“Adli Tıp Kurumu, işkencenin devlet politikası olmasıyla ilgili bir sbu sistemin parçası. Adli tıp kurumu bağımsız bir kurum değil. Bir devlet kuruluşu. Tamamen siyasi iradeye bağımlı. Ve maalesef ki bütün hasta mahpuslar için tıp etiğine aykırı raporlar veriyorlar. Bizler insan hakları savunucuları olarak gerek işkencenin belgelenmesinde gerek hasta mahpusların durumlarının raporlanmasında bağımsız hekimlerin görev alması gerektiğini düşünüyoruz” diyor ve devam ediyor:
“Bu konuda çok önemli bir Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı var. Ama maalesef ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti hala hiç rapor verici olarak Adli Tıp Kurumu kurumunu kabul ediyor. Bu da siyasi iradeye uygun, tıp etiğine aykırı raporlar veriyor maalesef. Bu birçoğu için geçerli.”
Konuşan kişi İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin.
İnsan Hakları Derneği Hapishaneler Komisyonu 632. F Oturması için yine Beyoğlu'ndaki İHD’nin önündeydi.
Bu haftaki açıklamada, 88 gündür cezaevinde tutulan hasta mahpus Eren Odabaş’ın tahliye edilmesi istendi.
“Eşim beraat ettiği iddialardan yine tutuklandı”
Açıklamada konuşan Özge Odabaş, eşi Eren Odabaş hakkında şu bilgileri verdi:
“Savcı diyor ki ‘Eren eski yargılandığı ve beraat ettiği gizli tanık beyanlarıyla şu an tutuklu’. Fakat Eren bu iddialardan beraat etti. Beraat ettiği iddialarla tekrardan tutukluyorlar. Tekrar tekrar ne kadar önümüze geçecekler aynı iddiaları bunu merak ediyorum.”
“Acil tahliyesini istiyorum”
“Buradan da bunu sormak istiyorum. Eşimin sağlık durumu gitgide kötüye gidiyor. Ağrıları başladı, oturamıyor, yatamıyor. Tümörün üstüne oturamadığı için ortopedi doktoru cezaeviyle kalamayacağı uygundur görüşü belirtti. Bunun peşine heyete çıkılmasına karar verildi. Fakat heyet de beklemedi. iki haftadır gerekçe gösterilmeden ufak tefek eksiklikler ve bu eksiklikler birisi halloluyor, birisi çıkıyor. Birisi halloluyor, başka bir eksiklik çıkıyor. Derken am iki haftadır biz heyet raporu bekliyoruz cezaevinde de kalamayacağına dair. Cezaevinde kalmayacağına dair dair zaten Çapa Onkoloji’nin verdiği rapor var.”
“Peşine 18 Mart'ta verilen raporlar var. Bu tümör nadir hastalanan bir tümördür ve ilk merkezde tedavisi devam etmelidir diyor. Tüm bunlar göz önünde bulundurularak eşimin tahliye edilmesi acil ihtiyaçtır. Ki zaten hukuki olarak da ihtiyacımız olan budur. Hukuki olarak baktığımızda eşimiz şu anda hiç gözaltına alınmamış, 88 gündür hiç içeride kalmıyor olması gerekirdi. Fakat ne yazık ki bu şekilde işlemiyor. Tamamen keyfi kararlarla şu anda tutuklu.”
"Hapishaneler mezarlığa dönüştü"
Haftanın açıklamasını okuyan Eren Keskin şöyle seslendi:
Hapishanelerde hak ihlalleri artarak devam etmektedir. Kolaylıkla çözülecek meseleler bile çözümsüzlüğe sürüklenmekte, mahpuslar üzerindeki baskı bu yolla artırılmaktadır. Bu hafta sağlık durumunu dikkatinize sunduğumuz Eren Odabaş’ta olduğu üzere hasta mahpuslar dahi bu tutuma kurban edilmekte, henüz tutukluluk aşamasında, sağlık durumları uygun olmadığı halde ağır tecrit uygulamalarına maruz bırakılmaktadırlar.
Yüksek Güvenlikli Hapishane modeli de öz itibariyle tek tip ve tek kişilik ağır izolasyon için tasarlanmıştır. Yani mahpusların insani ve sosyal ilişkilerden koparılmak, yalnızlaştırılmak istendiği, yaşayan ölüler mezarlığına dönüştürülen hapishaneler ve infaz uygulamalarıdır sözü edilen. Özellikle hasta mahpusların tedavi hakkı, sağlığa ulaşabilme hakkı ve yaşam hakkı bu tip hapishanelerde ağır tehdit altında olup, bu hapishanelerdeki uygulamaların bu alanda çalışan hukuk ve sağlık örgütleri tarafından da yakından takibi ve yaşanan sorunların çözümü için kamuoyu desteği gerekmektedir.
632. F Oturması’nda bu hafta; halen Sincan Yüksek Güvenlikli Cezaevi(YGC)’nde tutulan hasta mahpus, Eren Odabaş’ın durumunu paylaşıyoruz.
Hasta mahpus Eren Odabaş; bacağında oluşan Desmoid Tümör ve kalp sinyal bozukluğu ya da kalp iletim bozukluğu da denen ve kalbin her an durma riski taşıması anlamına gelen Uzun QT Sendromu (LQTS) hastası olup, tedavisi devam ederken 10 Şubat 2024 tarihinde tutuklanmıştır. Bu süreçte rutin kontrol ve tedavileri kesilmiş, bu durum hastalıklarının hızla ilerlemesine ve hayati riske neden olmuştur.
Hakkında somut bir delil olmadığı ve sadece bir gizli tanık ifadesine dayanılarak tutuklandığı belirtilen Eren Odabaş; 2016 yılından bu yana bacağındaki tümör nedeni ile tedavi görmekte olup, son BT raporunda; lenflerinde (koltukaltı ve kasıklarda) nodül büyümesi, tümörde büyüme ve aynı bölgede kemik büyümesi görüldüğü ve hayati riskinin olduğu belirtilmiştir. Tedavisi Çapa Onkoloji Ana Bilim Dalı’nda yürütülen Odabaş tutuklandıktan sonra Sincan’a gönderilmiş, İstanbul dışında bir hapishaneye sevk edilmiş olması ve hastane değişikliği, tedavi sürecinin kesilmesine neden olmuştur.
Ankara Şehir Hastanesi Onkoloji hekimleri ile Ankara Tabip Odası hekimlerinin değerlendirmesine göre Eren Odabaş’ın, ilk teşhisi koyan merkezde tedavi görmesi gerekiyor. Ancak İstanbul’a getirilmesi talebi halen kabul edilmedi.
Sağlık durumundan dolayı; Eren Odabaş’ın adli kontrol uygulanarak tutuksuz yargılanması veya İstanbul’da bir hapishaneye getirilmesi yönündeki taleplerinin acilen değerlendirilerek kabul edilmesi, sağlık ve yaşam hakkının korunabilmesi bakımından hayati önemdedir.
632. F OTURMASI kapsamında bu hafta; “HASTA MAHPUS EREN ODABAŞ ve BÜTÜN HASTA MAHPUSLARIN SERBEST BIRAKILARAK SAĞLIK VE YAŞAM HAKLARININ KORUNMASI için yetkilileri göreve, kamuoyunu duyarlılığa çağırıyoruz.
Eren Odabaş serbest bırakılsın!
Hasta mahpuslar serbest bırakılsın!
Tedavi haktır engellenemez!
(EMK)