Bugün Bilgi Üniversitesi Dolapdere yerleşkesinde başlayan "Düşünce Özgürlüğü İçin 7. İstanbul Buluşması"nda, farklı ülkelerden aktivist, gazeteci ve hukukçular ülkelerindeki durumu örnekleriyle anlattı.
Ukraynalı gazeteciler Kostiantyn Kvurt ve Oleg Harencar, gazetecilerin yetkililerin hukukdışı uygulamalarını gündeme getirirken, bundan sonra yaşanan cezasızlığın önemli bir sorun olduğuna, gazetecilerin cezasızlıkla da mücadele etmesi gerektiğine dikkat çekti.
Gürcistan'da eski ABD Başkanı George W. Bush'un adı verilen caddeye, bir açıkhava eylemiyle, duvar yazılarıyla ABD'li şair Walt Whitman'ın adını verdiği için polisten şiddet gören yazar Irakli Kakabadze, bir postmodern otoriter rejimler bölgesinde yaşadığımızı, yoksulların, dışlananların sesini gündeme getirenlerin de baskı, tehdit ve dışlanmayla karşı karşıya kaldığını söyledi. Yalnızca kültürel çeşitliliğe odaklanmanın eksik kaldığını, sosyoekonomik sınıflar açısından da sesi duyulmayanların sesini görünür kılmak gerektiğini dile getiren yazar, "Farklı seslerin, özellikle yoksulların ve ayrıcalıklı olmayanların seslerini duyurabilmek için birlikte çalışmanın yollarını bulmalıyız" diye konuştu.
"Bilgi ve eylem birliği mücadele için vazgeçilmez"
ABD'den Prof. Richard Falk, akademik ortamda, 11 Eylül saldırılarından sonra eleştirel düşünceyi dile getiren akademisyenlerin itibarının zedelenmesi, hatta çalışma olanaklarının ellerinden alınması gibi uygulamaları örnekleriyle anlattı. Devletin ve gücü elinde bulunduranların ilke olarak ifade özgürlüğünü tanırken cezalandırmayı akademik özgürlüğü elden alarak yaptığını anlatan Falk, "Üniversiteyi ve medyayı eleştirel düşünce alanı olarak korumak esas. Yoksa halk alternatif adalet ve barış düşüncelerinden yoksun kalıyor" dedi. ""Bilgi ve eylem birliği mücadele için vazgeçilmez" diyen Falk ABD medyasının en uç sağ düşünceleri bile görünür kılarken, en ılımlı sol sözleri görmezden gelişine de dikkat çekti.
Rusya'dan gazeteci Prof. Oleg Panfilov, Putin-Medvedev yönetimlerinin yeni yasalarla konvansiyonel medyayı denetim altına aldığını, İnternet'in bir umut olduğunu, ancak son yasa değişiklikleriyle artık İnternet kullanıcılarının da hapis, para cezası tehdidiyle karşı karşıya olduğunu anlattı. Son dönemde ülkede gazeteci ve İnternet günlükçülerine yılda 60'tan fazla dava açıldığını dile getirdi.
ABD'de yaşayan devletler hukuku uzmanı Prof. Hilal Elver, ifade özgürlüğünün hukuk alanında tanınırken, özellikle İslamofobi üzerinden siyasi, toplumsal hayatta ve medyada düşüncelerin sansürlenebildiğini, otosansürün geçerli olduğunu söyledi.
Avukat Judith Chomsky, ABD'deki terörle mücadele kapsamında çıkan yasaların, başka ülkelerdeki silahlı grupların üyeleriyle barış çalışmaları yapmayı dahi engellediğini, Bush dönemi yasalarını Obama döneminin de uyguladığını, Obama kampanyasına destek vermiş savaş karşıtlarının, Greenpeace gibi çevre örgütlerinin bile devletin bu kapsamdaki dinleme ve izleme faaliyetlerinin mağduru olduğunu anlattı.
Azerbaycan'dan gazeteci Emin Huseynov da -Tiflis-Ceyhan boru hattının hayata geçmesi ve ülkede petrol gelirlerinin artmasıyla yargılanan gazeteci sayısının da artmasının paralelliğine dikkat çekti. Alternatif görüşleri dile getiren yayınların kapatıldığını söyleyen Huseynov, gazetelerin ağırlıkla Bakü'de okunduğunu, 3,5 milyonluk kentte toplam tirajı 15 bin olan yalnızca iki muhalif gazetenin bulunduğunu söyledi. Huseynov da, muhalif sesler için İnternet'in bir ifade alanı olarak kaldığını belirtti. (TK)