Gülten Dayıoğlu Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Vakfı'nın Çocuk Romanı ödülünü iki kadın yazar, Dursun Ege Göçmen ve Zehra Tapunç kazandı.
Ödül kazanan "Canı Sıkılan Çocuk"u aslında 10 yaşındaki oğlu Özgür için yazmış Ege Göçmen.
Ege Göçmen'le çocuk edebiyatı, çocuklar için yazmak ve kitabı üzerine konuştuk.
"Oğlum da okumaktan çok keyif almıyor yaşıtları gibi. Onun da keyif alabileceği, okumayı zevkli hale getirebilecek kitaplar aramıştım. Güzel çocuk kitapları da var, ama okumanın zevkli olabileceğini gösteren bir şey yapmak istedim ve bu kitabı yazdım."
"Çocukların hayat algısı incelikli ve mizah yüklü"
Ege Göçmen'in ifadesiyle "Canı Sıkılan Çocuk", ilişkileri günlük eğlence üzerine kurulu olan bir çocuğun bir arkadaşıyla kitap okumak zorunda kalmasının ardından "bir serüven içine dalmalarının" öyküsü.
"Bizim dönemimizin çocuk kitapları, mesaj kaygısı olan, çocuğu küçümseyen kitaplar. Çocuklar bunu yemiyor" diyor Ege Göçmen. "Çocukların hayatı algılamaları incelikli ve mizah yüklü. Eğlenebilecekleri, onları sıkmayacak, mesaj kaygısı olmayan, evrensel değerleri paylaşan bir kitap yazmak, bunu ince ince, mizahi yanıyla yapmak istedim."
Kitap Altın Kitaplar'dan, büyük olasılıkla sonbaharda, kitap fuarından önce yayınlanmış olacak.
"İnat olsun diye böyle bir mizahı seçtim"
Ege Göçmen bir medya çalışanı, haberci. Halen TV8'deki Adım Adım Çocuğum programının yapımcılığını ve editörlüğünü yürütüyor.
"Çok az şey insanları gülümsetiyor" diyor. Kitabı biraz da bunu eleştirmek üzere yazmış. "Siyasetten ekonomiye, sosyal olaylara, hep bir yüzü asıklık söz konusu. Haberler, olaylar yaşama sevinci uyandırmıyor insanda. Bunlara inat olsun diye, dalga geçmek için böyle bir mizahı seçtim."
Bu atmosferin karşısında çocukların bambaşka olduğunu düşünüyor.
"Çocuk denince toplumda 'gözünde yaş, haksızlığa uğramış, korunmaya muhtaç' algısı olduğunu görüyorsunuz. Oysa çocukların kendilerince bir adalet, vicdan anlayışları var. Bu toplumun ikiyüzlü adalet anlayışından, vicdanından çok daha geçerli. Hani 'çocuklar acımasız olur' denir ya... Çocukların adalet duygusu toplumunkinden çok daha ince ve duyarlı."
Belki de bu yüzden Rıfat Ilgaz'ı, Aziz Nesin'i ve Samed Behrengi'yi çok seviyor. Gülten Dayıoğlu kitaplarıyla büyüdüğünü de ekliyor.
"Oğlum yazdıklarımı bana hatırlatıyor"
Canı Sıkılan Çocuk'u ilk okuyanlar Ege Göçmen'in eşi ve oğlu olmuş. "Oğlum romanda kendi adı geçtiği için çok mutlu oldu. Romanda 'cadı bir anne, disiplinli bir baba' var eşimle beni temsil eden. Bir de ders, sınav, disiplin baskısını pek de takmayan bir çocuk. Eşimin deyişiyle 'dalgacı' bir kahraman. Şimdi oğlum ona 'Hadi odana, ders çalışmaya' desem bana yazdıklarımı hatırlatıyor."
Yazmak bir yüzleşme
Ege Göçmen yazmanın kendiyle ve "bu memleketin mahsulleriyle bir yüzleşme" olduğunu da söylüyor.
"Bir tarafta yürüyen sistem var, diğer yanda çocukların zevk alacakları bir sistem düşüm var. Aslında yazdıkça kendimi bağlamış oluyorum. Yüzleştikçe sorularım oluyor. Sorular oldukça yanıtlamak için yeniden yazıyorum."
İkinci çocuk kitabının yolda olduğunu da ekliyor. "Ama önce birincisi bir yayınlansın da..." (TK)