Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray meydanındaki 597. Oturma eylemlerinde, 22 yıl önce gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in akıbeti soruldu. Eylemde, 1 Eylül Barış Günü’nde defnedilen yazar Vedat Türkali de anıldı.
* Fotoğraf: DİHA
Dicle Haber Ajansı’nın bugünkü Gönüllü Muhabiri olan Cumartesi İnsanları’ndan Hanım Tosun da eylemin haberini, DİHA muhabirleriyle birlikte hazırladı.
TIKLAYIN - CUMARTESİ ANNELERİ/İNSANLARI’NDAN HANIM TOSUN GÖNÜLLÜ MUHABİR OLDU
Tosun, “Cumartesi Anneleri'nin mücadelesini DİHA için takip etmek en büyük hayalimdi. Bugün bu hayalim gerçekleşti” dedi.
Hanım Tosun’un haberine göre, bugünkü eylemde söz alan, Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin, “Devlet bu insanları rastgele katletmedi” dedi.
Kardeşinin 1993 yılında gözaltına alındığında ağır işkencelerden geçirildiğini söyleyen Bilgin, “O'nu o zaman bırakmışlardı ve 'bir dahakine sağ çıkamazsın' diye tehdit etmişlerdi. 1994'te yılında kardeşimi gözaltında katlettiler” diye konuştu.
“Suçlarını itiraf etsinler”
Artık “Kayıpları sağ istiyoruz” demekten vazgeçtiklerini söyleyen Bilgin, kardeşinin kemiklerini istediğini ifade etti:
“Suçlarını itiraf etsinler. Çünkü gözaltında kaybetme bir devlet politikasıdır. İki elimiz işkencecilerin yakasında olacak ve mutlaka hesap soracağız.”
Kenan Bilgin'le aynı dönemde gözaltına alınan Ercan Aktaş ve Naci Dağhan da, Bilgin'in işkencecilere teslim olmadığını vurguladı. Aktaş, Kenan Bilgin'i en son yerde sürüklenerek götürüldüğünü gördüğünü belirtti.
“Barış talebinden vazgeçmeyeceğiz”
22 yıldır Bilgin'in akıbetini sorduklarını ifade eden Dağhan şöyle konuştu:
“Onların hayatta olduğuna dair elimizde bir şey yok. Ama çok büyük bir umudumuz var. O da hesap sormak. Onların mücadelesini yükselteceğiz.”
Kayıp yakını Tayyip Canan da 99 hafta boyunca babası Abdullah Canan ve Yüksekova'da gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sormak için eylem yaptıklarını hatırlattı.
Yüksekova'nın yakılıp yıkılarak talan edildiğine işaret eden Canan, “Hak arama talebimizi de engellemek istediler” dedi.
Darbe girişimi sonrasında birçok kişinin gözaltına alındığını, tutuklandığını dile getiren Canan, yetkililere “Neden hala 17 bin kaybın failini bulamadılar?” diye seslendi, barış talebini dillendirmekten asla vazgeçmeyeceklerini vurguladı.
Gözaltındaki tanıklar anlattı
597. haftanın basın açıklamasını okuyan Ümit Tekaydişli, “Kayıplarımızın akıbetlerinin açığa çıkartılması, kaybedenlerin hakkaniyetle yargılanması için barışa, hukuk devletine ve demokrasiye ihtiyacımız var. Biz bunun için Galatasaray'dayız” dedi.
“Kenan Bilgin'in 12 Eylül 1994’te Ankara Dikmen'de bir otobüs durağında gözaltına alındığında 35 yaşındaydı. 11 kişi birlikte gözaltına alınmasına rağmen Ankara Emniyeti, Cavit Nacitarhan ve Kenan Bilgin'in gözaltına alınanlar arasında olduğunu inkar etti.
“26 Eylül’de dokuz kişi mahkemeye çıkarılırken Nacitarhan ve Bilgin aralarında yoktu. Günler sonra Cavit Nacitarhan'ın gözaltına alındığı kabul edildi ve 6 Ekim 1994 günü mahkemeye çıkarıldı. Ama Kenan Bilgin'den bir daha haber alınamadı.”
“Bilgin'le birlikte Ankara Terörle Mücadele Şubesi'nde götürülen Nacitarhan şubede Kenan Bilgin ile yüzleştirildiğini, onu 3 Ekim'e kadar gördüğünü, durumunun ağır olduğunu açıkladı.
“Bilgin ile ilgili soruşturmayı yürüten Savcı Selahattin Kemaloğlu sürgün edildi. Dosyayı devralan savcı Özden Tönük ise dosyayı kapattı.
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınan davada Türkiye, Kenan Bilgin'i gözaltında kaybetmekten mahkum edildi.
“Bilgin, Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar'ın emrindeki Terörle Mücadele Şubesi'nde işkence gördü ve kaybedildi. İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, kaybedenlerin üzerindeki koruma zırhını yaratandı.
“Mehmet Moğoltay, adaleti sağlamayan, etkin soruşturma yürütmeyen savcıların Adalet Bakanıydı. Başbakan Tansu Çiller'di. Kenan Bilgin'in gözaltında kaybedilmesinden onları sorumlu tutuyor ve yargılanmalarını istiyoruz.” (AS)