Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi'ne (DİSK-AR) göre, Türkiye'nin ekonomik küçülmesi daha da hızlanacak; kriz derinleşecek.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre, Türkiye'nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) önceki yılın ilk üç ayına göre 2009'da, sabit fiyatlarla yüzde 13,8 azaldı.
bianet'in görüştüğü Prof. Dr. İzzettin Önder, bunun dünyadaki en yüksek küçülme oranlarından bir olduğunu söylüyor: "En çok küçülen Doğu Avrupa ülkelerinde oran yüzde 17 civarında. Krizin başladığı iddia edilen merkez kapitalist ülkelerde küçülmeler küçük oranlarda. ABD'de işsizlik yüzde 9,5."
DİSK-AR'a göre küçülme imalat sanayisinde yüzde 18,5 inşaat sektöründe yüzde 19, hizmetler sektöründe yüzde 20,5 oldu ve devam edecek. Merkez, bu çıkarımını, 2009'un ilk beş ayında, imalat sanayisindeki üretim düzeyinin yüzde 24, kapasite kullanım oranının yüzde gerilemiş olmasına, tüketim vergilerindeki indirimlere, fiyat düşüşlerine rağmen inşaat sektöründe mevcut stokların tüketilememiş olmasına, yatırımlarda gerilemenin devam etmesine bağlıyor.
"Küçülme hızlanacak"
Küçülmenin hızını belirleyen toplam sabit sermaye stokunun ilk çeyrekte yüzde 30 gerilemiş olmasınıysa, DİSK-AR, küçülmenin hızlanarak devam etmesi olarak yorumluyor.
Önder, bu krizin milli gelirden aldığı pay giderek küçülen emekçileri "mahkum ettiği" kanısında. "Krizlerin hangi sınıfa açılım sağlayacağı, emekçilerin veya sermayenin ne kadar örgütlendiğine bağlı" diye açıklıyor.
DİSK-AR ücretlerin bölüşümdeki payının 1999'daki yüzde 30'dan, bugün yüzde 22'ye düştüğünü hesaplıyor. "Ortalama ücretler 2001'den bu yana reel olarak geriliyor. Gerçek işsiz sayısı, yaklaşık 6 milyon 500 bine ulaştı. Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi 'sosyal ödemeler' azaldı" diyen DSK-AR, bunun küçülmenin yükünün emekçilere yıkılmasının göstergesi olduğunu söylüyor.
Böyle bir durumda "sosyal bir programa" ihtiyaç varken, hükümetin emekçilerin güvencesiz ve haklarından yoksun biçimde kiralanmasına olanak tanıyan özel istihdam bürolarıyla ilgili yasayı geçirmesine de dikkat çeken DİSK-AR, "Kamuoyunda kriz sosyal sonuçlarından kopartılarak, yalnızca ekonomik boyutlarıyla ele alınıyor. Kriz insani birikimi tahribe, sosyal yıkıma doğru gidiyor" diyor.
"2001'deki kadar hissedilmiyor"
Ancak, Prof. Dr. Asaf Savaş Akat küçülmenin daha az (yüzde 9,1) olduğu 2001 krizinde ekonominin daha kötü olduğuna dair bir hissiyatın varlığına dikkat çekiyor; "Profesyonel iktisatçının bir görevi bu tür bilmeceleri çözmektir" diye yazıyor.
Önder'e göre, GSYH hesabında finans kesiminin "sanal gelirleri"nin bir kısmının ortadan kaybolması, küçülme oranını etkilemiş olabilir. Bu payın hesaplanması gerektiğini düşünen Önder'e göre, gerçek küçülme/büyüme rakamlarına ulaşmak için uluslararası şirketlerin kendi merkezlerine aktardıkları kârları hesaplama dışında bırakan milli gelir hesabı daha doğru bir ölçü verebilir.
Prof. Dr. Korkut Boratav'sa, rakamlar açıklanmadan önce, haziran başında, "Son altı ayda ekonomiye nereden, kimden geldiği belirsiz, kayıt-dışı 17 milyar dolar girmiştir. Kayıt dışı para girişleri, döviz fiyatlarında aşırı bir tırmanmayı ve buna bağlı bir finansal krizi önlemiştir" diye yazdı.
"Küçülme yapay olarak yüksek gösterildi"
Süleyman Yaşar'sa, Taraf gazetesindeki yazısında, İstanbul Sanayi Odası'nın imalattaki küçülmeyi kasıtlı olarak yüksek gösterdiğini, İstanbul sermayesinin iktidarı Anadolu sermayesine kaptırmamak için, kârları artmış olsa da ekonomik daralmayı yapay olarak yüksek gösterdiğini, böylece AKP'yi sıkıştırmaya çalıştığını savunuyor.
Sabah'ın haberine göreyse, Nobel ödüllü iki iktisatçı, Robert Lucas ve Robert Prescott, Türkiye'nin ilerideki dönemde yeniden büyüyeceğini düşünüyor. (TK)