Makalenin İngilizcesi için tıklayın
Türkiye 2016 yılından bu yana her yıl yüzbinlerce ton plastik atığı ya da çöpü ithal etti. Avrupa ülkelerinden Türkiye’ye gönderilen plastik atıkların miktarı Eurostat verilerine göre 2004’ten bu yana 196 kat arttı.
Türkiye yalnızca Avrupa’dan 2020’de 656 bin 960 ton plastik atık ithal etti. 2021 yılında Avrupa’dan 518 bin 80 ton plastik atık ithal eden Türkiye, Avrupa’nın plastik çöpünü almada yine birinci oldu. 2021 yılında Avrupa’da atılan her üç çöpten birinin son durağı Türkiye oldu.
29 Mart 2022’de yayınlanan bir haberde, Londra’daki üç TESCO geri dönüşüm kutusuna, üç adet GPS cihazı yerleştirilerek İngiltere’den yola çıkan plastik çöplerinin nereye gittiğinin araştırıldığı bilgisi yer alıyordu.
Yapılan araştırmanın sonunda GPS yerleştirilen plastik atık kutularından birinin Adana’ya geldiği ve geri dönüşüm tesisi olmayan bir bölgeye atıldığı belirlenmişti.
Araştırma sonuçları üzerine bir açıklama yapmak zorunda kalan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Çevre Kanunu gereğince tehlikeli, geri kazanımı mümkün olmayan ve bertaraf amaçlı atıkların ithalatı yasak. Ortaya atılan iddialar doğru değil” dedi.
Kurum’un açıklaması gerçeği yansıtmayan, aksine çarpıtan bir açıklama.
Plastik atıkların geri kazanım oranları çok düşük. Son yayınlanan bir rapora göre dünya genelinde plastik atıkların yalnızca yüzde 9'u geri dönüştürülebiliyor. Ülkemizdeki plastik çöplerinin ne kadarının geri dönüşüme tabi tutulduğu belirsiz olsa da Adana’da yaşananlara bakınca büyük bir çoğunluğunun ciddi bir çevre kirliliğine yol açtığı söylenebilir.
İthal edilen plastik çöplerinin aşağı yukarı yarısı Adana’ya geliyor. Adana’daki çeşitli yerleşim noktalarına plastik atıkların gelişigüzel boşaltıldığı, boşaltılan atıkların açıkta yakıldığı Mikroplastik Çalışma Grubu ve Greenpeace Türkiye tarafından uzun zamandır dile getiriliyor.
Adana’da plastik çöp boşaltım ve yakım alanlarından alınan toprak ve su örneklerinde insan ve çevre sağlığı için son derece zararlı çok sayıda toksik madde kalıntısının tespit edilmesi sorunun ne kadar büyük olduğunu gösteren kanıtlardan biri.
Greenpeace, Nisan 2021’deki saha araştırmasında, çoğunluğu İngiltere ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden ithal edilen plastik atıkların Adana’da yasa dışı olarak çevreye döküldüğünü ve açıkta yakıldığını tespit etmesinin ardından bölgedeki çöp döküm sahalarında yaptığı araştırma neticesinde “Atık Oyunları / Geri Dönüşümsüz Hayatlar” raporunu hazırladı.
Greenpeace tarafından yürütülen araştırmada çöp alanlarından alınan toprak ve su örneklerinde dioksin ve furanlar, poliklorlu bifeniller (PCB'ler), ağır metaller ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAHs) gibi kanserojen, mutajen ve teratojen etkili ve toksik etkisini uzun yıllar boyunca koruyan kimyasal maddeler tespit edildi. Tespit edilen toksik kimyasalların miktarı olağan çevre koşullarından alınan örneklere kıyasla binlerce kat daha yüksek. Tespit edilen toksik maddeler bilimsel literatürde kalıcı organik kirletici olarak niteleniyor.
Bu toksik maddelerin zaman içinde ciddi sağlık sorunlarına yol açacağı kesindir.
Üstelik Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yalan-yanlış açıklamalarına rağmen çöp ithalatının hala devam ettiği, olası insan ve çevre sağlığı zararlarının uzun yıllar boyunca ciddi bir sorun oluşturacağı da bir gerçek.
Adana ülkemizin en önemli tarımsal üretim merkezlerinden biri. Son birkaç yıldır yüzbinlerce ton plastik çöpünün çevreye saçılması ve yakılması toprak ve su varlıklarında etkisi nesiller boyu sürecek bir toksik madde kirliliğine yol açacaktır. Kirli bölgelerde üretilen gıda maddelerinde ve su kaynaklarındaki etkilenmenin boyutlarına bağlı olarak içilen sularda toksik maddelerin kalıntılarının bulunması kuvvetle muhtemeldir. Bu ürünlerin ülke genelinde tüketiliyor olması kirlilik sorunundan etkilenen kişi sayısını arttıracaktır.
Bu toksik kirlilik en çok da çocukları etkileyecek. Etkilenme yaş küçüldükçe daha da olumsuz olacak. Çocuklarda nörolojik ve hormonal sistemin olumsuz etkilenmesine bağlı olarak doğumsal anomaliler, çocukluk çağı kanserlerinin görülme sıklığında artış, bilişsel (düşünme, öğrenme, muhakeme etme, problem çözme gibi) yeteneklerde gerileme, obezite, diyabet, dikkat eksikliği ve hiperaktivite sendromu, otizm spektrum bozukluğu gibi çeşitli sağlık sorunları açığa çıkıyor.
Toksik kirliliğin sadece çocukları değil yetişkinleri de etkileyeceği bir gerçek elbette. Ancak çocuklar toksik maddelerin olumsuz etkilerine yetişkinlere kıyasla çok daha fazla hassastır.
Olası sağlık sorunların bu toksik maddelere çok düşük miktarlarda maruz kalma sonucunda ortaya çıkabileceğini de belirtmeliyim. Mevcut bilimsel bilgi birikimi, insanlarda uzun süreye yayılan, düşük miktardaki kalıcı organik kirleticilere maruz kalmanın özellikle anne karnındaki çocuklar, yeni doğanlar ve çocuklar için ciddi sağlık riskleri doğurduğuna işaret ediyor.
Bebek ve çocuklarda dokular ve organ sistemleri hızlı bir büyüme ve farklılaşma sürecindedir ve bu durum onları toksik kimyasalların olumsuz etkilerine karşı daha hassas ve savunmasız kılar.
Çocukların büyüme ve gelişme dönemlerinde sırasında bu kimyasallara maruz kalmaları sonucu açığa çıkacak sağlık zararları hemen gözlenmeyebilir ve hayatlarının sonraki safhalarında ortaya çıkabilir.
TUİK 2021 yılı nüfus istatistiklerine göre Adana’da 2 milyon 263 bin kişi yaşıyor. Bu nüfusun 716 bini 0-18 yaş aralığında. Toksik kimyasalların olumsuz etkilerine karşı en kırılgan kesimi oluşturan 0-4 yaş aralığındaki çocuk sayısı ise 165 bin civarında… Bu çocukların toksik kimyasallara maruz kalması sonucu zaman içinde ortaya çıkacak sağlık zararlarının sorumlusu kim olacak?
Plastik atıklarının ithal edilmesi uygulamasına son vermek, mevcut kirliliğin boyutlarını ortaya çıkaracak ve kirliliği bertaraf edecek kamusal çalışmaları hızla yapmak gerekiyor. (BŞ/APK)