*Av. Gülseren Yoleri (Fotoğraf: Murat Bay)
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çeşitli suçlardan hapishanede bulunan dört hükümlü hakkında af yetkisini kullandı. Söz konusu Cumhurbaşkanı Kararları Resmi Gazete'nin bugünkü (3 Mayıs) sayısında yayımlandı.
Hizbullah davası kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Mehmet Emin Alpsoy ve 28 Şubat davası kapsamında müebbet hapis cezasına çarptırılan eski Korgeneral Çetin Saner'in cezaları "kocama hali" kapsamında, kasten öldürme suçundan hapis cezası olan Nihat İliman ile uyuşturucu ticareti yapma suçundan hapis cezası olan Sedat Çelik'in cezaları ise "sakatlık hali" kapsamında kaldırıldı.
Cumhur İttifakı'na destek veren ve seçime AKP listelerinden gireceğini açıklayan HÜDA PAR, Hizbullah'ın 'askeri kanat sorumlusu' olarak ceza alan Mehmet Emin Alpsoy'un tahliye edilmesini istiyordu.
HÜDA-PAR'ın yayın organı Doğru Haber Gazetesi'ne konuşan parti sözcüsü Yunus Emiroğlu "Ağır hasta mahkûmlara ideolojik saiklerle 'cezaevinde kalamaz' raporu vermeyen Adli Tıp Kurumu yüzünden mağduriyetler artmakta hatta cezaevlerinde ölümlere sebebiyet vermektedir" demişti. Gazetenin 15 Mart 2023 tarihli sayısında yer alan bu haberden bir ay sonra, Adli Tıp Kurumu'nun Alpsoy için 17 Nisan 2023 tarihli bir rapor hazırladığı Cumhurbaşkanı Kararı'na yansıdı.
*Mehmet Emin Alpsoy
Öte yandan Erdoğan'ın af kararı kamuoyunda da yoğun tartışmalara sebep oldu. Adli Tıp Kurumu'nun verdiği "cezaevinde kalamaz" raporu ya da engelli raporlarına rağmen tahliye edilmeyen yüzlerce hasta mahpusun durumlarını da tekrar gündeme getirdi.
İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) 20 Nisan 2022'de açıkladığı verilere göre, hapishanelerde 651'i ağır olmak üzere en az 1517 hasta mahpus bulunuyor. Ancak insan hakları savunucuları geçen süre zarfında bu sayının daha da arttığını belirtiliyor.
"Politik mahpuslara ayrımcı uygulamalar yoğunlukta"
bianet'e konuşan Av. Gülseren Yoleri, "Suçundan bağımsız, hastalığı olan ya da sağlık ve tedavi hakkına erişim noktasında sıkıntı yaşayan bütün mahpuslar için eylemlerimizi gerçekleştiriyoruz. Ama tabii ki bu imkânların, hakların eşit olarak kullandırılması noktasında da taleplerimizi dile getiriyoruz" dedi.
Pek çok durumda hakların ve özgürlüklerin eşitsiz bir şekilde kısıtlandığına tanıklık ettiklerini söyleyen Av. Yoleri, özellikle politik mahpuslar bakımından ayrımcı ve eşitlik ilkesine aykırı uygulamaların yoğunlukta olduğunu söyledi.
Hasta mahpusların durumunu hem kamuoyunun hem de yetkililerin dikkatine sunmak için yaklaşık 11 yıldır her hafta "F Oturması" düzenlediklerini ve hasta mahpuslara yönelik hak ihlallerini raporlarda yansıttıklarını belirten Av. Yoleri, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hastaneye sevkler sırasındaki hak ihlalleri... Çıplak arama, ağız için araması uygulaması, kelepçeli sevk, kelepçeli muayene ya da tedaviye zorlama gibi konularda. Bunu 'güvenlik' gerekçesiyle yapıyorlar ve sağlık hakkına, tedaviye erişimin engellendiği durumlar ortaya çıkıyor. Mesela en fazla şiddet uygulaması, en fazla adalete erişimin engellenmesi uygulaması belli kesim mahpuslara yönlendirilmiş olabiliyor. Politik mahpusların yanı sıra mesela Roman mahpuslarda da karşımıza çıkabiliyor. Ya da sırf Kürt oldukları ya da Kürt siyasi hareketiyle bağlantılı oldukları için ayrımcılığa uğrayabiliyor mahpuslar. Ayrıca F oturmamızda IŞİD üyesi olduğu için yargılananlar, Ergenekon davasında ya da Cemaat üyesi olduğu için yargılananlar arasında bazı mahpusların da benzer uygulamalara maruz kaldıklarını dile getirmiştik."
"Güvenlik kaygıları, yaşam hakkının önüne geçmemeli"
Ceza İnfaz Kanunu'nun 16. maddesine dikkat çeken Av. Yoleri, bu maddenin hasta mahpusların tedavi maksadıyla infaz ertelemesi kararı alabilmeleri için iki önemli şart içerdiğini belirterek, "Biri Adli Tıp Kurumu raporu, ikincisi de güvenlik açısından tehlike kriteri. Şimdi özellikle bu ikinci şartın sol politik ya da Kürt politik mahpuslara uygulandığına tanıklık ediyoruz. Bu yönlü başvurular oldukça yoğun. Ama diğer grup mahpuslar bakımından bu fıkranın ya da bu hükmün çok işletilmediğini görüyoruz. Bu açıdan da söz konusu şartlarda değişiklik yapılması gerektiğinin altını çiziyoruz. Güvenlik kaygıları, yaşam hakkının önüne geçmemeli" dedi.
Av. Yoleri, Cumhurbaşkanı'nın af yetkisinin sadece infaz ertelemesini değil cezanın ortadan kaldırılmasını da içerdiğini kaydetti. İnsanlığa karşı suç işlediği iddia edilen kişiler için af imkânının yaratılmasının tartışma konusu olduğunu belirten Av. Yoleri, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz, ayrım yapmadan genel affı savunan bir örgüt olmamıza rağmen özellikle insanlığa karşı suçlardan mahkûm olanların af yetkisi dışında tutulması gerektiğinin altını çiziyoruz. Çünkü insanlığa karşı suçlarda zamanaşımı olmaz, af olmaz. Buna ilişkin belki sağlık problemleri olanlar bakımından tutuklama dışı yaptırımlar olabilir ama tamamen cezanın affı ve serbest bırakılmaları tartışma konusudur."
Hasta mahpuslar konusunun, "Cumhurbaşkanı'nın iki dudağının arasına bırakılamayacak kadar" önemli olduğunu belirten Av. Yoleri, "Mademki böyle bir düzenleme var, mademki Cumhurbaşkanı böyle bir yetkiyi kullanıyor, o zaman neden 80-90 yaşında, yüzde 90-98 engelli mahpuslar hala içeride? Birileri için kullanırken diğer mahpuslar için bu imkân neden kullanılmıyor? Bunun bir hak olarak düzenlenmesi ve yasada geçmesi gerektiğinin altını çiziyoruz" dedi.
"Koşullar ağırlaştırıldı, hasta mahpus sayısı artıyor"
Hapishanelerdeki koşulların giderek ağırlaştırılması sebebiyle hasta mahpus sayısının arttığını belirten Av. Yoleri, sözlerinin devamında şunları kaydetti:
"Tecrit uygulaması ciddi bir sorun ortaya çıkarmış durumda. Ayrıca son dönemde pandemi ve ekonomik kriz hem yeni hastalıkların ortaya çıkması hem tedaviye erişimin engellenmesi hem de yaşam koşullarının ağırlaşması noktasında ciddi bir tablo ortaya çıkardı. Tüm bunlar, mahpusların hastalanmasına yol açan koşulları beslediği gibi hasta olanların hastalığının tedavi edilmemesi de hızla ilerlemesi ve ölümcül hale gelmesine yol açtu. Bu artış aynı zamanda mahpus ölümlerinin artmasıyla da kendini gösterdi. 2023 yılının ilk üç ayına ilişkin raporumuzda 13 mahpusun hayatını kaybettiği tespitine yer verdik. Ancak tabii bu sayı bizim tespit edebildiklerimiz."
(VC)