* Fotoğraf: Canva (Görsel uygulama: bianet)
Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Güvencesi ve Beslenme Durumu 2022 raporuna göre, insanlık açlık, gıda güvencesizliği ve yetersiz beslenmeyi sona erdirmekten giderek uzaklaşıyor.
BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), BM Dünya Gıda Programı (WFP) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından ortaklaşa yayınlanan raporda yer alan bazı tespitler şöyle:
- 2014 yılından beri açlık çeken ve gıda güvencesizliğinden muzdarip insan sayısı artıyor. COVID-19 pandemisi, 2021 yılında 2019 yılına kıyasla açlık çeken nüfusa yaklaşık 150 milyon insanın (2019 ile 2020 arasında 103 milyon ve 2021'de 46 milyon kişi) eklenmesine yol açarak zaten kötü olan bir durumu daha da kötüleştirdi. Başka bir deyişle, dünya çapında tahmini olarak her 10 kişiden 1'i açlık çekiyor.
- BM 2030 yılında dünya genelinde açlığı sona erdirme hedefi belirlemişti. Ancak yapılan tahminler, 2030'da yaklaşık 670 milyon insanın hala açlıkla karşı karşıya kalacağı yönünde. Bu sayı dünya nüfusunun yüzde 8'ine karşılık geliyor. Sıfır açlık hedefinin konulduğu 2015 yılındaki oran da aynıydı...
- 2021'de yaklaşık her üç kişiden birinin (2,3 milyar insan) orta veya ciddi düzeyde gıda güvencesizliği içinde olduğu, yani aktif ve sağlıklı bir yaşamı sürdürmek için yeterli yiyeceğe düzenli erişimden yoksun olduğu belirtiliyor.
- Yapılan tahminlere göre pandeminin başlangıcından bu yana yetersiz beslenme sorunu yaşayan kişi sayısında yaklaşık 350 milyon kişilik bir artış oldu. En endişe verici artışlar Sahra altı Afrika'da görülüyor, onu Güney Asya, Latin Amerika ve Karayipler izliyor.
Burada bir parantez açarak bir başka veriye değinmek gerekiyor. BM Dünya Gıda Programı'nın (WFP) "Açlık Haritası" sitesinde yer alan verilere göre, 82,3 milyon nüfusa sahip Türkiye'de 14,8 milyon insan yeterli gıda tüketemiyor. Buna ek olarak, veriler, 5 yaş altı çocukların yüzde 1,7'sinin akut yetersiz beslenme, yüzde 6'sının ise kronik yetersiz beslenme yaşadığını gösteriyor.
Henüz net veriler elde olmasa da, ülkemizde son bir yıl içinde 2-3 katı artış gösteren gıda fiyatlarının açlık ve yetersiz beslenme sorununu daha da büyüttüğü söylenebilir.
İç içe geçmiş sorunlar
Dünya Gıda Güvencesi ve Beslenme Durumu 2022 raporunda iklim değişikliği ve aşırı hava olayları, çatışma ve savaşlar, ekonomik krizler ve artan eşitsizliklerin gıda güvencesi için önemli tehditler olduğu ve dünya genelinde 2030 yılına kadar sıfır açlığa ulaşma hedefini aşındırdığı vurgulanıyor.
Yapılan bir başka çalışmaya göre, önümüzdeki 20 yıl içinde dünya genelinde gıda güvencesi için tehdit oluşturan en önemli sorunların başında artan su talebi ve kuraklık geliyor.
Diğer önemli sorunlar, sıcak hava dalgaları, seller, haşere salgınları ve hastalıklar, finansal krizler ve insani çatışmalar olarak sıralanıyor. Çalışmada, dünyanın gıda güvencesi olmayan ya da açlık çeken nüfusunun yarısından fazlasının çatışma bölgelerinde yaşadığı, çatışma ve savaşların yol açtığı göç ve yerinden edilme sorunlarının gıda güvencesizliği sorununu daha da derinleştirdiği belirtiliyor.
Giderek büyüyen bu sorunlara karşı hazırlık yapma yeteneğimizin sınırlı göründüğü ve aynı anda meydana gelen ya da birbiri ile iç içe geçmiş sorunların durumu daha da karmaşık hale getirdiğine-getireceğine dikkat çekiliyor.
İç içe geçmiş sorunların en ağır sonuçlarından biri çatışma ve savaşların artışı. Artan su talebi ve kuraklık, içinde olduğumuz şartlarda da bölgesel çatışmaları besleyen en önemli sorunlardan biri örneğin.
Bölgesel çatışma ve savaşlar gıda güvencesizliğini kalıcı ve etkileri yerel ölçekle sınırlı kalmayan bir sorun haline getiren en önemli faktörlerden biri. Tıpkı Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşta olduğu gibi...
Ukrayna'daki savaşın küresel gıda güvencesine etkisi hakkında Togo'nun eski Başbakanı ve şimdi BM Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu'nun (IFAD) Başkanı olan Gilbert Houngbo, "Çatışma ve açlık iç içedir - biri tırmandığında, diğeri genellikle onu takip eder. Herhangi bir krizde olduğu gibi, en çok etkilenenler en yoksul ve en savunmasız olanlardır ve küreselleşen dünyamızda bu çatışmanın etkisi kıtalar arasında yankılanacaktır" diyor.
IFAD, Ukrayna ve Rusya'nın dünyada ticareti yapılan gıda kalorilerinin toplam yüzde 12'sini oluşturduğunu belirtiyor. Ukrayna'nın buğday ve mısır ihracatının neredeyse yarısı (yüzde 40), hâlihazırda açlık sorunlarıyla boğuşan ve daha fazla gıda kıtlığı veya fiyat artışlarının toplumsal huzursuzluğu körükleyebileceği Orta Doğu ve Afrika'ya gidiyor.
Altı genel ilke
Çatışma ve savaşı tetikleyecek politikalardan, halklar-ülkeler arasında nefret ve şiddet duygularını körükleyecek bir dilden uzak durmak gerektiği çok açık.
Gıda güvencesini herkes için mümkün kılabilmek ya da küresel ölçekteki beslenme sorunlara çözüm sağlayabilmek için gerek yerel gerekse küresel ölçekte yapılabilecek çok şey var. Örneğin, altı genel ilkeyi hayata geçirmek için mücadele etmenin çok önemli olduğu belirtiliyor:
1. Çatışmalardan etkilenen bölgelerde insani refahı artırmaya, kalkınmaya ve barışa hizmet eden politikaları hayata geçirmek.
2. Gıda sistemlerinde iklim direncini artırmak.
3. Ekonomik sıkıntılara karşı en savunmasız kişilerin-kesimlerin direncinin güçlendirilmesi.
4. Besleyici gıdaların maliyetini düşürmek için gıda tedarik zincirlerine müdahale etmek.
5. Yoksulluk ve yapısal eşitsizliklerle mücadele etmek ve bu konuda yapılacak müdahalelerin yoksul yanlısı ve kapsayıcı olmasını sağlamak.
6. İnsan sağlığı ve çevre üzerinde olumlu etkileri olan diyet örüntülerini teşvik etmek için gıda sisteminin güçlendirilmesi ve tüketici davranışlarının değiştirilmesi.
Bu ilkelerin her birinin hem yerel hem de küresel ölçekte toplumsal barışı sağlamakla ilgili olduğu görülebilir. Gıda güvencesi ve güvenliği ile ilgili sorunların giderek ağırlaştığı zamanlardayız. Barışı savunmak, barış için mücadele etmek her zaman olduğundan daha fazla önem taşıyor. Karşı karşıya olduğumuz sorunların karmaşıklığı ya da zorluğu ise çözüm için çabalamanın önünde bir engel değil... (BŞ/SD)