Birçok yeni kitabın baskı adedi, bin-iki bin gibi gerçekten üzüntücü verici rakamlarla ifade ediliyor. 35-40 farklı gazetenin günlük toplam satış rakamı, tüm promosyon ürünlerine karşın, beş milyonu geçmiyor. Kısacası Türkiye toplumu okumuyor.
Gariptir, dini düşünce, etnik ve mezhepsel duruş, siyasi görüş ve futbol takımı gibi birçok açıdan farklı kulvarlarda paramparça görüntü veren bireyler, okuma eylemi söz konusu olduğunda adeta tek yumruk haline geliveriyor! Öylesine güçlü bir birliktelik!
Kütüphanecilik, sosyoloji, çocuk gelişimi ve eğitimi gibi bu konuyla ilgili alanlarda bilimsel araştırma yapan uzmanlar, sorunun nereden kaynaklandığı ve nasıl çözülebileceği noktasında yıllardır çalışmalar yapıyorlar.
"Bir kısım medya" konuya ilgi göstermese ya da magazin boyutunda yaklaşsa da, "özgür medya" bu konudaki eksikliğin ülkenin ve toplumun geleceğine dönük olumsuz etkisini çok iyi bildiğinden çözüme yönelik yayınlar yapmakta, programlar düzenlemekte.
Anne ve babalar
Tüm bu grupların dışında bir grup var ki, problemin kökten çözümü noktasında olmazsa olmaz düzeyde öneme sahip. Öyle ki, grubun elemanları rollerini hakkıyla oynadıklarında ve üzerlerine düşen görevi yeterince yerme getirdiklerinde kısa süreçte iyileştirici, uzun süreçte ise kalıcı sonuçlar elde etmek kesinlikle mümkün.
Kolayca tahmin edileceği gibi anne ve babalardan söz ediyorum. Doğruluğu yılların tecrübesiyle sabit "ağaç yaşken eğilir" atasözü, yarının okuyan bireyinin oluşumu noktasında bugünün çocuğu, hatta bebeği üzerinde yoğunlaşmaya işaret etmekte.
Başka konularda olduğu gibi, okuma alışkanlığı konusunda da, gelişmiş ülkeler bebeklik aşamasında, yani önce anne kucağında başlıyorlar, yarının okuyan ve araştıran bireyini yetiştirmeye.
Öyleyse, "Ne yapsak ki?" noktasında çırpınmak yerine harekete geçilmeli, hiç zaman geçirilmeden. Peki neler yapabilir, okuma alışkanlığının ve dahası güncel yaşamında bilgi kullanmanın önemine inanmış, bilinçli anne babalar?
İşte birkaç basit uygulama:
* Çocuğun yanında gazete, kitap, dergi vb. okumak.
* Bebeklikten başlayarak kitapevlerine, kitap fuarlarına ve kütüphanelere götürmek.
* İlkokul aşamasına geldiğinde semt kütüphanesine üye olmasını sağlamak.
* Bayram ve doğum günü gibi özel günlerde diğer armağanların yanında mutlaka bir tane de olsa kitap armağan etmek. Ancak, sürekli olarak ve sadece kitap armağan etmenin, istemeyerek de olsa, çocuğun kitaptan soğuyacağını göz önüne almak.
* Evde küçük de olsa temel başvuru kitapları ve serbest zaman okumaları için seçilmiş kitapların (roman, şiir, deneme vb) yer aldığı bir kitaplık bulundurmak.
* Evde sadece çocuğa ait bir kitaplık bulundurarak, çocuğun burada kitapla, dergiyle ilgilenmesi için uygun bir ortam hazırlamak.
* Okuyucu-yazar buluşma ortamlarına -çocuk yazarları başta olmak üzere-, götürmek.
* Çocuğa seçilen kitabın, renk, punto, metin-resim dengesi, kâğıt ve baskı kalitesi vb. öğeler açısından yaşma uygunluğuna ve albenili olmasına dikkat etmek.
* Çeşitli problemlerin çözümünde ansiklopedi, sözlük vb. başvuru kaynaklarına yönelerek, çocuğun taklit özelliğinden yararlanmak ve ayrıca öneride bulunmak. Basit sorularla araştırma ve bilgi kullanma alışkanlığını geliştirmek.
Bunlar, gerçekleştirilmesi son derece basit, üstelik başarılı sonuçları tahminlerin çok üzerinde olan uygulamalardan sadece birkaçı. Duyarlı anne ve babaların, "Bu konuda ne yapabiliriz?" sorularına ipucu düzeyinde yanıt oluşturabilecek bu öneriler, ayrıca, "Eğitim şart azizim" şeklindeki "masum" tıkacın da bir adım ötesine geçilmesini sağlayacaktır. (EY/EÜ)