Fotoğraf: Mezopotamya Ajansı
Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları, 754. haftada 12 Eylül 1994'te güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Kenan Bilgin'in akıbetini sordu.
Cumartesi Anneleri HDP Diyarbakır İl binası önünde oturan annelere de seslenerek, "Oturmanız gereken yer orası değildir. Oturmanız gereken yer bu ülkeyi yönetenlerin ofisleri, makamlarının önüdür" dedi.
754. haftada da Galatasaray Meydanı'na gitmek isteyen Cumartesi Anneleri'ne polisin izin vermemesi nedeniyle Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerini yine İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nin bulunduğu sokakta gerçekleştirdi.
Basın açıklamanın olduğu sokak polis tarafından ablukaya alınırken Cumartesi Anneleri'ne Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Musa Piroğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu destek verdi.
Fotoğraf: Cumartesi Anneleri / Twitter
Cumartesi Anneleri adına basın açıklamasını 19 Ekim 1995'te gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un kızı Besna Tosun yaparken, Ankara'da gözaltına alınarak kaybedilen Kenan Bilgin'in akıbeti soruldu.
#CumartesiAnneleri754Hafta https://t.co/0jsHwQrjpY
— Cumartesi Anneleri (@CmrtesiAnneleri) 7 Eylül 2019
"Gözaltında kaybedilen sevdiklerimize ulaşmak için tüm resmi makamlara başvurduk ama bir sonuç alamadık. Polisler askerler tarafından gözaltına alınan sevdiklerimiz için 'Biz almadık, bizde yok' dediler. Savcılar etkin soruşturma yürütmedi. Delillere rağmen, tanıklara rağmen şikayetlerimiz takipsizlikle kapatıldı. AİHM’de mahkumiyetle sonuçlanan davalarımız bile iç hukukta yok sayıldı" diye konuşan Besna Tosun, "Adliyelerde, mahkemelerde bulamadığımız adaleti meydanlarda sokaklarda arıyoruz" diye konuştu.
Besna Tosun şöyle devam etti:
"Anayasa'yı ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri açıkça ihlal eden keyfi yönetimler yüzünden kayıplarımıza ulaşamıyoruz. Devletin yasaları ve hükümetin uygulamaları, insan hakları ilke ve normlarına göre belirlenmediği için hukuk yollarına başvurarak adalete ulaşamıyoruz.
"Bugün Türkiye’nin bir hukuk devleti olmadığının belgeleyen Kenan Bilgin dosyasını kamuoyu ile paylaşarak “Türkiye’de yargı yok, hukuk yok, adalet yok!” çığlığımızı bir kez daha yükseltiyoruz.
"Savcı 'O bizi ilgilendirmez' cevabını verdi
"35 yaşındaki Kenan Bilgin, 12 Eylül 1994 tarihinde Ankara Dikmen'deki bir otobüs durağından gözaltına alınarak Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü. Aynı operasyon kapsamında gözaltına alınan 10 kişi ile birlikte burada işkenceyle sorgulandı. Gözaltı sonrasında bu kişiler mahkemeye çıkarıldığında aralarında Kenan Bilgin yoktu. Onların “Kenan Bilgin de bizimleydi, Kenan Bilgin’e ne yaptınız?’’ sorusuna Savcı “O sizi ilgilendirmez” cevabını verdi.
"Bunun üzerine tanıklar yazılı bir açıklama yaparak, Kenan Bilgin’i Ankara Terörle Mücadele Şubesi’nde gördüklerini söyledi. Aynı dönem Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında tutulan Avukat Murat Demir’de Kenan Bilgin’i emniyette gördüğünü kamuoyuna açıkladı.
Faillere ulaşmak isteyen Savcı sürüldü
"Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Bilgin Ailesi, Kenan’ın bulunmasını istedi. Kenan’ı bulmak, faillere ulaşmak için girişimlerde bulunan Ankara Cumhuriyet Savcısı Selahattin Kemaloğlu’nun görevini yapması engellendi ve Ankara’dan sürüldü.
Yeni Savcı dosyayı kapattı
"Dosyayı devralan savcı Özden Tönük, Kenan Bilgin'e işkence yapan polisleri teşhis edebileceklerini söyleyen tanıkların ifadelerinin, "polisi ve devleti küçük düşürmeye yönelik gerçek dışı iddialar olduğunu" içeren 3 sayfalık bir rapor yazarak dosyayı kapattı.
AİHM Türkiye'yi mahkum etti
"İç hukukta sonuç alınamayınca dava AİHM'e taşındı. AİHM yargıçları Ankara’ya gelerek araştırma ve incelemelerde bulundu. Tanıkları, savcıları, polis yetkililerini sorguladı. Kenan Bilgin’in tutulduğu gözaltı merkezine giderek tanık beyanlarının mekansal uyumunu kontrol etti. Mahkeme, Kenan Bilgin’in 12 Eylül 1994 tarihinde güvenlik güçlerince gözaltına alındığını; kendisinin 3 Ekim 1994 tarihine kadar güvenlik güçlerinin elinde bulunduğunu; ancak bu konuda hiçbir kaydın tutulmadığını tespit ederek, Türkiye’yi oybirliği ile mahkûm etti.
"AİHM, Bilgin Ailesi’nin iddialarının hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar açık olduğunu belirtmesine rağmen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Kenan Bilgin’in “Ankara Emniyeti’ne bağlı nezarethanelerden birine alındığına dair hiçbir veriye ulaşılamamıştır” demeye devam etti. 25 yıldır iç hukukta Kenan Bilgin Dosyasında maddi gerçeği açığa çıkartacak ve faillerin yargılanmasını sağlayacak etkinlikte bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmedi.
"Devlet gözaltında kaybedilenlerin sorumluluğunu üstlensin"
"Gerçek şu ki Kenan Bilgin, gözaltına alındı. Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar’ın emrindeki Terörle Mücadele Şubesi’nde işkence gördü ve kaybedildi. Onu kaybedenler cezasızlık zırhıyla korundu. Devlet, Kenan Bilgin’in gözaltında kaybedilmesindeki sorumluluğunu üstlensin ve bu insanlığa karşı suç üzerindeki cezasızlığa son versin!
"Oğluna kavuşma düşünü gerçekleştiremeden aramızdan ayrılan Fincan Bilgin’in düşünün takipçileri olmayı sürdüreceğiz. Kenan Bilgin’i unutmadık, unutmayacağız.
"Kayıplarımızdan ve 54 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekanımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz."
Kardeş Bilgin: Annelerin gözyaşının rengi olmaz
Daha sonra söz alan Bilgin'in kardeşi İrfan Bilgin de, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na verilen cezayı kınayarak, "Canan başkana verilen ceza hukuksuzluktur" dedi.
Diyarbakır'da HDP İl binası önünde oturan ailelere de seslenen Bilgin, "Biz yıllardır burada oturuyoruz. Bizleri yıllarca görmeyen yazarlar, çizerler, bakanlar, bugün o ailelerin gözyaşlarına ilişkin konuşmaya başladılar. Oradaki annelerin feryadını siz değil bizler anlarız. Adalet Bakanı'nın oradaki annelerin gözyaşlarına ilişkin konuşmaya hakkı yoktur. Annelerin gözyaşının rengi olmaz. Barışı sağlamak zorundasınız. Barış olmadan annelerin gözyaşları dinmez. Diyarbakır'da oturma eylemi yapan annelere sesleniyorum; oturmanız gereken yer orası değildir. Oturmanız gereken yer bu ülkeyi yönetenlerin ofisleri, makamlarının önüdür" diye konuştu. (HA)