Bir süre önce Milliyet Gazetesi muhabiri Umut Koşan Ankara Altındağ İlçe Müftülüğü web sitesinde, "Çocuklar için sorular" başlığı altında çocuklara yönelik olarak hazırlanmış bir dizi soru-yanıt hakkında benim görüşlerimi istedi.
Daha ilk bakışta dogmatik bir anlayışı yansıttığı hissedilen bu soru-yanıt dizisi, Bursa İl Müftülüğü ve e-muftuluk web sitelerinde de yer alıyor.
"Çocuklar için sorular" başlığı altında hazırlanmış 55 soru var. Soru-cevap şeklindeki sunum ve soruların kurgusu, doktrin (öğreti) ezberi üzerine kurulu bir yaklaşımı yansıtmakta. Sorular ve yanıtlar, belli ki, ezberci eğitimden geçmiş birileri tarafından yazılmış ve bir doktrin sunumu olarak düşünülmüş.
Sayısal sorular
"Peygamberimizin kaç adı vardır?" gibi bir soru (Soru 19), ne bir çocuğun sorabileceği türden bir sorudur, ne de bir çocuğa yararlı olabilecek bilgi üretebilir. Bu soruya verilen yanıt şöyledir: "Güzel isimleri çoktur. Fakat dördünü bilmek lazımdır ve şunlardır: Muhammed, Mustafa, Ahmed, Mahmud (a.s.)" Bu yanıt kesin doktrini yansıtmaktadır. Peygamberin adları mutlaka güzel olmak zorundadır ve bir çocuğun bunları sorgulamadan bellemesi gerekir.
"Allah kaçtır?" (Soru 1) sorusu da bir çocuğun sorabileceği türden bir soru değildir. Daha önemlisi, Türkçe ile uyumlu değildir ve böyle bir sorunun günlük yaşamda duyulması söz konusu bile olamaz. Soru ve yanıtların bir bölümü bir çocuğun, hatta yetişkinin anlayamayacağı kavramlarla(örn., zürriyet) yazılmıştır. Burada Arapça'nın bir ayrıcalıklı ulvi dil olarak yüceltildiği görülmektedir.
Sözel sorular
Metin, aslında çocukların bir konuyu anlamasına yardımcı olmaktan çok, bir doktrinin akıl oyunları ile anlatılmasını içermektedir. "Galû Bela" zamanı ile ilişkili iki soru tam da bunun göstergesidir. Burada amaç öğrenme değil, çocuğun, "Galû Bela" zamanından beri Müslümanım" demesidir.
Tek yanıt, tek din
Doktrine dayalı soru-yanıt kurgusunda her sorunun tek yanıtı olabilir. Bu kurguyu düşünenler için her sorunun yanıtı belli olduğu gibi, her çocuğun dininin ne olduğu da bellidir. Her çocuğa tek din uygun görülmesi ve bunun bir resmi kurumun web sitesinde olması, çok uzun süredir çözülemeyen bir sorunun göstergesidir. Bu sorun, Türkiye'de her çocuğun Müslüman olduğunun ve Müslümanlığın belirli bir geleneğinden geldiğinin varsayılması veya her çocuğa Müslüman olmanın ve Müslümanlığın belirli bir geleneğinin anlayışının dayatılmasıdır.
Dogmacı ve dayatmacı anlayış
Özetle, bu soru ve yanıtlar, bilgilendirmek için değil, bir inancın doktrin olarak sunulması ve çocukların bu inanca doğrudan yönlendirmesi için hazırlanmıştır. Sunum ve soruların soruluş şekli, doktrinin ezberlenmesi üzerine kurulu yaklaşımı yansıtmaktadır.
Bu yaklaşım Türkiye'de gayet yaygın olan dogmatik ve dayatmacı çocuk anlayışında baskındır. Dogmatik ve dayatmacı çocuk anlayışında, çocukların din, millet, vatan, bayrak gibi kutsallaştırılmış kavramları tartışması kesinlikle kabul edilmemektedir. Bu kavramlar kutsaldır ve kutsal oldukları için doğrudan öğrenilmeleri ve sürekli anımsatılmaları gerekir.
Çocuklar için hazırlandığı izlenimi verilen soruların hiçbiri çocuklardan gelmiş sorular olamaz ve hiçbiri çocukların yararı düşünülerek hazırlanmış değildir. Sorular da ezberci bir yaklaşımdan geçmiş birileri tarafından yazılmış ve bir doktrin sunumu olarak düşünülmüştür. Soru ve yanıtların bir bölümünü bir çocuğun anlaması mümkün değildir.
Bu metnin bir resmi kurumun web sitesinde olması, çok ciddi bir sorunun göstergesidir. Bu sorun, Türkiye'de her çocuğun Müslüman olduğunun ve Müslümanlığın belirli bir geleneğinden geldiğinin varsayılması; ve her çocuğa Müslüman olmanın ve Müslümanlığın belirli bir geleneğinden gelmenin dayatılmasıdır.
Oysa Türkiye'de tek bir inanç ve tek bir İslam geleneği yoktur. Laik bir düzende devlet eliyle tek bir inancın propagandasının yapılması ve bunun çocuklara dayatılması kabul edilemez. (SD/EÖ)