Hatay’ın Samandağ ilçesindeki Milleyha Sulak Alanı, çeşitli ve endemik canlılar barındıran bir alan. Ayrıca göçmen kuşların ülkeye giriş kapısı.
Milleyha, her yıl dünyada az rastlanan kuş türleri dahil binlerce göçmen kuş türüne hem barınma hem de üreme alanı olarak ev sahipliği yapıyor. Türkiye’deki toplam kuş türü çeşitliliğinin ise dörtte üçünü oluşturuyor.
Alan, deprem molozlarının alanın kenarına dökülmesinden dolayı son zamanlarda ulusal ve uluslararası basında yer aldı. Haberlerin ardından molozlar başka alana taşındı.
Uzmanlar Milleyha’daki sorunların deprem molozlarıyla başlamadığını, onları kaldırmakla da bitmediğini, alan için alınan tedbirlerin yetersiz kaldığını düşünüyorlar. Uzmanlar ayrıca, koruma altına alınmadığı müddetçe alandaki binlerce kuş ve canlının tehlikede olduğunu vurguluyorlar. Zira göçmen kuşların büyük bölümünün yaşam döngüsünü sulak alanlar belirliyor.
Milleyha’nın nasıl oluştuğunu, özelliklerini ve nasıl korunmasını gerektiğini alanı yıllar boyunca gözlemleyen uzmanlara sorduk.
Nasıl oluştu?
Gazeteci İsmail Zubari, Milleyha’nın aslında bir lagün alanı (kumun denizde birikmesi sonucu oluşmuş bataklık) olduğunu, adını da oradan aldığını söylüyor.
Zubari, oluşumu “Milleyha ‘tuzcul alan’ anlamına gelen Arapça bir isim. Alanın içindeki birikmiş deniz suyundan tuz tabakası oluşmuş. Yerel halk eskiden oradan tuz topluyordu, onun için alana bu isim verildi,” diye açıklıyor.
Zubari’ye göre Milleyha, dünyadaki kuş göç yolunun kavşaklarından biri, önemini de buradan kazanıyor. Avrupa’dan ve Afrika’dan gelen, Sibirya’ya, Kafkasya’ya ve Finlandiya’ya doğru giden yolun ayrışma noktasında yer alıyor. Alanda, son 25 yılda alanda 312 kuş türü kayıt altına alındı. Sadece kuşlarıyla değil, ev sahipliğini yaptığı bitkisiyle, sürüngeniyle kendine has bir ekosistem oluşturmuş durumda.
Samandağ’da doğup büyüyen Zubari, Milleyha’yı yıllar boyunca gözlemleyip takip etti. Zubari, Milleyha’nın alan olarak zaman içinde ne tür müdahalelere maruz kaldığını şöyle anlattı:
“Milleyha alanı, 1960’lı yıllarda o dönemin belediye başkanı tarafından kendi yakınları olan şahıslara satıldı, böylece özel mülkiyet alanına dönüştü. Sonraki yıllarda, özellikle iş makinelerinin gelişmesi sonucu, dağlardan çıkan veya yıkılan inşaat molozlarının ara sıra döküldüğü bir alan oldu. Alanın içinde biri kaçak, iki de yol açıldı. Yolların açılması bölgedeki insan ayağının ve trafiğin artmasına neden oldu.
“Yıllar önce bir balık çiftliği kuruldu. O dönemde bazı kişiler, levhanın bir kısmını kopararak alanı derinleştirdi ve belediyeden aldıkları izinle burayı balık üretim çiftliğine dönüştürdüler. Ancak bu çiftlikte hiçbir zaman balık üretimi yapılamadı. Buna rağmen, çiftlik olarak kiralanmaya devam ediyor.”
Deprem
Zubari, 6 Şubat depremlerinden sonraki süreci ise şöyle anlattı:
“Birkaç yıl önce Milleyha etrafında açılan hendek, kuş gözlemcilerinin tepkisini çekti ve dünya basınına yansıdı. Bunun ardından, devlet yetkilileri Milleyha’nın küçük bir bölümünü (430 dönüm) ‘mahalli önemine haiz sulak alan’ olarak ilân etti; ancak bu koruma statüsü yetersiz kaldı.
“Depremden sonra Milleyha’nın kenarındaki bir alan moloz döküm yeri olarak kullanıldı. Aslında burası Milleyha’nın bir parçasıydı ve zamanla futbol sahası ile spor salonuna dönüştürülmüştü. Sığ bir alan olan bölge, küçük su kuşlarının tercih ettiği bir yerdi. Moloz dökümden önce burada yüzlerce kuşun bulunduğu kaydedilmişti. Deprem sonrası dökülen molozlar itirazlar sonucunda kaldırıldı; ancak bu süreç hem kuşlara hem çevredeki insanlara hem de deniz canlılarına zarar verdi.
“Samandağ Belediyesi şikâyetlerimizi dikkate alarak moloz ve çöpleri kısa sürede kaldırıyor; ancak her seferinde yeni dökülenlerle karşılaşıyoruz. Bazı parsel sahipleri, bataklığı kurutup tarım yapmak veya ev inşa etmek için dışarıdan moloz ve toprak döküyor. Depremden ders almadan, kum ve bataklık alana ev yapmayı planlamak anlaşılır gibi değil."
Milleyha’nın koruma sınırları
Subaşı Kuş ve Kelebek Gözlem Derneği Başkanı Ali Atahan ise dernek ekibi ile birlikte 1999’dan beri Milleyha’da kuş gözlemini yapıyor. Atahan, alanın özelliklerini ve korunma altına alınması gereken sınırlarını şöyle anlattı:
“Milleyha denince akla sadece gölet ve çevresi geliyor. Oysa Asi Nehri’ne kadar uzanan bir alan burası ve deniz kıyısı ile gölet arasında kalan çayırlar, kum tepeleri kuşlar açısından en verimli alanları oluşturuyor. Biz alanının zenginliğini ifade ederken sadece göleti değil, çayırlar ve kumsal dahil bir bütün olarak anlatmak istedik. Örneğin yeşil deniz kaplumbağası alandaki en önemli türlerden biri. Çünkü dünyanın popülasyonunun yüzde 70'i bu kıyıda ürüyor."
Atahan, göleti kapsayan alanın tüm Milleyha’yı temsil ediyormuş gibi bir algı oluşturduğunu belirtiyor. Ancak Atahan’a göre, gözlemlenen kuşların büyük bir kısmı göletin dışında da bulunuyor: “Özel türlerin önemli bir kısmı göletin içinde değil, çevresindeki alanlarda gözlendi. Bu nedenle bölgeyi bir bütün olarak ele almak zorundayız.”
Atahan, bu duruma örnek olarak, Türkiye’de ilk kez göletin çevresinde görülen Kara Taşkuşu ve Küçük Tarlakuşu gibi kuşları veriyor. Ayrıca Asi Nehri’ne yakın kumsalın dışındaki çayırlarda Türkiye’de ilk ve tek kez kaydedilen Çizgili Gerdanlı Kırlangıç da burada gözlemlenmiş: “Türkiye'de nesli tükenme noktasına gelen Yaz Ördeği’nden 2019’da Milleyha’da bir tane, 2023’te ise iki tane gördük. Kıyıya yakın yol kenarındaydılar.”
Kuşların güvenliği
Atahan, Milleyha’nın yalnızca küçük bir kısmını kapsayan “Mahalli Öneme Haiz Alan” statüsünün yetersiz olduğunu, Milli Parklar Bakanlığı tarafından tüm bölgeyi koruma altına alacak daha yüksek bir statünün sağlanması gerektiğini vurguluyor: “Ancak bu şekilde bölgeyi kurtarabiliriz. Milleyha yapılaşmaya açılmaya devam ederse kuşların konabileceği yer kalmayacak.”
Atahan, göçmen kuşların Avrupa’dan buraya ilk geldiklerinde insanlardan korkmadığını; ancak zamanla insanı tehlike olarak algılamayı öğrendiklerini anlatıyor: “Avrupa’da kuşların üreme alanlarında insan etkisi zayıf, avcılık baskısı az. Bu nedenle buraya ilk geldiklerinde ayaklarımızın arasında dolaşıyorlardı. Ancak zamanla insanı tehlike kaynağı olarak algılamaya başlıyorlar.”
Atahan, bölge koruma altına alındığında gözlem kulübeleri gibi düzenlemelerle insan baskısının azalacağını ve kuşların daha toleranslı davranacağını belirtiyor.
Milleyha’ya dair
- Türkiye'de gözlenebilen 10 farklı incir kuşu türlerinden 9'u Milleyha’da.
- 11 kuş türü Türkiye’de ilk kez Milleyha’da gözlendi. Bunlardan 5’i Subaşı Kuş ekibi tarafından, kalanları ise diğer kuş gözlemcileri tarafından gözlendi.
- Prof. Dr. İlhami Kiziroğlu’na göre, Türkiye’de aralarında 81 tür nadir tür bulunduğu toplamda 367 kuş türü var. Bunların dörtte üçü Milleyha bölgesinde.
- Nesli tükenmekte olan 2 bine yakın caretta caretta ve yeşil deniz kaplumbağaları üreme alanı.
- Milleyha’da kelebek açısından da çeşitlilik var. Örneğin ‘Sultan’ türü kelebeğin Türkiye'de ilk ürediği bölge Milleyha bölgesi.
- Biyolog Doktor Samim Kayıkçı: “Bu alanda tuzcul bitkiler var. Bu bitkiler başka yerde yaşayamazlar. Bu bitkiler pek çok canlı için (böcekler vs) gerekli. Bu özel yaşam alanı biyolojik çeşitliliği açısından kritik öneme sahip.” (ANB/TY)
Bu haber, Oslo Metropolitan Üniversitesi Gazetecilik ve Uluslararası Medya Merkezi (OsloMet-JMIC) finansal desteğiyle yürütülen “Çevre Gazeteciliği Eğitim ve Muhabirlik Programı” kapsamında üretilmiştir. Haberin içeriğinden yalnızca IPS İletişim Vakfı/bianet sorumludur ve hiçbir şekilde OsloMet-JMIC’in görüşlerini yansıtmamaktadır.