Ortadoğu Avrupa sinemasının İtalya’daki en iddialı penceresi Trieste Film Festivali gayet zengin kurmaca ve belgesel programıyla sinemaseverleri bir kez daha ihya etmeye hazırlanıyor.
Etkinlik kapsamında film gösterimlerinin yanısıra birbirinden enteresan faaliyetler ülkenin nispeten ücra ve sessiz kentine renk ve hareket katacak.
Trieste film festivallerine düzenli olarak katkıda bulunan Massimo Premuda bu sene de karşımızda. Vesna Pajić ile beraber küratörlüğünü üstlendiği RE-VISIONI adlı sergi Samira Kentrić’in eserlerinden müteşekkil; feminizm hakkında olduğu kadar Sloven toplumunun gelişimine yönelik eleştirel bir bakış da içeriyor. Samira günümüz problemlerini unutmamamız için adeta kayıt tutuyor, toplumun vaziyetle mücadele için değişimin gücüne inanıyor. Tüm haksızlıklara yönelik olarak farkındalığımızı canlı tutmamız gerektiği hatırlatılırken bilhassa arka bahçemizde olanlara kayıtsız kalmamamız gerektiği bildiriliyor.
Joyce mu dediniz?
Bir zamanlar Trieste’de yaşamış İrlandalı yazar James Joyce için hazırlanan bölümde Türkiye/Hollanda ortak yapımı bir filmle karşı karşıyayız. Yönetmenliğini Aylin Kuryel ile Fırat Yücel’in üstlenmiş olduğu 70 dakikalık Ulysses çevirmek (Translating Ulysses) adlı belgeselde Kawa Nemir ile tanışıyoruz. Kürtçe dilinin ayaklı sözlüğü sayılan Kawa Türkiye’den ayrılmak zorunda kalmış ve Anne Frank’ın evinde bir edebiyat bursu kazanmıştır. Kürtçe’ye James Joyce imzalı Ulysses’i tercüme etmek yalnız çetrefilli dilinden dolayı değil, bilhassa Kürtler’e ve Kürt diline yönelik önyargılardan dolayı epey zordur.
Seyredenleri hayran bırakan bu belgeselin Trieste’de de layıkıyla takdir edileceğini umuyorum.
Avrupa’nın yaban gülleri
Festival, Yaban Güller (Wild Roses) adlı bölümde Avrupa sinemasının kadınlarına odaklanırken bu sene mercek altına alınmış Almanya’dan karşımıza Ayşe Polat çıktı. Katıldığı muhtelif festivallerde yoğun alakayla karşılanan ve başarısı ödüllerle taçlandırılan Kör noktada (Im totel winkel/In the blind spot) adlı film 2023 Almanya yapımı 117 dakikalık adlı etkileyici bir kurmaca.
Festivalin tanıtım metnine göre, Kuzeydoğu Anadolu’nun uzak bir kentinde Almanya’dan Türkiye’ye gelmiş bir sinema ekibi belgesel çekmeye girişiyor. Yıllar önce kaybettiği oğlunu yaşatabilmek için Kürt bir kadın ritüel yapmakta, hasta olan yedi yaşındaki Melek’in babası Zafer karanlık bazı güvenlik ekiplerinde yer almaktadır. Komplo, paranoya ve travma filmi kaçınılmaz olarak girift bir ağ gibi sarar....
Gogol Bordello’nun avdeti
Bir zamanlar Türkiye’de de gayet popüler olan Punk ikonu Gogol Bordello grubu tekrar karşımızda. Ukrayna göçmeni olan grubun solisti Eugene Hütz memleketinde savaş başlayınca geri dönüyor ve elinden geleni ardına koymuyor.
Kanımın çığlığı: Bir Gogol Bordello hikayesi (Scream of my blood: A Gogol Bordello story) adlı belgeselin yapımcıları arasında meşhur Liev Schreiber’in adını görüyoruz. 2023 ABD yapımı 99 dakikalık filmin yönetmenleri Nate Pommer ve Eric Weinreb.
Savaşın allak bullak ettiği bir coğrafyadan bize seslenen Hütz’ün enerjisi seyirciyi bir kez daha kendine hayran ederken barışın bir an önce gelmesi için ümitli olmamızı da sağlıyor.
Gamsızlık mı?
35. Trieste Film Festivalinin özel etkinlikler klasmanında seyirciyle buluşan İlgi alanı (The zone of interest) adlı film bizi insanlığın en karanlık dönemlerinden birine tekrar sürüklüyor. Usta sinemacı Jonathan Glazer’in yönettiği 2023 yılı ABD/Birleşik Krallık ortak yapımı 106 dakikalık film Nazi zulmüne dikkatimizi layıkıyla çekiyor. Auschwitz esir kampının yanıbaşında ailesiyle oturan kampın müdürü için yakınlarının mutluluğu ön plandadır; hemen yanlarında olanların onları tesir altında bırakmaması normal midir?
Son zamanlarda birçok mühim ödüle layık görülmüş, kamp müdürünün eşi rolündeki Sandra Hüller’in bir kez daha böylesine ağır bir sorumluluktan alnının akıyla çıktığını hatırlatmakta yarar var.
Daha neler neler…
Gösterime girdiği andan itibaren bir senedir festivallerin gözdesi olan Sauna kızkardeşliği (Smoke sauna sisterhood) Estonya’da nesillerden beri baskı altında tutulmuş kadınların sauna keyfine odaklanıyor. Olağanüstü bir ortamda olağanüstü bir sinematografi ile çekilmiş Anna Hints imzalı belgeseli sevmemek, içeriği hakkında derin düşüncelere dalmamak ne mümkün!
Nagorno-Karabağ savaşı sırasında ailesine haber veremeden ortadan kaybolmuş asker Soghomon Vardanyan aslında istikbale ümitle bakan gencecik bir müzisyendir. Onu çok seven ablası Soghakat Vardanyan kamerayı eline alıp annesi ve babasını dahil etmek suretiyle acılı kayıp sürecini belgeler. 1489 adlı Ermenistan yapımı film IDFA’da ödüllendirilmişti; seyredenleri fazlasıyla tesir altında bırakması boşuna değil.
Festival hakkında teferruatlı malumata buradan ulaşabilirsiniz.
(MT/AS)