Çağdaş Hukukçular Derneği’nin (ÇHD) düzenlediği “Filistin” başlıklı çevrimiçi panelde, Gazze’deki durum, Uluslararası Adalet Divanı kararı ve dünyada Gazze’yle dayanışma konuşuldu.
Panelde Filistin Barosu Başkanı Fadi Abbas, Filistin Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu Genel Direktörü Ammar Dwaik ve ABD Ulusal Hukukçular Birliği, Uluslararası İlişkiler Komitesi Temsilcisi Charlotte Kates söz aldı.
Charlotte Kates, ABD ve Avrupa’da Filistin ile dayanışma gösterenlerin maruz kaldığı yargı baskısını anlattı, ABD’deki gösterilere geniş bir katılım olduğunu söyledi ve bu gösterilerdeki polis şiddetinden bahsetti.
“Gazze’de ‘adalet’ de saldırıya uğradı”
Filistin Barosu Başkanı Fadi Abbas, 24 Mart’taki etkinlikteki konuşmasına “Soykırımın 170. günündeyiz” diye başladı:
“Gazze’de soykırımcı pratikler devam ediyor. Yerleşimciler ve İsrail güçleri, Batı Şeria’da da Filistinlilere saldırılarına devam ediyor. Gözaltı, alıkoyma, özel mülkiyete saldırı gibi birçok suç ve ihlal, bu dönemde Batı Şeria’da da yükseldi. Filistin barosu bu saldırıların çetelesini tutuyor. Bu durumun Filistin halkının temel haklarına yönelik ihlallerini takip ediyoruz.
Gazze’deki saldırıların en büyük etkisi de adaletle ilgili kurumlara oldu. Baromuzun binası, şubeleri dahil olmak üzere bombalandı, avukat büroları yıkıldı. Mahkeme binaları yıkıldı. Yönetim kurulu üyemiz ağır yaralandı, baro üyelerimiz öldürüldü.
Bu bombalamalar Gazze’deki sivil yaşamın her anını etkiledi.
“Batı Şeria’daki apartheid rejimi”
Soykırım, Batı Şeria’nın da tehlikeli şartlar içinde kalmasına neden oldu. Filistinli topluluklarının arasına geçiş noktaları konuldu, bu geçişler sürekli kapatılıyor. Engeller, yargı sisteminin işlemesini de etkiliyor. Herhangi bir davanın tarafları, hakimler, savcılar adliyeye gelemiyor.
Gazze’deki soykırım, Batı Şeria’daki apartheid rejimini de artırdı.
“Hiçbir tıbbi destek sağlanmıyor”
Gazze’de bombalamalar ve silahlı saldırıların yanı sıra insanlar açlıktan öldürülüyor. Bu da soykırım suçunun bir parçası.
Gazze’deki birçok sivil, acil tedaviye ihtiyaç duyuyor. Kanser hastalarına, böbrek nakli bekleyenlere hiçbir tıbbi destek sağlanmıyor. Bu politikalar da soykırımın parçaları.
Gazze’de 1,5 milyondan fazla Filistinli yerinden edildi. Okul binalarında, çadırlarda çok kötü koşullarda yaşamaya çalışıyor, gıda desteği alamıyorlar. Refah’taki sınır şeridinde yerleştirilmiş durumdalar.
Bütün bunlar Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) kararının da ihlali anlamına geliyor.
“13 Filistinli İsrail hapishanelerinde hayatını kaybetti”
Filistinlilerin hakları çok çeşitli şekilde ihlal ediliyor. Örneğin İsrail hapishanelerinde 8 bin Filistinli tutuklu var. Yüzde 70’inden fazlası ‘idari gözaltı’ uygulamasıyla hapiste. İçlerinde 10 erkek ve bir kadın avukat da var.
‘İdari gözaltı” uygulaması Cenevre Sözleşmesinin ihlali. Bu kanuna göre, kişiye herhangi bir suçlama yöneltmeksizin süresiz şekilde hapishanede tutabiliyorlar.
13 Filistinli İsrail hapishanelerinde hayatını kaybetti. Bazıları vurularak diğerleri tıbbi destek eksikliğinden ya da uygulanan ‘tedaviler’ sonucu.
“Filistin’de olup bitenler, uluslararası hukukun ihlali”
Buna ek olarak sayısı henüz bilinmeyen miktarda sivil, Gazze’deki İsrail kamplarında ve hapishanelerinde tutuklu durumda. Sayıları bilinmiyor.
Ne yazık ki Filistin’de olup biten her şey, uluslararası hukuku ihlal ediyor. BMGK kararları dahil olmak üzere uluslararası kararlar ve sözleşmeler Filistinlilerin yaşadığı trajediyi durduramıyor. Bu soykırımı durduramamış olmak BM şartıyla tümüyle çalışıyor.”
“Bombalardan ölmezseniz ya açlıktan ya hastalıktan ölüyorsunuz”
Filistin Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu Genel Direktörü Ammar Dwaik de konuşmasında, Gazze’deki duruma dair bilgi verdi:
“Gazze’de insanlar farklı şekillerde ölümle yüz yüze. İsrail ayrım gözetmeksizin her yeri bombaladı, tahminlere göre 70 bin ton bomba kullandı. Bu da Gazze’deki her birey başına 30 kilo patlayıcı demek.
Bombalardan ölmezseniz ya açlıktan ya hastalıktan ölüyorsunuz. Özellikle Gazze’nin kuzeyinde akut bir gıda güvencesizliği var, insanlar açlıktan ve susuzluktan ölüyor. 30’dan fazla çocuk bu sebepten hayatını kaybetti. Bu durum devam ederse binlerce kişi gıdasızlıktan ölebilir.
“Umarız koleraya dair bilgiler doğru değildir”
Bulaşıcı hastalıklar, cilt hastalıkları çok yaygın görülüyor. Koleranın başladığına dair bilgiler geliyor, eğer kolera salgını başlarsa ölüm sayıları katlanarak artacaktır, umarız bu bilgiler doğru değildir.
“Gazze’de 10 bin kişi acil sağlık desteğine ihtiyaç duyuyor”
Çünkü Gazze’de sağlık sistemi çöktü, sağlık hizmeti kalmadı. 36 hastane vardı, şu anda 6’sı kısmen çalışabiliyor. İlaç yok, laboratuvarlar bombalarla yıkıldı. Sağlık çalışanlarının yüzde 6’sı öldürüldü.
Gazze’de 10 bin kişi acil sağlık desteğine ihtiyaç duyuyor, engellemeler nedeniyle tedavi için şehirden ayrılamıyorlar.
12 bin kanser hastası ilaç yetersizliğinden ölümle karşı karşıya. Bu konuda tek bir hastanede tedavi veriliyordu, savaşın ikinci ayında bu hastane imha edildi.
“Çok boyutlu bir soykırım”
Bu çok boyutlu bir soykırım. Farklı yöntemlerle tezahür ediyor. Gazze’deki kültürel miras da bu soykırıma maruz kalıyor. Camiler, kiliseler yıkıldı, ören yerleri imha edildi.
Eğitim alanında da bir soykırım sürüyor. Üniversiteler yok edildi, kampüsleri bombalandı. 100’ü aşkın üniversite hocası ve 3 rektör öldürüldü.
Yerleşim yerlerinin, binaların yüzde 60’ı yok edildi.
Gazeteciler öldürüldü… İsrail uluslararası medya altyapısını tahrip etti. Şu anda Filistin’de hiç uluslararası medya temsilcisi yok, sadece Filistinliler çalışıyor.
“Gazze artık yaşanabilir bir halde değil”
İsrail, Filistin nüfusunun tamamını Gazze’den silmek istiyor. Gazze artık yaşanabilir bir halde değil. Ancak soykırım, uluslararası toplum tarafından durdurulursa Gazze tekrar yaşanabilir hale gelir.”
(AS)