Haberin İngilizcesi için tıklayın
bianet yazarlarından Bülent Şık'ın Sağlık Bakanlığınca yürütülen ve Türkiye'de kanser vakalarının sık görüldüğü bölgelerde bulunan kanser yapıcı kimyasalları tespit etmeyi amaçlayan projeye ilişkin bulguları, kamuoyuyla paylaştığı için açılan davanın görülmesine bugün başlanıyor.
Sağlık Bakanlığı'nın açıklamadığı bulguları açıkladığı için yargılanan Şık için duruşması öncesi Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde açıklama yapıldı.
Şık: Davanın odak noktasında halk sağlığı var
Açıklama öncesi bianet'e konuşan Bülent Şık, davanın odak noktasında halk sağlığının olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Bu davanın odak noktasında halk sağlığı var ama daha da odak noktasında çocuk sağlığının korunması var. Bu çalışmanın yapıldığı beş ilde gıdalar ve sularda tespit edilen toksik kimyasallar çocuklar için tehdit oluşturuyor. Yine bu bölgelerde 0-18 yaş arası 1 milyon 300 bin çocuk var. Araştırma çalışmasında gıdalarda ve sularda insanlarda hormonal sağlığı bozan kimyasal maddelerin epeyce kalıntısı tespit edildi. Hormonal sağlık bozucu kimyasallar en çok çocuk sağlığını olumsuz etkiliyor.
"Çocuk sağlığını korumak için bu davanın takibini sağlamak, araştırma sonuçlarını açıklamak, bu araştırma sonuçlarına dayanarak ilgili kamu kurumlarının ne yaptığını takip etmek bizim görevimiz.
"Bir akademisyen olarak bu meselenin kamuya mal olmasından mutluluk duydum. Kendi vicdani sorumluluğumu yerine getirdiğimi düşünüyorum.
Önderoğlu: Medya ötesi dayanışmaya ihtiyaç var
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu "Gazetecilerin haber kaynakları güvende olmadıkça toplumsal sorunları gazetecilere aktaran kitleler, akademisyenler, gençler, işçiler güvende olmadıkça basın özgürlüğünden zaten söz edilemez" dedi.
"Avrupa'da 'whistle blowers' diye bir kavram var. Sorunları gazetecilere ihbar edenler anlamına geliyor. Onların hakları birçok ülkede yasal korumaya alınmış durumda. Buna rağmen maalesef Türkiye'de gazetecilerle konuşmak onlara toplumsal sorunları aktarmak neredeyse suç.
"Bugün Bülent Şık'ın yargılanması bu durumu açıkça ortaya koyuyor. Dolayısıyla gazetecilerin sektörel olarak dayanışma içinde olması yetmez. Kamu yararı olan konuları gazetecilere aktaranların da güven içinde olması için medya ötesi bir dayanışmaya ihtiyaç var.
"Dürüst ve onurlu bir akademisyen olan Bülent Şık'la dayanışma içindeyiz.
Basın açıklamasına geniş katılım
Basın açıklamasına şu isim ve kurulışlar destek verdi:
CHP'li vekiller Sezgin Tanrıkulu, Sibel Özdemir, Ali Şeker; HDP'li vekiller Ahmet Şık, Oya Ersoy, Murat Çepni, Türk Tabipleri Birliği (TTB), Ankara, İstanbul, Antalya ve Bursa Baroları, İnsan Hakları Derneği (İHD), Kocaeli Dayanışma Akademisi (KODA) KESK Şubeler Birliği, Ekoloji Birliği, Yurttaş Meclisi, Politeknik, Kuzey Ormanları Savunması, Sosyal Haklar Derneği, Küresel Emek Üniversitesi, TÜKODER, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Doğa Derneği, Divriği Kültür Derneği, Çiftçi Sen, Sivil Haklar Derneği ve Kadın Kooperatifi
"Dayanışmaya geldik"
Basın açıklamasını Çocuklar Zehirlenmesin İnisiyatifi adına okuyan Aslı Odman, Bülent Şık ile dayanışmaya geldiklerini söyledi. Şık'ın bir gece yarısı KHK'sı ile görevinden uzaklaştırıldığını belirten Odman, Sağlık Bakanlığı'nın araştırmasında, çocukların sağlığını geri dönüşsüz olarak olumsuz etkileyecek arsenik ve ağır metallere, gıdalarda sınır değer kabul edilen pestisit kalıntısı oranlarının üstüne rastlandığını hatırlattı.
"Araştırmanın bittiği 2016'dan bu yana üç buçuk yıl geçti. Ne araştırmanın sonuçları paylaşıldı, ne de acil önlem alınması gereken bu kamu güvenliği sorunu ile herhangi bir kamu kurumunun harekete geçtiğine dair en ufak bir emare var.
"Kendini ekosisteme ve topluma karşı sorumlu hisseden ve kamusal araştırma kaynaklarından uzaklaştırılmış bir bilim insanı olarak Bülent Şık araştırmanın elindeki bulgularını önce bianet'teki Mutfaktaki Kimyacı köşesinde, daha sonra Nisan 2018'de Cumhuriyet'te yazı dizisi olarak yayınladı.
"Bakanlığın cevabı bu dava oldu"
"Bunun üzerine pek çok soru önergesi verildi. Bilgi edinme hakkı kullanılarak kurum ve kişiler Sağlık Bakanlığı'na başvurdular. Bakanlığın cevabı ise işte bu dava oldu. 'Açıklanması yasaklanan gizli belgelerin temini ve açıklanması'
"Bakanlık önce bu hayati halk sağlığı bilgilerin açıklamasının neden yasaklanması gerektiğini bize açıklasın. Laboratuvarda gece gündüz araştırmanın bulgularını tahlil etmiş bir bilim insanının nasıl 'gizli belge temin etmekle' itham edilebileceğini açıklasın.
"Ergene, Kocaeli, Antalya havzasında içme ve deniz sularında ağır metalle, gıdalarda pestisit ile yaşayanların kanser olmaları, ölmemeleri için ne önlem alınmış onları açıklasın.
"Burada yargılanan şirket haline gelmiş devlet aygıtıdır. Anayasadaki kutsal yaşam hakkı ve sosyal devlet ilkelerini bizzat ihlal eden devlet organlarıdır. Bülent Şık değildir.
"Eskişehir'li barış akademisyenleri güzel söylemiş, 'bütün suçlarımız birbirine benziyor, hiç biri suç değil'. Kamu kurumlarının kamu faydasını sağlamak için felç, kar amacı için şahin kesildiği bir dönemde halk sağlığı bilgisini paylaşmak bir suç değil, görevdir."
Tanrıkulu: Halk sağlığını ilgilendiren araştırma nasıl suç olur
Odman'ın ardından söz alan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu "Hepimizin sağlını ilgilendiren bilimsel bir çalışma nasıl kamuoyu ile paylaşılmaz ve kamuoyu ile paylaşılması suç olur. Bu Cumhuriyet maalesef buna dönüştü. Bu Cumhuriyeti halkın Cumhuriyeti yapmak için mücadele edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Şeker: Halk ölüyor demek yasak
Tanrıkulu'nun ardından CHP Milletvekili Ali Şeker söz aldı.
Şeker," Kartal'da enkaz altında canlar var. Halk ölüyor demek, çürük yapılar öldürüyor demek, halk sağlığı tehdit altında demek, çocuklar zehirleniyor demek yasak. Bu hukuksuz ortamda sesimizi duyurduğu için Bülent Şık'a teşekkür ediyorum" diye konuştu. (HA)