Şili'de 33 madencinin yaklaşık 70 gün sonra 700 metre derinlikten 22 saat içinde kurtarılması, neredeyse bütün haber bültenlerinin ilk haberi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'se, televizyonda canlı yayına katılıp "Zonguldak'ta grizu patlaması ile kazaya uğradık. Şili'de ise göçük oldu. Şayet Zonguldak'ta grizu patlaması yerine, göçük olsaydı, işçilerimizden hayatını kaybeden olmayacaktı ve işçilerimizi 560 metreden 3 günde çıkarırdık" diyor.
Bahsettiği "Zonguldak", 17 Mayıs'ta Taşkömürü Kurumu'nun (TTK) Karadon ocağındaki grizu patlamanın ardından 28'inin cesedine ulaşılan, iki maden işçisinin cesedinin hâlâ bulunamadığı olay. Bu iki madnci Engin Düzcük ve Dursun Kartal.
Madencilerin eşleri Şili'den yardım bekliyor
Vatan gazetesinin haberine göre, iki madencinin aileleri Şili'dkei kurtarma operasyonunu ağlayarak izledi. Kartal'ın eşi Gülhizar Kartal Şili'den yardım istiyor, "Oradakilere sesleniyorum benim eşimin parçasını olsun bulsunlar. Belki canlı... Şili'deki aileler bizim kardeşlerimiz, bize yardımcı olsunlar" diyor. Düzcük'ün eşi Hayriye Düzcük " İstenmesi durumunda cenazeler çıkarılır ama bizi oyalıyorlar. Dua edecek bir mezarımız olsun istiyoruz. Gitmediğimiz yer, söylemediğimiz söz kalmadı" diye konuşuyor.
Dinçer devam ediyor:
"Biz çok daha iyiyiz. Şimdi siz, madenin bir köşesinde göçük olmuşken öbür tarafta güvenli yerde bekleyen insanları görüp "Bizde niye böyle değil!" diyorsanız, bize haksızlık ediyorsunuz. Çünkü bizim madenlerimizde de işçilerimizin güvenle ve aylarca kalacakları mekanlar var. Onlarda buna benzer yerlerde dinleniyorlar, yemeklerini yiyorlar. Ama bizde insanlar hayatını kaybettiler. İkisi ayrı durumlar. Onun için Şili'deki benzer başka bir durumu bizimle mukayese etmenin daha doğru olacağı kanaatindeyim. İnşallah öyle bir şey de olmasın bizde."
Şili'yle aradaki fark
Dün bir açıklama yapan Türkiye Devrimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Sendikası (Dev.Maden-Sen) Şili'de de taşeronlaştırmanın yaygın, iş kazalarının sık yaşandığını söylüyor, ama tablolardaki farkı şöyle özetliyordu:
"17 Mayıs'ta Zonguldak'ta taşeron firma Yapı Tek ocağında göçükte kalan ve 28'i 22 Mayıs'ta çıkarılan, ikisinin hala cesedine ulaşılamayan madenciler, Cerro San Jose Bakır ve Altın Maden İşletmesi işçileri kadar şanslı değildir. Şili'de kurtarma çalışmalarının devam ettiği süreçte, Türkiye'de özel sektör ocaklarında sekiz madenciyi daha toprağa verdiğimizi de unutmadan söyleyelim."
Maden Mühendisleri Odası'nın Türkiye'deki riskli maden bölgeleri ve kurtarma süreçleriyle ilgili raporu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nda. Ama hükümetin gündemine bir türlü gelemedi. Oda, Zonguldak'taki ölümlerin ardından "kader" diyen Başbakan'a, kazaları önleme kılavuzunu da sunmuştu.
Bakan Dinçer, Başbakanının izinden gitmekle kalmıyor, Türkiye'deki koşullarla övünüyor da.
ODTÜ Maden Mühendisliği Bölümü'nden Prof. Dr. Tevfik Güyagüle Türkiye'nin maden kazalarında Avrupa'da birinci, dünyada üçüncü sırada olduğunu, önlem alınırsa kaza riskinin yüzde 95 azalacağını söylüyor.
Yalnızca 2010'un ilk altı ayında, kömür madenlerinde 66 kişi öldü. 2008-Haziran 2010 arasındaki 2,5 yılda bu sayı 182. Madencilik alanındaki sendikalar, meslek örgütleri, yapılacakları yıllardır sıralıyor.
yapması gereken ilk işlerden biri, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 176 numaralı "Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi"ni imzalayıp yürülüğe koymak. 24 ülke bu sözleşmeyi onaylayıp yürürlüğe koymuş durumda.
Sözleşme maden işletmesi sahiplerine ve hükümetlere önemli sorumluluklar getiriyor.
Sözleşme işverenlere kazaları önlemek için her türlü önlemi alma, işçileri bilgilendirme ve eğitme yükümlülüğü getiriyor. Bunlara, kaza sonrasındaki sağlık ve kurtarma etkinliklerinin kalitesi de dahil. İşverenler riski kaynağında bertaraf etmek, güvenli çalışma sistemleri tasarlamak, kaza riskleriyle ilgili işçileri bilgilendirmek ve kaza olduğunda gerekli tıbbi yardıma ulaşmalarını sağlamak zorunda.
Sözleşme, hükümetlereyse teknik kılavuzların hazırlanması, denetimlerin düzenlenmesi ve kazaların etkili soruşturulması gibi yükümlülükler getiriyor.
İşçilerin ve temsilcilerininse kazaları, riskli durumları bildirmek, güvenlik ve sağlıklarına ilişkin koşullara dair bilgi edinmek, güvenlik ve sağlık önlemlerinin karar süreçlerine katılmak gibi hakları ve yükümlülükleri var.
Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun'un söyledikleri, durumun Dinçer'in koşulları ilgili söylediklerinden farklı olduğunu gösteriyor:
"Türkiye'de de dört madende 20 işçinin 55 saat yaşayabileceği sığınma odaları var. 400 yer altı işletmesinin bulunduğu gelişmiş bir ülkede 4 maden çok az. Siirt'teki Madenköy bakır madeni, Kastamonu'daki Eti Bakır İşletmeleri, Rize Çayeli'ndeki bakır madeni ile Bergama'daki Koza Altın İşletmesi'nde sığınma odaları mevcut. Sığınma odalarının yapılması, acilen yasayla zorunluluk haline getirilmeli. Biz bu konuda gerekli çalışmalarımızı ve raporlarımızı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına sunduk. Bu konuda hükümetin harekete geçmesi ve yasalar koyması gerekiyor." (TK)