İşkencede öldürülen Engin Çeber'in darp edildiği Metris Cezaevi'ndeki B-8 koğuşunda keşif yapıldı.
Keşfe, Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti Recep Karaman, Öznur Yetik, Ruhigül Aydıner, Savcı Salih Türkyılmaz, Çeber'in babası Ali Tekin, tutuklu sanıklardan gardiyanlar Nihat Kızılkaya, Selahattin Apaydın, Sami Ergazi, cezaevi ikinci müdürü Fuat Karaosmanoğlu ile tutuksuz sanıklar Turhan Arslan, Mustafa Eraslan ve profesyonel fotoğrafçı bilirkişi Kaan Altındal katıldı.
Çeber ailesi avukatları Taylan Tanay, Güray Dağ, Murat Çelik, Naciye Demir, Şükriye Erden'in de bulunduğu keşifte Çeber'le olay günü aynı koğuşta kalan Murat Gevrek, Şükrü Zeren, Yılmaz Aydoğdu tanık olarak dinlendi.
"Sayıma katılmayan böyle cezalandırılır"
Yaklaşık beş saat süren keşif sırasında tanık Zeren, darp edildiğinde Çeber'in çok yakınında olduğunu belirtti.
"Engin darp edilmeye başlanıldığında görevli memurlar bizi üst kata, yatakhane kısmına gönderdiler. Apaydın, Engin'i darp edenlerden biriydi. Gardiyanlar koğuştan çıkarken Engin ile ilgilenmemizi söylediler. Engin'i koğuşun içine alıp soğan koklattık. Ancak durumun ciddi olduğunun farkına vardım."
"Bu sırada müdür Karaosmanoğlu koğuşun giriş kapısına gelerek, gardiyanlara ne olduğunu sordu. Gardiyanlar ayağa kalkarak sayıma katılmadığını söylediler. Bunun üzerine Karaosmanoğlu da, 'Bundan sonra bu şekilde davrananlar, böyle cezalandırılacaktır' dedi."
Tanık Gevrek de, Çeber'in kafasının gardiyanlar tarafından duvarlara vurulduğunu anlattı ve şöyle devam etti:
"Olay günü Apaydın ile yeni gardiyanlardan iki-üç kişi sandalyede oturan Engin'e saldırdı. Apaydın önce Engin'in ensesine yumruk attı. Daha sonra da diğer gardiyanlarla birlikte Engin'in başını koğuş duvarlarına vurdular. Darp olayı devam ederken bizi üst kata yolladılar. Aşağı indiğimde Engin yerde yatıyordu. Daha sonra Engin, rahatsızlandığı için onu revire götürdük."
İşkenceciler ceza alacak mı?
Keşif sonrası açıklama Avukatı Tanay, gerek Yargıtay'ın bozma kararını, gerek davaya bakan mahkemenin karar sonrası yaptığı işlemleri anlayabilmekte güçlük çektiklerini söyledi.
"Bunu Çeber'in katillerinin cezadan kurtarılması olarak değerlendiriyoruz. Dava ilk açıldığı andan itibaren bizim keşif talebimiz vardı, mahkeme ısrarla bu talebimizi reddetti. Ama Yargıtay bozma ilamından sonra bu sefer mahkeme, sanık tarafının talepleri doğrultusunda keşif kararı verdi. Açık ki, bu yargılama süresini uzatma çabasının bir sonucu."
Tanay, Çeber'in nasıl katledildiğini keşifte bir kez daha duyduklarını söyledi.
"İşkence fiili bir kez çok açık şekilde kanıtlanmış oldu. Bilirkişiye 20 günlük bir süre verildi, bu süre içinde tespitlerini, fotoğraflarını mahkemeye sunacak."
"Zaten Çeber'in işkencede katledildiğine ilişkin bir şüphe yok. Problem, Çeber'in katillerinin cezalandırılıp, cezalandırılmayacağı..."
Çeber'in babası Ali Tekin de cezaevi önünde yaptığı açıklamada, "Oğlumun olayıyla ilk defa işkence kabul edildi, Adalet Bakanı özür diledi. Eğer biz davayı takip etmeseydik gözaltında kaybolan bir sürü emsallerinde olduğu gibi bunun da üstü kapatılacaktı" dedi.
Ne olmuştu?
Çeber, 28 Eylül 2008'de bir basın açıklamasına katıldığı ve Yürüyüş Dergisi dağıttığı için gözaltına alındı. İstinye Şehit Muhsin Bodur Polis Merkezi'nde ve Metris Cezaevi'nde 7 Ekim 2008'e kadar kesintisiz işkence gördü.
Kaldırıldığı Şişli Etfal Hastanesi'nde 10 Ekim 2008'de hayatını kaybetti. işkenceyle öldürüldüğü, bilirkişi raporuyla kanıtlandı.
Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 39 gardiyan, üç cezaevi müdürü, 13 polis, dört asker ve bir doktor toplam 60 sanık hakkında dava açıldı.
Metris Cezaevi İkinci Müdürü Karaosmanoğlu, infaz koruma memurları Apaydın, Ergazı ve Kızılkaya işkenceyle insan öldürmek suçundan 1 Haziran 2010'da müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
İşkence yapmak, kasten yaralama, görevi ihmal ve suçu bildirmemek suçlarından da gardiyan Yavuz Uzun ve Murat Çise 7.5 yıl, polis memurları Abdulmuttalip Bozyel ve Mehmet Pek 7.5 yıl, polis Aliye Uçak 2 yıl 6 ay ceza aldı. Cezaevi doktoru Yemliha Söylemez de sahte evrak tanzim etmekten 3 yıl 9 ay hapse mahkum edildi.
Karar, 28 Eylül 2011'de Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nce bozuldu. İlk duruşma, karardan 16 ay sonraya, 20 Şubat 2012'ye verildi. (AS)