Gençlik sokakta: Ne hissediyorlar, motivasyonları ne?

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu 51 kişinin, dün (23 Mart) tutuklanmasına neden olan 19 Mart 2025 tarihli operasyonlardan sonra Türkiye’nin pek çok kentinde protesto gösterileri düzenlenmeye başlandı.
Eylemlerin başını ise belki de pek çoğu hayatında ilk kez protestolara katılan üniversite öğrencileri çekiyor. Polisin sert saldırısıyla karşılaşan öğrenciler, tüm müdahalelere rağmen meydanları terk etmiyor.
Ankara, Eskişehir, İstanbul ve İzmir’deki eylemlere katılan üniversite öğrencileriyle ne hissettiklerini ve eylemlere katılma motivasyonlarını konuştuk.

İBB OPERASYONU PROTESTOLARI
ODTÜ'lüler: "Hükümetin baskıcı politikalarına karşı muhteşem bir direniş gösterdik"
“Basit birer protesto değil”
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğrencisi Abdurrahman, “Türkiye’de üniversite öğrencilerinin son birkaç gündür sürdürdüğü eylemler, yüzeyde yalnızca birtakım taleplerin dile getirildiği basit birer protesto olarak değerlendirilemez,” diye başladı sözlerine. Bu hareketin sistemin derinleşen çelişkilerinin, toplumsal eşitsizliklerin, sistematik baskıların ve geleceksizlik duygusunun bir sonucu olarak ortaya çıktığını söyleyen Abdurrahman, sokağa çıkmanın “bir direniş hattı örmeye çalışmak” anlamına geldiğini ifade etti.
Üniversitelerin uzun zamandır piyasalaştırılmış, bilimsel, laik ve çağdaş eğitimden uzaklaştırılmış, tarikat yapılaşmalarına ve sermayenin ihtiyaçlarına göre şekillenen kurumlara dönüştürüldüğünü aktaran Abdurrahman, öğrencilerin bu yapının içinde yalnızca nitelikli eğitimden mahrum kalmadığını aynı zamanda her geçen gün daha fazla kontrol edilen, susturulmak istenen, tek tipleştirilmeye çalışılan bir toplumsal kesim olarak baskı altına alınmakta olduğunu söyledi.
Abdurrahman, üniversiteler özelinde yaşanan bu baskı ortamının aslında ülke genelinde giderek kurumsallaşan otoriterleşmenin bir yansıması olduğunu; seçme ve seçilme hakkının fiilen ortadan kaldırıldığı, medya özgürlüğünün yok edildiği, yargının bağımsızlığını yitirdiği, sivil toplumun kriminalize edildiği bir ortamda, gençliğin baskı altına alınmasının şaşırtıcı olmadığını ifade etti.
Abdurrahman, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Biz üniversite öğrencileri, bugün yalnızca kendi yaşam alanlarımızı değil bu antidemokratik düzene karşı halkın iradesini ve cumhuriyeti savunmak için sokaklardayız. Kampüslerde, alanlarda, barikatların karşısında baskıya, zorbalığa ve sömürüye karşı boyun eğmiyoruz. Bu mücadele yalnızca üniversitelerin değil tüm toplumun onur mücadelesidir.”
“Geleceğimiz için korkuyoruz”
Anadolu Üniversitesi öğrencisi Berat, sözlerine; seslerini duyurmak, adalet istemek ve hukuksuzluğa karşı çıkmak için sokaklara çıktıklarını söyleyerek başladı. Ardından “Ama neyle karşılaştık?” sorusunu soran Berat, “Polis şiddetiyle! Biber gazı, plastik mermi, cop...” cevabını verdi ve demokrasi talep eden gençlere sert bir şekilde müdahale edilmesini sorguladıklarını söyledi.
Neden sokakta olduklarını açıklayan Berat, Ekrem İmamoğlu’na yönelen hukuksuzluğu sadece İmamoğlu’nu değil herkesi ilgilendirdiğini ifade etti. “Üniversitelerimizde bilim yerine baskıyı, yolsuzluğu ve kayırmacılığı dayatan bir düzen var,” diye sözlerine devam eden Berat, ifade özgürlüğünün yok edildiğini, gazetecilerin ve muhaliflerin susturulduğunu söyledi:
Bugün seçilmiş bir belediye başkanını sahte suçlamalarla hapse atarlarsa, yarın sandıktan çıkan herkesi aynı şekilde yok edebilirler. Eğer buna sessiz kalırsak, seçimlerin, hukukun ve özgürlüklerin hiçbir anlamı kalmayacak.
“Geleceğimiz için korkuyoruz,” diye sözlerine devam eden Berat, üniversitelerin birer propaganda merkezine dönüştürüldüğünü, liyakatin yerini sadakatin aldığını söyledi. Bir yandan ekonomik kriz yüzünden yurt dışına gitmek istediklerini söyleyen Berat, diğer yandan da Türkiye’yi yurtları olarak gördüklerini, bu nedenle kalıp mücadele etmek istediklerini kaydetti.
Bugün ses çıkarmazlarsa ne olacağını “Yarın sadece seçme ve seçilme hakkımızı değil, yaşama hakkımızı bile kaybedebiliriz,” diye açıklayan Berat, mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerini söyledi.
Dayanışma ve kararlılık
Bilgi Üniversitesi öğrencisi Ateş ise eylemlere katılma nedenlerinin sadece tepki göstermek olmadığını aynı zamanda daha adil ve özgür bir gelecek talep etmek olduğunu söyledi.
Adalet duygusunun zedelenmesine sessiz kalamayacaklarını ifade eden Ateş, “Geleceğimizin siyasi hesaplarla şekillendirilmesine izin vermeyeceğiz,” dedi ve ekledi: “Bu süreç hepimize, özellikle gençlere, verilen mesajın ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyor. Ama biz korku değil, dayanışma ve kararlılık hissediyoruz.”
“Bir aradayız,” diyerek sözlerine devam eden Ateş, “Çünkü” diyerek hakları olanı, yani demokrasiyi, eşitliği ve hukukun üstünlüğünü savunduklarını aktardı. Ateş, sözlerini “Diplomaya değil hukuka müdahale var. Gençlik susmaz, adalet susmaz,” diyerek noktaladı. (YAH/TY)
