Hollanda'nın başkenti Amsterdam'da 19-30 Kasım tarihleri arasında düzenlenen Uluslararası Belgesel Festivali IDFA'da seyirci oylarını Gülşah Doğan'ın Naziha's Spring adlı yapımından yana kullandı.
250 bin civarında seyirci toplayan etkinlik 3 bine yakın konuğuyla kapasitesini 2014'te de artırmış oldu.
Irak'ta savaşmış olmanın travmasını taşıyan ABD'li askerlerle ilgili Of Men and War adlı eser uzun metrajlı begeseller yarışmasında VPRO IDFA ödülüne layık görülürken, Çeçenya'da televizyon muhabirliği yapmış Vijatsjeslav Nemishev hakkındaki Kamchatka - The Cure for Hatred adlı yapım orta metrajlılar klamanında ödül kazandı.
Hollanda'da bir Türkiyeli
Gülşah Doğan'ın Fas kökenli Hollanda vatandaşı Naziha'yla kurduğu yakın dostluk sayesinde ortaya çıkan samimi ve güçlü kadın portresi festival seyircisinin gönlünü kazandı. Müslüman kültürüyle yetişmiş bir kadının Amsterdam'da verdiği mücadele Hollandalıları duygulandırdığı gibi, oğullarının toplumla uyumlu şekilde yaşamlarına devam etmesi için gösterdiği çaba da takdir topladı.
Hollanda doğumlu Gülşah Doğan, hassasiyetle yaklaştığı kahramanı ve ailesinin hikayesini Naziha's Spring adlı yapımda dramatizasyona gerek duymadan, dolambaçsız bir dille aktarıyor. Joshua Oppenheimer'in son eseri The Look of Silence'ın ikinci olduğu klasmanda Gülşah, BankGiro Loterij ödülüne hak kazanmış oldu.
İnsan manzaraları
Yönetmenliğini Laurent Bécue-Renard'ın yaptığı Of Men and War, Irak işgalinde görev almış ABD askerlerini utanç ve suçluluk duyguları içinde, yaşamlarını sürdürmeye çalışırken görüntülüyor. Savaştan ruhları zedelenmiş olarak çıkan bu insanlar travmalarını atlatamadıkları için aile ilişkilerinde de zorlandıklarından terapiyle topluma uyum göstermeye çabalıyorlar. Fransa-İsviçre ortak yapımı olan 142 dakikalık belgeselin savaş karşıtı mesajı ödül kazanmasında önemli rol aldı.
Moskova'nın devasa çöplüğünde, hayatta kalmak için mücadele veren insanlar hakkındaki Something Better to Come adlı çarpıcı belgesel ise Jüri Özel ödülüne layık görüldü. Yönetmenliğini Hanna Polak'ın yaptığı 110 dakikalık destansı eserde çocukluğundan itibaren 14 yıl boyunca Yula adlı kızı takip ederken kıyameti andıran fonda birbirinden trajik insan portrelerine tanıklık ediyoruz. Danimarka- Polonya ortak yapımı belgeselde Rusya'nın lideri Putin'e duyulan nefret bir kez daha karşımıza çıkarken polisin sık sık gerçekleştirdiği baskınlarda çöplükte yaşayanları tartaklayıp kulubelerini yıkması da durumun vahametini katmerlendiriyor.
Yönetmenliğini Julia Mironova'nın yaptığı Kamchatka - The Cure for Hatred adlı 45 dakikalık belgeselde 2001 yılında muhabir olarak katıldığı Çeçenya savaşının etkilerinden kurtulabilmek için Rusya'nın en doğusundaki bir adaya sığınan Vijatsjeslav Nemishev'e odaklanıyoruz: Doğayla iç içe bir yaşam sürdürmesine rağmen savaşın anıları peşini bırakmıyor, hatta belgeselin sonunda kendisini Suriye'deki çatışmaların içinde görüyoruz.
First Appearance adlı bölümde ise ödülü Macaristan'dan Gábor Hörcher'in 72 dakikalık Drifter adlı belgeseli kazandı. Ülkenin gayet hüzünlü taşrasında imkansızlıklar içinde yaşayan delikanlı Ricsi'nin özel hayatı tüm ayrıntılarıyla teşhir ediliyor. Özellikle babasıyla olan inişli çıkışlı ilişkisi, hamile bir sevgili, ralli şöförlüğü sevdası, başının polis ve adaletle belaya gimesi olgunluğa giden dolambaçlı yolda kahramanımızı zorluyor.
Hollanda stili
En iyi Hollanda yapımı belgesele verilen Beeld en Geluid ödülünü The New Rijkmuseum - The Film adlı yapım kazandı. Hollanda'nın en ünlü müzesinin 10 yıl süren ve yılan hikayesine dönen yenileme çalışmaları hakkındaki 130 dakikalık belgeselin yönetmeni Oeke Hoogendijk. 2003 yılında başlayan geniş kapsamlı çalışmalar yıllarca bitirilemediği gibi bütçe defalarca aşıldı, bürokrası tıkandı, yöneticiler istifa etti, planlar bir çok defa değiştirildi ve Amsterdam, müzesinden uzun süre mahrum bırakıldı. Binanın zemin seviyesinden geçen bisiklet yolu ise durumu iyice çıkmaza süren unsurdu. Bisikletçiler birliğinin inadı sayesinde şehir ulaşımında önemli yer tutan bisikletlerin parkurunda değişiklik önlenerek vatandaşların şehir kararlarındaki etkin rolü bir zafer olarak kutlandı. Fakat mevzubahis müdahaleyi, Avrupa'nın bu küçük ülkesine hakim olan taşra zihniyetinin göstergesi olarak yorumlayanlar da oldu.
Müzenin açılışı kraliçenin önderliğinde gayet şatafatlı bir törenle gerçekleştirilmiş olsa da, ülkenin tarihine ufak çaplı bir skandal olarak geçmiş olan bu olay kolay unutulacak gibi görünmüyor.
Festival sonuçları hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayın. (MT/ÇT)