Adli Tıp Kurumu, Engin Çeber'in öldürülmesiyle ilgili görülen davaya yolladığı son raporda, Çeber'in Metris Cezaevi'nde gördüğü işkence nedeniyle hayatını kaybettiğini yazdı.
Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada yargılanan Metris Cezaevi İkinci Müdürü Fuat Karaosmanoğlu ile gardiyanlar Selahattin Apaydın, Nihat Kızılkaya ve Sami Ergazi, savunmalarına, "Çeber'in gözaltına alındığı İstinye Karakolu'nda gördüğü işkence nedeniyle öldüğünü, cezaevine geldiğinde durumunun kötü olduğunu" iddia ediyordu.
Mahkeme, 7 Mayıs'ta, Adli Tıp Kurumu'ndan Çeber'le ilgili son bir inceleme isteyerek, Çeber'in ölümüne neden olan beyin kanamasının hangi zamanda aldığı darbeden kaynaklandığını sordu.
Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu, İstinye ve Bayrampaşa hastaneleriyle, Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin raporlarını inceledi ve 13 Haziran tarihli bir rapor hazırladı.
"Hastaneye götürüldüğünde şuuru kapalıydı"
28 Eylül 2008'de gözaltına alınan Çeber, 29 Eylül'de tutuklanarak Metris Cezaevi'ne götürüldü. Buradan 7 Ekim'de önce Bayrampaşa'ya, ardından Şişli'ye sevk edildiğinde bilinci kapalıydı, beyin kanaması geçiriyordu. Üç gün sonra, 10 Ekim'de hayatını kaybetti.
Çeber, gözaltına alındığında da, İstinye Devlet Hastanesi'nin raporuna göre, yüzünden ve başından darp edildi, tekmelendi, yerde sürüklendi. Ancak tutuklanıp cezaevine sevk edildiğinde şuuru açıktı ve "genel sağlık durumu iyi" olarak kayıtlara geçti.
Metris'ten hastaneye sevk edildiğinde ise gördüğü ağır işkence nedeniyle bilinci kapalıydı, vücudunun çeşitli bölgelerindeki darp ve işkence izleri de raporda belirtildi. Otopsi raporunda da yaralanmalarının tümünün dövülme sonucu oluştuğu yazılıydı.
Adli Tıp Kurumu, mahkemeye sunduğu 13 Haziran 2012 tarihli son raporda şu ifadelere yer verdi: "Hayatını kaybetmesine neden olan beyin kanaması, ölümden 4-7 gün önce, yani cezaevinde bulunduğu dönemde oluşmuştur. Gözaltında bulunduğu süredeki darp olayının ölümünde etkisi yoktur."
14 Mayıs'ta Metris Cezaevi'nde yapılan keşifte de Çeber'in nasıl darp edildiği görgü tanıklarınca anlatılmıştı.
Keşifte, Çeber'le olay günü aynı koğuşta kalan Şükrü Zeren, "Engin darp edilmeye başlanıldığında görevli memurlar bizi üst kata, yatakhane kısmına gönderdiler. Apaydın, Engin'i darp edenlerden biriydi. Gardiyanlar koğuştan çıkarken Engin ile ilgilenmemizi söylediler. Engin'i koğuşun içine alıp soğan koklattık. Ancak durumun ciddi olduğunun farkına vardım" dedi.
Tanık Murat Gevrek de, Çeber'in kafasının gardiyanlar tarafından duvarlara vurulduğunu anlattı.
Ne olmuştu?
Çeber, 28 Eylül 2008'de bir basın açıklamasına katıldığı ve Yürüyüş Dergisi dağıttığı için gözaltına alındı. İstinye Şehit Muhsin Bodur Polis Merkezi'nde ve Metris Cezaevi'nde 7 Ekim 2008'e kadar kesintisiz işkence gördü.
Kaldırıldığı Şişli Etfal Hastanesi'nde 10 Ekim 2008'de hayatını kaybetti. işkenceyle öldürüldüğü, bilirkişi raporuyla kanıtlandı.
Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 39 gardiyan, üç cezaevi müdürü, 13 polis, dört asker ve bir doktor toplam 60 sanık hakkında dava açıldı.
Metris Cezaevi İkinci Müdürü Karaosmanoğlu, infaz koruma memurları Apaydın, Ergazı ve Kızılkaya işkenceyle insan öldürmek suçundan 1 Haziran 2010'da müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
İşkence yapmak, kasten yaralama, görevi ihmal ve suçu bildirmemek suçlarından da gardiyan Yavuz Uzun ve Murat Çise 7.5 yıl, polis memurları Abdulmuttalip Bozyel ve Mehmet Pek 7.5 yıl, polis Aliye Uçak 2 yıl 6 ay ceza aldı. Cezaevi doktoru Yemliha Söylemez de sahte evrak tanzim etmekten 3 yıl 9 ay hapse mahkum edildi.
Karar, 28 Eylül 2011'de Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nce bozuldu. İlk duruşma, karardan 16 ay sonraya, 20 Şubat 2012'ye verildi.
Sonraki duruşma, 18 Haziran Pazartesi günü 13:30'da Bakırköy Adliyesi'nde. (AS)