Cumartesi Anneleri/İnsanları her cumartesi olduğu gibi bugün de Galatasaray'da toplandı.
Hem 1994'te gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’i andı, cezasızlık politikasının son bulmasını istedi hem de barış isteklerini dile getirdi.
Bu bayramın kendileri için neden bayram gibi kutlanamadığını anlatan Cumartesi İnsanları, yıllardır süren mücadeleye rağmen devletin gözaltında kayıplar için hala hesap vermediğini, failleri koruduğunu hatırlattı. Gözaltında kaybedilenler için adalet istedi, mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.
“Bayramı 1990’lar hafızasının yeniden canlandırıldığı, giderek ağırlaşan şiddet iklimde yaşıyoruz.
“Başbakan Davutoğlu’nun ‘huzur ve demokrasi’ adını verdiği operasyonlar sonucunda yaşanan devlet şiddeti, ağır hak ihlallerine neden oluyor. Bayramda sevinçlerimiz değil, ağıtlarımız çoğalıyor.”
Eylemde kimi Türkçe kimi Kürtçe yapılan konuşmalarda Cumartesi İnsanları bir yandan gözaltında kaybedilenleri anarken bir yandan da devletin zihniyetinin değişmediğini anlattı, bu topraklara barışın gelmesi gerektiğini belirtti, ölümlerin durdurulmasını istedi.
“Devletin meşruiyet sağlaması toplumdaki adalet ve eşitliği, evrensel hukuk değerlerini esas alarak tesis etmesi ile mümkündür.”
Ne olmuştu?
Eylemde avukatının, ailesini ve arkadaşlarının tanıklık ve konuşmalarıyla anılan Kenan Bilgin 12 Eylül 1994’te gözaltında kaybedildi.
Bilgin Dikmen'deki bir otobüs durağında Ankara Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından gözaltına alındı. Buna tanık olan bir kişi İnsan Hakları Derneği'ni (İHD) arayarak bilgi verdi. İHD aynı operasyon kapsamında 10 kişinin daha gözaltına alındığını tespit etti. Ankara Emniyeti ise Kenan Bilgin ve Cavit Nacitarhan’ın gözaltına alındığını inkar etti.
Dokuz kişi 26 Eylül’de mahkemeye çıkarılırken Bilgin ve Nacitarhan aralarında yoktu. Daha sonra Nacitarhan’ın gözaltına alındığı kabul edildi ve mahkemeye çıkarıldı ancak Kenan Bilgin’den bir daha haber alınamadı.
Aynı dönem gözaltında bulunan Avukat Murat Demir Bilgin’in ağır işkence gördüğünü ve kendisini tanıtarak “Beni uzun süredir burada tutuyorlar, mahkemeye çıkarmıyorlar, beni yok etmeyi amaçlıyorlar” dediğini kamuoyuna açıkladı.
Nacitarhan da Ankara Terörle Mücadele Şubesi’nde Bilgin’le yüzleştirildiğini ve durumunun ağır olduğunu söylemişti.
AİHM süreci
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran ailesi Kenan Bilgin’in bulunmasını istedi. Savcı Selahattin Kemaloğlu harekete geçti ama görevini yapması engellendi. Savcı Ankara’dan sürüldü.
Bugünkü eylemde Kemaloğlu’nun tanıklığını anlattığı ses kaydı da dinlendi.
Dosyayı devralan Savcı Özden Tönük tanıkların “polisi ve devleti küçük düşürmeye çalıştıkları” gerekçesiyle dosyayı kapattı. Terfi edip Yargıtay üyesi oldu.
İç hukuk süreci sonuçsuz kalınca dosya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşındı.
AİHM oybirliğiyle Türkiye’yi Kenan Bilgin’i gözaltında kaybetmekten sorumlu tutarak mahkum etti. Buna rağmen Bilgin’i kaybedenlere dokunulmadı. Ama AİHM kararını haberleştiren gazeteciler yargılanarak ceza aldı.
Anne Fincan Bilgin’in ömrü oğlunu bulmaya yetmedi.
Kenan Bilgin Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar’ın emrindeki Ankara Terörle Mücadele Şubesi’nde; siyaset, yargı, emniyet işbirliğinde işkence görüp kaybedildi. (YY)