Tayfun Kahraman, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı olarak şehircilik alanında önemli çalışmalara imza atan bir isimdi.
Gezi Parkı direnişi sürecinde Taksim Dayanışması'nın önde gelen üyelerinden biri olarak, 5 Haziran 2013’te dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile yapılan görüşmede talepleri kamuoyuna açıklamıştı.
Yine aynı dönemde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yapılan kritik görüşmeye de katılmıştı. Bu süreçte halkın taleplerini dile getiren Kahraman, daha sonra Gezi Davası'nda her neden ise yasal bir şekilde görüşmeler yaptığı, süreçteki diyalog yollarını açmaya çalıştığı "hükümeti” ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.
26 Nisan 2022’de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Osman Kavala'ya hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüsten ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi'ye ise bu suça yardımdan 18 yıl hapis cezası verdi. Kahraman, Mater, Altınay, Özerden, Atalay, Yapıcı aynı gün tutuklandı.
Tutuklandığı günden bu yana yaşadıklarını anlatan Kahraman, her an herkesin 18 yıl hapis cezasına çarptırılabileceği korkusuyla yaşadığı bir düzeni normalleştirmemek gerektiğine dikkat çekiyor. "Ben bu yaşananların geçici olduğunu, adaletin geç de olsa tecelli edeceğini düşünüyorum" diyor.
Tayfun Kahraman anlatıyor.
Kızınızdan ayrı kalmak nasıl bir deneyim? Nasıl başa çıkıyorsunuz?
Kimsenin yaşamasını istemediğim bir deneyim. Bu dava süreci başladığında eşim Meriç, biricik kızımız Vera’ya yeni hamileydi.
Vera doğduktan sonra yaşadığım olağanüstü babalık duygusunu ancak 2,5 yıl kadar yaşayabildim. 2,5 yıldır ise bütün sevdiklerimle beraber canım evladımdan ayrıyım. Yakında beş yaşına girecek ve hayatının yarısında yanında olamadım.
Sadece 2,5 yıl doyasıya kokusunu alabildim, sarıldım kızıma, onunla oynayabildim, hastalığında sağlığında, bana ihtiyaç duyduğunda yanında bulunabildim.
“Vera okula başlayacak, görüşler azalacak”
Sadece bu süre zarfında korktuğunda, üzüldüğünde onu avutup, sevindiğinde gülüşlerini paylaşabildim. Bisiklete binmeyi, yüzmeyi, okumayı yazmayı, pek çok şeyi bensiz öğrendi. Tekrarı olmayacak bu ilk tecrübelerinde yanında olamadım. Onun yaşamında baba sevgisi nasıl yarım kaldıysa benim de kalbim ortadan kırık.
Haftada bir saat bir cam arkasından telefonla konuşmak, ayda bir kez de kapalı bir mekânda adı açık olan görüşte kucaklaşabilmek elbette bu büyük hasreti gidermiyor.
Eylül ayında ne yazık ki bu görüşme sıklığımız ayda bire düşecek, çünkü Vera örgün eğitime başlayacak. Başa çıkabildiğimi söylersem yalan olur. Bu tutsaklığın benim için en zor kısmı Vera’dan ayrı kalmak.
“Kanıtlanmayan suçtan ceza verildi”
Hakkınızdaki suçlamalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Hakkımda somut bir suçlama, isnat edilen suç niteliğinde bir fiil yok ki. Yani Tayfun sen somut olarak bu suçu işledin denmedi hiç. Mahkûm edildiğim dava dosyasından hakkımda önce kovuşturmaya yer olmadığı, daha sonra da beraat kararı verildi. Yani davamıza bakan 6 hakimden 4’ü de bu gerekçeyle beraatime karar verdi.
Ama siyasi gerekçelerle hiçbir hukuki dayanağı olmayan bu dosya tekrar tekrar ısıtıldı ve bağımlı, taraflı yargı tarafından mahkum edildik.
Aylardır anlatmaya çalıştığımız da bu aslında, bu davada bana mevcut olmayan, ortaya konulamayan, kanıtlanamayan bir suçtan ceza verildi. Gerekçeli kararda hükümeti cebir ve şiddetle devirmeye teşebbüs ettiğime ilişkin kanıt bile “barışçıl bir protesto yaptığımıza” ilişkin ifadelerim. Sonucu acı, kendisi gülünç bir şey bu.
Delil olmadan tutuklu olmanız hakkında ne söylemek istersiniz?
Bu benim şahsi meselem değil. En ufak bir somut delil, suç niteliğinde bir fiili olmadan bir insanın hapiste tutulabiliyor olması tüm ülkenin meselesi.
Bu davada varsayımlara dayanılarak siyasi ihtiyaçlara göre verilen hüküm, çok tehlikeli bir yolun taşlarını döşüyor.
Adaletsizliğin de ötesinde, hukuksuzluğun, işleri kitabına dahi uydurmayı önemsemeyen keyfi bir yargılama sisteminin önünü açıyor. Bu nedenle AYM’nin bu hukuksuzluğu düzelteceğine inanıyorum.
“Ömürden giden günleri geri gelmeyecek”
Adalet sistemine güveniniz sarsıldı mı?
Elbette sarsıldı. Ben eşimle ve çocuğumla birlikte, ülkemin yargı sistemine güvenerek gittim mahkemeye. Duruşmalara ne yaptığımı ve yapmadığımı bilmenin rahatlığıyla katıldım. Bu kadar büyük bir skandalın yaşanacağını öngörmedim.
Bu yüzden pişman da değilim, her an herkesin 18 yıl hapis cezasına çarptırılabileceği korkusuyla yaşadığı bir düzeni normalleştirmemek gerekiyor. Ben bu yaşananların geçici olduğunu, adaletin geç de olsa tecelli edeceğini düşünüyorum.
Sarsılan güveni onarır mı bilmem, ömürden giden günleri getirmeyeceği kesin ancak zararın neresinden dönülürse, ne kadar çabuk dönülürse iyidir.
“Gezi Parkı’nda Vera ile oynamak istiyorum”
Tahliye edilince ilk ne yapmak istersiniz?
Ailemle vakit geçirmek. Kaybedilen günleri telafi etmek ve 27 aydır ertelediğimiz planları gerçekleştirmek istiyorum.
Vera’nın Gezi Parkı’ndaki oyun parkında oynarken fotoğraflarını gördüm. Gücümüz yettiğince koruduğumuz ve İstanbul’un çocuklarına armağan ettiğimiz Gezi Parkı’nda Vera’yla oynamak istiyorum.
Cezaevi süreci sizi nasıl etkiledi? Önceden ve şimdi nasıl bir Tayfun Kahraman var?
Bir taraftan aynı Tayfun var. Mesleki birikimini toplum yararına kullanmaya, üretmeye, yazmaya, okumaya gayret eden Tayfun. Kendimi bildim bileli böyleydim. Burada da bunu yapıyorum. Diğer taraftan biraz yaşlanmış bir Tayfun var.
Burada geçirdiğim 27 ayı dışarıda geçirsem kazanacağımın çok üzerinde bir olgunluk ve sabır var. Ve elbette, küçük mutluluklardan keyif almayı öğrenmiş bir Tayfun var. Eskiden önemsemediğim, gözümden kaçan şeylere daha fazla değer vermeye başladım.
Cezaevindeki günlük yaşamınız nasıl geçiyor? Bir gününüzü anlatabilir misiniz?
Belli bir rutinim var. Geceleri daha çok yazmak ve okumakla geçiyor. Gündüzleri daha çok egzersiz. Hem beden, hem de ruh sağlığımı korumak için çaba harcamak gerekiyor.
Zamanımı planlı ve disiplinli yönetmeye çalışıyorum. Ülke gündemini takip ediyorum, özellikle yerel yönetimlerin çalışmalarını ilgiyle izliyorum.
Cezaevinde karşılaştığınız en büyük zorluklar neler?
Maddi olanlar ile bir şekilde baş ediliyor. En zor kısım manevi olan. Özellikle görüşlerden sonra eşimle ve kızımla vedalaştıktan sonra hücreye döndüğüm zaman kendime gelmem vakit alıyor.
"On yıllarımız rant odaklı dönüşümle heba edildi"
Dışarıdan aldığınız destek ve dayanışma mesajları size nasıl hissettiriyor?
Yalnız ve çaresiz olmadığımı hissettiriyor. Bir tane bile moralimi bozan, canımı sıkan mesaj almadım şimdiye kadar. Dışarıda masumiyetimi benim kadar iyi bilen, bu haksızlık ve hukuksuzluğa karşı çıkan her görüşten insan olduğunu biliyorum, görüyorum. Bu da umudu diri tutuyor.
Bu süreçte size en çok ne moral veriyor? En çok neyi özlediniz?
Vera’nın çizdiği resimler ve annesiyle beraber yazdığı mektuplar çok mutlu ediyor beni. En çok ailemi özledim tabii ki.
İstanbul'un deprem gerçeği
İstanbul’un deprem gerçeği hakkında çalışmalarınız vardı. Şimdi bu çalışmalar sizin yokluğunuzda nasıl ilerliyor? Öneriniz ne olurdu
Hızlı taramanın temelini benim Daire Başkanlığım döneminde atmıştık. Göreve geldiğim ilk andan beri depremin birinci öncelik olması gerektiğini söylemiştim. Şimdi de İBB’nin öncülük ettiği kentsel dönüşüm seferberliğini ilgiyle takip ediyorum.
On yıllarımız rant odaklı dönüşümle heba edildi, yeni süreçte barınma hakkı ve güvenli konut temelli bir politikanın hâkim kılınması, halkçı bir kentsel dönüşüm modelinin işletilmesi gerekiyor.
Bu konuda CHP’li belediyelerin benim de mütevazı katkılarımın olduğu ciddi bir birikimi var. Tüm yerel yönetici arkadaşlarımızın bu konuda üzerlerine düşeni yapacaklarına inancım tam.
Tayfun Kahraman: Zulüm bitecek, bayram bizim evlerimize de gelecek
Gezi'de karar: Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet, 7 kişiye 18 yıl hapis
Meriç Kahraman: Hükümet, Gezi eylemleri sırasında eşimle sürekli irtibat halindeydi
(EMK)