Haberin Kürtçesi için tıklayın
Portekiz'in başkenti Lizbon'da bu sene 18 ile 28 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek Doclisboa'nın yöneticileri etkinlik sırasında tüm dünyayı kente sığdırma iddiasıyla yoluna devam ediyor.
Benzediği İstanbul'a göre tarihî kentsel dokusu ihtimamla korunmuş, ziyaretçisini şefkatle sarmalayan Lizbon'daki festival bu yıl Fırat nehri ve çevresini konu edinmiş yapımlara geniş yer ayırıyor.
Sailing the Euphrates, Travelling the Time of the World bölümüne, gezegenin dörtbir yanında hürmetle anılmayı sürdüren Yılmaz Güney'in kült filmlerinden Yol'un da dahil edildiği açıklandı.
Yılmaz Güney'in cezaevinde yatarken verdiği direktiflerle çekilmiş olan, senaryosunu şahsen yazdığı film tamamlandığında Türkiye dışına kaçırılmıştı.
İzin gününde yurtdışına çıkmayı başarmış devrimci Kürt sinemacıya dönemin Yunanistan Kültür Bakanı Melina Mercouri yardımcı olmuş, Fransa'ya gitmesi sağlanmıştı.
Yılmaz Güney'e Cannes Film festivalinde layık görülen Altın Palmiye, siyasi filmleriyle tanınan bir diğer sinemacı, Missing (Kayıp) ile yarışmaya katılan komşunun medarı iftiharlarından Costa-Gavras'la paylaştırılmıştı.
Doclisboa'nın geniş spektrumlu içeriği
Tüm eserlerinin retrospektifiyle dünyada ilk defa Doclisboa '18'de onurlandırılacak ve festival programcılarının kendisi için münasip gördüğü Punk-sinefil betimlemesini seve seve kabul ettiğini bildirmiş olan Kolombiyalı sinemacı Luis Ospina enfant terrible (yaramaz çocuk) ruhunu dirayetle koruyor.
Lizbon'da seyirciyle buluşacak filmler arasında Cannes'a katılmış Wang Bing'in Dead Souls (Ölü Ruhlar), yönetmenliği Želimir Žilnik'e ait olup dünya promiyeri Doclisboa'da gerçekleşecek The Most Beautiful Country in the World (Dünyanın En Güzel Diyarı) ve Selanik'ten seyirci ödüllü Talal Derki'nin Suriye'deki savaşı bir kez daha gözümüze sokmuş olduğu Of Fathers and Sons (Babalar ve Oğullar Hakkında) dikkat çekiyor.
Yeryüzündeki en acımasız ve uzun soluklu diktatörlüklerinden General Franco'nun İspanya'sı Almudena Carracedo ve Robert Bahar'ın The Silence of Others (Diğerlerinin Sessizliği) adlı filminin konusunu oluşturuyor. Berlinale'de Amnesty ödülüne layık görülen Markus Imhoof imzalı Eldorado mülteci krizine niye odaklanmamız gerektiğinin altını çiziyor. ABD'nin ilk feminist dergisi olarak bilinen Ms. hakkındaki Yours in Sisterhood adlı filmin yönetmeni İrene Lusztig.
Festivalin açılışı Naziler'le yoğun işbirliğini inkâr edip Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği bile yapabilmiş Kurt Waldheim hakkındaki, Ruth Beckermann imzalı The Waldheim Waltz ile gerçekleşecek. Film popülist söylemlerle günümüzde dünyayı yönetmeye çalışan riyakâr politikacıları akla getiren detaylarla dolu.
Doclisboa'nın kapanışı için uygun görülen belgesel ise 37.İstanbul Film Festivalinde sinefilleri bile epey zorlamış olan, yönetmenliği meşhur Romanyalı sinemacı Corneliu Porumboiu'ya ait Infinite Football (Sonsuz Futbol) https://bianet.org/kadin/spor/195666-futbol-kurallari-degisir-mi adlı fazlasıyla iddialı yapıt.
Fırat'ta yol almak
Doclisboa'nın tanıtım metninde 2,760 kilometrelik bir uzunluğa sahip olduğu belirtilmiş efsanevi Fırat nehriyle ilgili coğrafyanın kapsamına Türkiye, Suriye, Irak ve Basra Körfezinden başka Ermenistan da dahil edilmiş. Türkiye'de adeta lanetlenmiş olan Vikipedi'nin ilgili sayfasında bu veriden eser yok ya, neyse… Tarihin kendi kadar eski olduğu belirtilen mevzubahis bölgelerin dünyanın doğuşuna sahne olduğu da unutulmamış; son 20 yılda muhtelif savaşlarla altüst olduğu aynı metinde aktarılmış ama en azından verilen süre gözönüne bulundurulduğunda bence tartışmaya açık bilgilerden. Bölge sinemasının belki günümüzde artık varolmayan manzaralardan oluştuğu, fakat filmler sayesinde sözkonusu manzaraların ilelebet yaşayacağı da doğrulanmış.
Birçok milliyeti, yönetmeni ve film türünü kucakladığı ifade edilen, adı Fırat'ta Yol Almak, Dünyanın Zamanına Seyahat olarak tercüme edilebilecek bölümde Yol önemli bir yer tutuyor. Festivalin tanıtım metninin manşatinde filmden bir karenin kullanılmış olması da bu durumun kanıtlarından. Filmin yönetmen hanesinde Yılmaz Güney dışında Şerif Gören de tabii ki unutulmamış.
Yol'un dahil olduğu bölümün maziye bir yolculuktan çok daha fazlası anlamına geldiği, günümüz gerçekliğini anlamak üzere anahtar vazifesi gördüğü de belirtilmiş, umarım Doclisboa seyircisi bu fırsatı değerlendirir… (MT/ÇT)