Bu sene 21-28 Ocak tarihleri arasında organize edilen 34. Trieste Film Festivali muhtelif bölümleriyle Franz Kafka’ya göz kırpıyor, Ukrayna’nın kadın sinemacılarını ön plana çıkarıyor, Çek ve Slovak filmlerinden geniş bir seçkiyle iddiasını devam ettiriyor.
Etkinlikte uzun ve kısa metrajlı film yarışmaları dışında belgesel yarışmasının da seyirciyi tatmin edeceği kesin.
Trieste, festival boyunca muhtelif yan etkinliklerle de hareketli günler yaşayacak; Faşizmin günümüzdeki dışavurumları memleketi karanlığa sürüklemeye girişmişken aydınlık istikbal için gerekli siyasi ivme bir kez daha sinema sanatının gücüyle birleşecek.
Festivalde yer alan eserler arasında muhtelif etkinliklerde ilgi gören ve ödüllendirilen, 1915’te Ermeniler’e uygulanmış soykırım hakkındaki animasyon filmi "Aurora’s Sunrise", İtalya’nın taşrasında üniformasının sağladığı imtiyazları şahsi amaçlarına alet eden polis memuruna dair "Gigi La Legge" ve Trieste’de engelli bir şahsın polislerce dövülüp öldürülmesine odaklanan "Un Nemico Invisibile" mutlaka dikkat çekecek.
Viyana’da Kürt bir genç kadın
Uzun metrajlı filmler yarışmasında yer alan "Güneş" (Sonne/Sole/Sun) adlı filmde Viyanalı üç genç kadın kara çarşafa bürünerek tahrik edici danslar ettikleri bir kliple Youtube’da, bilhassa Müslüman Kürtler arasında popüler olur. Esasen twerk dansıyla dikkat çeken genç kadınların arasındaki tek Kürt olan "Yesmin" kendi kültürüyle mesafesini gittikçe açmaktadır. "Nati ve Bella" ise bu tanımadıkları evrenden büyülenmiş gibidirler. Genç kadınlar iki yurtsever genç Kürt erkekle karşılaşınca vaziyet çığırından çıkacak gibi olur…
Film gençlerin sosyal medya ve kendilerini keşfetme süreci arasında kalışına eğiliyor, isyankâr genç kadınların hikâyesine bizi dahil edip keşfe çıkarıyor.
Kurdwin Ayub’un yönetmenliğini ve senaryo yazarlığını üstlendiği 2022 Avusturya yapımı 88 dakikalık "Güneş" 2022 Berlin Film Festivaline katılıp GWFF İlk Eser Ödülüne layık görülmüş bir film.
Kökenlerinden uzak yaşadıktan sonra her göçmenin başına gelen, belki de artı bir değer olarak kabul edilebilecek ait olmama duygusunu siz de tadabilirsiniz…
İstanbul Film Festivalinde de gösterilmiş olan filmde Ulrich Seidl’ın usta parmağının da katkısı var.
AB’nin mülteci fiyaskosu
Avrupa’nın en büyük mülteci kampı olarak ünlenen ve 2020’de yanan Midilli adasındaki Moria’da bir yıl geçirdikten sonra 37 yaşındaki yönetmen Talib Shah Hossaini ümidini yitirmek üzeredir. Fakat teslim olacağına bir kurmaca film çekmeye girişir ve bu sayede hem karmaşık varlığını sorgular, hem de belirsiz istikbalini.
Mavi / Kırmızı / Deport (Blue / Red / Deport) adlı filmde yönetmen Lina Lužytė kahramanı Talib Shah’ı odağına alıp inceliyor, gerçeğin boyutlarını genişletmek için filmi bir büyüteç olarak kullanıyor.
2022 Almanya yapımı 82 dakikalık filmin dünya prömiyeri Kopenhag’da düzenlenen CPH:DOX festivalinde gerçekleşmişti; Trieste’de belgesel yarışmasında yer alıyor.
Yönetmen, insan haklarının bayraktarlığına soyunmuş Avrupa Birliği’ni bir kez daha sorguluyor ve (Türkiye’yle bağlantılı) fazlasıyla başarısız mülteci politikasının acilen değişmesi gerektiğini hatırlatıyor.
Rusya’da işkence
Anja, Rusya’da hayat şartlarının iyileşmesine yönelik hayaller kuran, sıradan ergen bir kadındı. 2018 yılı Mart ayında hükümeti devirme amacı taşıyan radikal bir örgüt kurmakla itham edilerek tutuklandı ve hapse atıldı.
Annesi Julija yıllardan beri kızının suçsuzluğunu ispat etmek için büyük bir çaba içinde. Adaletin yerini bulabilmesi için, daha önce tamamıyla apolitik olan Julija’nın giriştiği mücadele, onun bir insan hakları aktivisti haline gelmesine yol açmış.
"Yeni Büyüklük Davası (The New Greatness Case)" adlı film Putin Rusyası’nın kirli yüzünü bir kez daha afişe ediyor. 2022 Finlandiya/Hırvatistan/Norveç ortak yapımı 92 dakikalık film Trieste’de belgesel yarışmasında yer alıyor.
Yönetmen Anna Šišova totaliter bir rejim haline gelen devleti damardan sorguluyor, son zamanlarda bağımsız haber kaynaklarının nasıl susturulduğunu hatırlatıyor, aktivistlerin yaka paça hapse atılarak işkencelere tabi tutulduğunu gözümüze sokuyor.
Rusya’nın dünyada bolca yaratılmak istenen korku ve şiddet diyarlarının başlıcalarından olduğu kesin.
Bir zamanların Bağlantısızlarına saygı
Bağlantısızlar Hareketinin doğuşunu belgelemek üzere Tito tarafından görevlendirilmiş Stevan Labudović ile zaman tüneline dalmaya ne dersiniz?
Bazıları daha önce günyüzüne çıkmamış, birbirinden temiz görüntüler çok da eski olmayan bir mazide farklı bir dünya tasavvur etmenin mümkün olduğunu bize hatırlatıyor.
Yugoslavya’nın bilhassa sinemalarda gösterilen haber görüntülerinden sorumlu olan Stevan, Tito’yu gezegenin her köşesinde 25 seneden uzun bir süre boyunca yakından takip etme şansına sahip olmuş, hatta Bağlantısızlar Hareketinin oluşmasında sinematografik katkının ne kadar mühim olduğunun ispatı haline gelmişti.
Tecrübeli sinemacı Mila Turajlić arşiv malzemesini değerlendirmek hususundaki maharetini bir kez daha konuşturuyor. 100 dakikalık Bağlantısızlar:Labudović bobinlerinden sahneler (Non-Aligned: Scenes from the Labudović Reels) ve 94 dakikalık Sine-gerillalar: Labudović bobinlerinden sahneler (Ciné-Guerrillas: Scenes from theLabudović reels) başlıklarıyla iki ayrı belgesel dünya prömiyerlerini IDFA’da gerçekleştirmişti. Birincisi Trieste’de belgesel yarışması kapsamında, ikincisi yarışma dışı belgesellerden biri olarak seyirciyle buluşacak.
2022 Sırbistan-Fransa ortak yapımı fimlerin senaryosu ve sinematografisinde de Mila’nın imzasını görüyoruz.
Soğuk savaş zamanında dünyaya kapalı birçok memlekete açılan muhtelif pencereler seyirciyi bilgilendirecek, şaşırtacak, hatta duygulandıracaktır. Yugoslav habercilerin prensipli davranışları, ciddiyet ve disiplinle harmanlanmış çalışkanlıkları dışında, emperyalizme karşı işbirliği ve dayanışma ruhları da perdeden taşıp sabırla beklenen adil bir sosyalist düzenin özlemini pekiştirecektir.
34. Trieste Film Festivali hakkında teferruatlı malumata buradan ulaşabilirsiniz
(MT/EMK)