Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya, Diyarbakır’da çeşitli kafe ve dans okulunun etkinliğine yönelik “tekbir”li saldırıları bianet’e değerlendirdi.
Kaya, sözlerine şöyle başlıyor:
“Saldırılar, hafızamızdaki travmaları tetikliyor. 90’lı yıllardaki Hizbullah saldırılarının da temel hedefi okula giden, çalışmak isteyen, başı açık olan kadınlardı. Bugün de dans eden, havuza girmek isteyen, kafelere giden, kamusal alanda görünür olan kadınlar hedef seçiliyor."
"90’lı yılların hesabı sorulmadığı için bu tür faşizan saldırılar tekrar hortluyor" diye devam ediyor. Kaya, hem buna hem de saldırıların cezasız bırakılmasına öfkeli.
“Bunu görmek mek bizi öfkelendiriyor. Tedirginlik hissine de kapılıyoruz elbette ki. Ancak bu saldırılar karşısında sinmiyoruz, korkmuyoruz. Hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz. Hem geçmişte üstü kapatılan Hizbullah saldırılarının hem de bugün karşı karşıya kaldıklarımızın hesabını sormak üzere bizi dayanışmaya teşvik ettiğini ve kararlı duruşumuzu perçinlediğini söyleyebilirim.”
“Devlet saldırılara yol verdiğini itiraf etmişti”
Kaya’ya göre bu saldırılar, hizbulkontranın 90’lı yıllardaki vahşi ve sistematik saldırılarının devamı niteliğinde. Hatta ona göre şekil değiştirse de güdülen amaç aynı:
“Kürt halkının özgürlük mücadelesine ket vurmak. Bunun için toplumu dini değerler yaşam biçimleri üzerinden ayrıştırmaya çalışıyorlar. 90’lı yıllardaki Hizbullah saldırılarına devletin yol verdiği bizzat devlet bürokratları tarafından itiraf edilmişti.”
Peki hukuk ?
“Bugün de saldırlar karşısında sürdürülen cezasızlık politikaları, bu saldırıların devlet destekli olduğu izlenimini yaratıyor” diyen Kaya, yeterli önlemlerin de alınmadığını vurguluyor:
“Dolayısıyla yeterli bir önlem alındığını düşünmüyoruz. Böyle bir önlem görmüyoruz da zaten. Dans okulu pikniğine saldırının hemen ardından Eğitim-Sen’in maarif müfredatına karşı düzenlediği basın açıklamasında bizzat şahit oldum. Biz basın açıklamasını okurken tekbir getirerek üzerimize gelen bir grup saldırganı oradaki kolluk güçleri sadece izledi.”
“Saldırıları devlet kışkırtıyor”
Kaya ayrıca, Hizbullah’a yakınlığı ile bilinen “siyasi” partinin bu saldırıları destekleyen açıklamalar yaptığını söylüyor:
“Şiddeti öven açıklamalarını eleştirdiğimizde onları hedef gösterdiğimizi iddia ediyorlar. Bu parti bildiğiniz gibi cumhur ittifakına katılarak meclise girdi. Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu partinin cumhur ittifakına katılmasını “büyük bir devlet aklı olarak yorumladı. Şimdi tüm bu olup bitenleri ve açıklamaları değerlendirdiğimizde önlem almaktan çok bu saldırıları devletin kışkırtma olasılığı ağırlık kazanıyor.”
“Devlet zaten şu anda “ideolojik halay çekenler” avına çıkmış onları gözaltına alıyor, tutukluyor. Bir de yaya geçitlerindeki Kürtçe uyarı yazılarını silmekle meşgul. Hizbullahçıların saldırı ve tehditlerini görmezden geliyorlar, kadın katillerini yakalamıyorlar. Hilal Kar Diyarbakır’da sokak ortasında katledildi. Fail Mehmet Demirhan 1 aydır yakalanamadı. Bugün Denizli’den acı bir haber geldi. Cezaevinden izinli çıkan bir erkek evli olduğu kadını öldürerek kayıplara karıştı.”
“Normal bir hukuk devleti düzeninde bu saldırıları önlemesi ve caydırıcı cezalar vermesi gereken devlet organlarıdır. Ancak biz normal bir hukuk düzeninde yaşamıyoruz. Bu ülkede Kürtlere, muhaliflere başka, iktidarı destekleyenlere başka hukuk kuralları uygulanıyor. Dolayısıyla bu siyasi saiklerden kaynaklanan saldırıları önlemenin yolu toplumsal muhalefeti ve dayanışmayı güçlendirmekten geçiyor.”
"Birlikte mücadele etmeliyiz"
Dünyada aşırı sağın giderek güçlendiğine ve ilk hedefte de kadınların ve LGBTİ+’ların olduğunu söyleyen Kaya, Türkiye’de de odak noktasının pek farksız olmadığını söylüyor. Bu nedenle de kadın dayanışmasının güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor:
“Kürtaj karşıtlığı da örneğin sağ popülizmin ortak noktası. Bugün Diyarbakır’da isteğe bağlı kürtaj fiilen yasaklanmış durumda. Bunun gibi fiili yasaklara karşı da birlikte mücadele etmemiz gerekiyor.”
"Doğru yoldayız demektir"
Kaya son olarak özellikle Diyarbakır’da yaşayan kadınlara şöyle sesleniyor:
“Ben tüm kadınlara seslenmek istiyorum. Korkmayın, kendinizi yalnız hissetmeyin. Tehdit altındaysanız kız kardeşlerinizden yardım istemekten çekinmeyin. Dünyaya ilham olan “jin jiyan azadi” sözümüz bir slogandan ibaret değil. Yıllar süren mücadelenin, ödenen bedellerin birikimi ve bizim özgürlüğümüzün anahtarıdır.”
“Bir TJA (Özgür Kadın Hareketi) aktivisti olarak, örgütlülüğümüz genişledikçe çocuk yaşta evliliklerin bitme noktasına geldiğini, kadına yönelik şiddetin azaldığını, kadınların okula gitme ve çalışma oranının yükseldiğini gözlemliyorum.”
“İktidarlarını kaybetmemek için kadınların özgürleşmesinden korkanlar o yüzden “jin jiyan azadi” felsefemizi küçümsemeye, değersizleştirmeye çalışıyorlar. Ancak sadece kendilerini gülünç duruma düşürüyorlar.”
“Alakalı alakasız her fırsatta kadınlara ve evrenselleşen sloganımıza saldırırlar ama kendileri orijinal bir slogan üretemedikleri için “cenk, cihad, şehadet” sözlerini bizim sloganımızın tonlamasıyla okurlar. Her ne kadar fikirlerimizi küçümsemeye, alay etmeye çalışsalar da onları bile etkileyebildiğimize göre doğru yoldayız demektir. Yolumuza inanç ve kararlılıkla devam edeceğiz.”
“90'LARIN HİZBULLAH'I GERİ Mİ DÖNÜYOR?"
DEM Parti'den Diyarbakır'daki kafelere saldırılara dair Meclis Araştırması talebi
Diyarbakır’da saldırıya uğrayan kafe sahibi: Faillerimiz ortadadır
(EMK)