Fassbinder imzalı Üçüncü Nesil filminin afişinde yer alan "Bomba atmıyorum, film çekiyorum" cümlesi, uluslararası belgesel festivali Doclisboa 2015'in özel bir bölümünün başlığını oluşturuyor.
Sinemada muhtelif biçimlerde temsil edilip incelemeye alınmış olan terörizmle ilgili birçok filmin gösterileceği retrospektif, 22 Ekim - 1 Kasım tarihleri arasında Portekiz'in başkenti Lizbon'da gerçekleşecek etkinlikte dikkat çekiyor. Doclisboa'nın programını oluşturanlar geniş bir yelpazeye yayılan eserlerle günümüz sorunlarının nabzını tutma konusundaki başarılarını kanıtlamış durumdalar.
Dünyanın çeşitli ülkelerinden 28 eserin yer aldığı siyasi içerikli mevzubahis bölüme, yönetmen Stefano Savona'nın 2006 yapımı Asi Bir Kürdün Notları (Carnets d'un Combattant Kurde) adlı filmi de dahil. Ödüllü belgeselde Almanya'dan PKK'ye katılan Akif ve arkadaşlarının şüpheleri, hayalleri ve ideolojik tartışmaları ön plana çıkıyor.
Acil sinema
Polislerin önyargı ve ırkçılıklarının kanıtı olarak ABD'de siyahlara yönelik ardı arkası kesilmeyen cinayetler bir yana, Portekiz'in sosyal konut mahallelerinde güvenlik kuvvetlerinin tacizleri sürmekte. Doclisboa'nınCinema de Urgência (Acil Sinema) bölümünde yer alan ve olaylara birinci elden tanık olmuş insanların çektiği kısa filmler yerel bakışın teşhir gücünü bir kez daha kanıtlıyor.
Aynı bölümde ekonomik sıkıntılar yüzünden evsiz kalanlara, ilgili makamlar tarafından uygulanan baskı ve acımasız dayatmalar da ortalığa saçılacak. Festivalin bu ve diğer bölümlerinde önemli yer tutan konular arasında göçmenlik, savaş ve insan hakları da tabii ki mevcut.
Angelopoulos filmlerinin de gösterileceği bir diğer bölümde ise Yunanistan sineması aracılığıyla "komşu" merceğe alınıyor.
Kalp atışı
Müzik ve sahne sanatlarıyla ilgili Heart Beat (Kalp Atışı) adlı bölümde Frank Zappa'dan Brad Mehldau'ya, Ornette Coleman'dan Robert Wyatt'a, çeşitli simalar masaya yatırılmış durumda.
Yönetmenliğini Hervé Martin-Delpierre'in yaptığı Daft Punk Unchained (Zincirlerinden Boşalmış Daft Punk) adlı belgeselde, şimdiye kadar 12 milyon albüm satmış olan Daft Punk ikilisi hakkında Pharrell Williams, Giorgio Moroder, Nile Rodgers ve Michel Gondry gibi ünlülerle yapılmış röportajlar da var.
Cihatçıların saldırıları sonucunda altüst olan Mali'nin Kuzey bölgelerinden kaçıp sürgünde yaşamak zorunda kalan insanların ve özellikle kadınların sarıldığı müzik bir ümit ışığı oluşturuyor. Yönetmenliğini Johanna Schwartz'ın yaptığı They Have to Kill Us First (Önce Bizi Öldürmeleri Gerek) adlı yapım gericilere direnenlerin aydınlık bir geleceğe doğru yol almalarını belgeliyor.
Yine aynı bölümde yer alan Marlon Brando hakkında, Stevan Riley'nin çektiği Listen to Me Marlon (Beni Dinle Marlon) adlı eserde ise aktörün kendi sesinden, daha önce ortaya çıkmamış kayıtlar aracılığıyla, düşüncelerine, hatıralarına, esprilerine ve kendisine yönelik psikoanalitik yorumlarına vakıf olacağız.
Önümüzdeki günlerde, İstanbul'un mazide kalan bir sureti kadar uzak, fakat aynı zamanda bir o kadar yakın Lizbon'un kalbi belgesellerle atacak…
Festivalin programına buradan ulaşabilirsiniz. (MT/HK)