Dersim’de Ocak-Kasım 2024 itibarıyla madencilik, Güneş Enerji Santrali (GES), balıkçılık ve hayvancılık faaliyetlerini kapsayan 18 proje hazırlandı. Söz konusu projelerden dokuzu için ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verildi. Onay verilen projeler arasında üç madencilik bir de GES faaliyeti yer alıyor.
Yine üç GES projesi ile Çemişgezek Tağar Çayı’ndaki HES kapasite artırımı İnceleme Değerlendirme Kurulu’nda sonuç beklerken söz konusu 18 projenin 7’i GES, 3’ü I., II. ve V. Grup Madenler, 2’si Petrol-Doğalgaz-III. ve IV. Grup Madenler, 1’i ise HES projesinden oluşuyor.
Dersim genelinde yapılması planlanan projelere ilişkin görüştüğümüz Türkiye Barolar Birliği (TBB) Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu üyesi avukat Barış Yıldırım, Munzur havzasında 43.350,87 hektarlık sahada dördüncü grup (altın, bakır, gümüş, molibden) madencilik yapılmak istendiğini söyledi.
Dersim Çemişgezek’e HES tehdidi
BERN Sözleşmesi
"Yaptığımız başvuru sayesinde edindiğimiz bilgiye göre yöremizde 145’in üzerinde maden projesi var. Söz konusu projelerin yürütülmek istenildiği sahalar ülkemizin tarafı olduğu BERN Sözleşmesi hükümlerine göre kesin korunması gereken alanlar,” diyen Yıldırım, söz konusu projelere dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“2872 sayılı Çevre Kanunu ve Çevresel Etki Değerlendirilmesi (ÇED) Yönetmeliği’ne göre, özellikle ÇED Yönetmeliği’nin Ek-5 bölümünde belirtilen kriterler ışığında, ilimiz duyarlı yöre statüsünde yer alıyor. Uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuata göre korunan bu sahalarda milli parklar, doğal ve arkeolojik sit alanları, korunan habitatlar, sulak alanlar, tarım ve mera alanları ile ormanlık bölgeler bulunmaktadır.”
Korunan alanlar için verilen "ÇED gerekli değildir" kararlarının hukuka uygun olmadığını vurgulayan Yıldırım, bölgedeki yoğun proje faaliyetlerinin ekosisteme telafisi mümkün olmayan zararlar vereceğine dikkat çekti:
“Gerek ilimiz özelinde gerekse ülke genelinde, bu duyarlı yöre kriterleri sıklıkla göz ardı edilerek projelere ve faaliyetlere ilişkin kararlar alınmaktadır. Bu durum, açıkça hukuka aykırı. Bu bölgeler, yaban keçisi, çengel boynuzlu dağ keçisi, ur kekliği, su samuru, ayı ve kurt gibi nadir türlerin yanı sıra, 2250 farklı flora türüne ev sahipliği yapıyor. Bu bitki türlerinin beşte birinin endemik olduğu göz önüne alındığında, projelere ‘ÇED gerekli değildir’ veya ‘ÇED olumlu’ kararlarının kolayca verilmesi, mevzuata açıkça aykırılık teşkil ediyor. Duyarlı yörelerin korunması, yalnızca hukuki bir gereklilik değil, aynı zamanda ekosistemin sürdürülebilirliği için bir zorunluluktur.”
Munzur ekosistemi
Yıldırım, ÇED başvurularında ve proje tanıtım dosyalarında bölgeye ilişkin flora ve fauna bilgilerinin önemli eksiklikler içerdiğini vurguladı.
Yıldırım ayrıca, Tağar Çayı'ndaki Çemişgezek regülatörü ve HES projesi tanıtım dosyasında yaban keçileri ve su samurlarından bahsedilmediğini, oysa bu türlerin BERN Sözleşmesi’ne göre koruma altında olduğunu belirtti. Benzer şekilde, Munzur Dağları'ndaki krom madenciliği projesi başvuru dosyasında da bölgedeki canlı türlerin göz ardı edildiğini ifade etti.
Yıldırım, son olarak Munzur ekosisteminin Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınması gerektiğini savunarak "Bu bölge, BERN Sözleşmesi ve Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme kriterlerine tam anlamıyla uygun. Ancak uluslararası sözleşmelere ve koruma statülerine dikkat edilmeden projelere izin veriliyor. Bu durum hem hukuka hem de ekosistemin sürdürülebilirliğine aykırıdır," dedi. (DK/TY)