 28 Şubat 1994’te yer gösterme bahanesiyle Çukurcuma yokuşuna getirdi. Mahalle sakinleri, 30 kadar polis eşliğinde getirilen Cüneyt’in ellerinin kelepçeli, kan içinde, bir ayağı kırık ve yürüyemez halde olduğunu gördü. Polisler Cüneyt’in yer gösterme esnasında kaçtığını, dur ihtarına rağmen durmadığını, arkasından koşmalarına rağmen yakalanamayarak firar ettiğine dair sahte bir tutanak düzenledi.
“Aynı operasyonda gözaltına alınan 14 kişi mahkemede, Cüneyt’e ağır işkence yapıldığını, kaybedilmesi ya da ölmesi durumunda Gayrettepe Siyasi Şube polislerinin sorumlu olacağını söylediler. Cüneyt’in ağır yaralı ve yürüyemez haldeyken ‘ölmeye hazır mısın, ölmeye gidiyorsun’ diyen polisler tarafından sürüklenerek hücreden götürüldüğünü anlattılar.”
“Cüneyt’i kaybedenler yargılansın”
Açıklamada, Cüneyt Aydınlar’ın kaybedilmesindeki sorumluların yargılanması talep edildi:
“Terörle Mücadele Büro Amiri Başkomiser Ahmet Erkut, polisler Doğan Özdemir, Mehmet Yalın, Ali Çinal başta olmak üzere İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ndeki 3 No’lu TİM’de görev yapan polisler Cüneyt Aydınları işkence ile sorguladılar ve kaybettiler.
“Dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Namık Kemal Eren, İl Hukuk İşleri Müdürü Ümit Esmer, Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Çağlar, Asayiş Şube Müdürü Sedat Demir, Personel Şube Müdürü Ümit Bavek Cüneyt Aydınlar’ın kaybedilmesinden sorumludur.
“Cumhuriyet Savcısı Naim Öztürk, etkin soruşturma yapmadı. Hakim Refah Can, Cüneyt’i kaybeden polislerin ifadelerini esas alarak haklarında beraat kararı verdi. Cumhuriyet Savcısı Abdulaziz Özatlan zaman aşımını gerekçe göstererek şüpheliler hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verdi.
“Cüneyt Aydınlar kaybedildiğinde Necdet Menzir İstanbul Emniyet Müdürü’ydü. Mehmet Ağar Emniyet Genel Müdürü’ydü. Hayri Kozakçıoğlu İstanbul Valisiydi. Nahit Menteşe İçişleri Bakanı’ydı. Tansu Çiller Başbakandı. Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı’ydı. Onlar Cüneyt Aydın’ın kaybedilmesinden sorumludur.” (FÖ/VA/EKN)